Merhabaa! Bu sefer konuşmayı önceden yazıyorum çünkü açıklamam gereken bi kaç şey var. :))
İlk bölümün okuması 19 read ama son 7 bölüm? 2-3. Neden? Kötü mü yazmaya başladım? Biliyorum konuyu aşırı bozdum ama ilk 3-4 bölümden sonra bu bölümler sadece geçiş bölümüydü. Asıl macera şu an başlıyor. Tekrar düşünürseniz sevinirim :))
Yeni bi hikayeye başlayacağım. Adı daha belli değil ama konusu okuldan nefret eden bi kızın yaptıkları. Bu hikayede farkı; kahramanları Türk, ana teması aşk değil arkadaşlık. Onu haftada bir, uzun bölümlerle atmayı düşünüyorum. Aralık ayı içinde yayınlamaya başlayacağım. Hikaye de ki tarih Eylül 2013 olacak sanırım. Ama daha belli değil. Yayınladığım zaman haber veririm. Ona da bakarsanız sevinirim :)
Pekala hikayenin sezon finali ne zaman olacak? 20-25. bölümler arası sezon finali vermeyi düşünüyorum. Bu da hafta da iki bölüm yayınladığımı farz edersek 5 hafta eder. Yani Aralık sonu sezon finali gelir. Sezon finali ne kadar sürer konusu ise biraz karışık. Sezon finalini verince en az 4-5 bölüm hazırlamayı düşünüyorum. Bu da minimun 2 hafta. Ama en fazla 4 hafta sürer sonra bölümler normal hızıyla devam eder.
Her neyse iyi okumalar! :D
Demi Lavota- Neon Lights İle Okuyun
Everybody tells me that it's so hard to make it,
-Herkes bana bunun yapmak için çok zor olduğunu söylüyor.
it's so hard to break it
-Kırmak için çok zor
and there's no way to fake it.
-Ve taklit etmenin bir yolu yok!
Everybody tells me that it's wrong what I'm feeling,
-Herkes bana hissettiğimin yanlış olduğunu söylüyor.
I shouldn't believe in the dreams that I'm dreamin'.
-Hayallerimde buna inanmamalıyım.
I hear it everyday,
-Bunu hergün duyuyorum.
I hear it all the time.
-Bunu her zaman duyuyorum.
I'm never gonna amount to much
-Çok bağlı olmayacağım
but they're never gonna change my mind.
-Ama onlar aklımı asla değiştiremeyecekler.
OH!
Tell me, tell me, tell me,
-Söyle, söyle, söyle bana
something I don't know x3.
-Bilmediğim birşey...
Tell me, tell me, tell me,
-Söyle, söyle, söyle bana
something I don't know x3.
-Bilmediğim birşey...
Selena'nın o muhteşem sesi ile kalkıp homurdandım. Bu gün ünüversitenin ilk günü. Onun için hazırkanmam lazım. Kendi odamda ki banyoma girip kısa duşumu aldım. Saçlarımı hızlıca kurutup, dün akşam seçtiğim; kırmızı kolsuz kareli gömleğimi, açık mavi şortumu ve kırmızı vans ayakkabılarımı giydim. Saçlarımı doğal halinde bırakıp siyah rimelimi ve siyah kalemimi sürdüm. Aşağı kata sekerek indim. Finn kuruvasan yiyordu. Omuz silkip çikolatalı mısır gevreğini çıkardım. Hiç anlamıyorum, insanlar neden bunu kilo vermek içi alırlar ki? Bunu hep pratik ve lezzetli diye almışımdır.
Basit bi kahvaltıdan sonra mavili sırt çantamı aldım ve Finn'in arabasına doğru yürüdüm. Bilin bakalım büyük olay ne? Finn burada kullanmak için Audi almadı! 'Oha!' dediğinizi duyar gibiyim. Bende ilk öyle dedim de ondan. Her neyse bu sefer 2013 model mat siyah bir Fluence aldı. Ben ise araba almadım. Araba kullanmak zor gelmeye başladı bana. Birisi beni taşıyınca daha iyi sanırım.
Yarım saat içinde kampüsteydik. Finn beni bıraktı ve kendi kampüsüne doğru yol almaya başladı. İlk önce ders programımı, kitaplarımı ve dolabımın anahtarını almam lazımdı. Müdürlüğe doğru ilerlemeye başladım.
Uzun bir bekleyişten sonra istediklerimi kavuşmuştum. Dolabıma gittim ve eşyalarımı bıraktım. Bale. İlk ders için iyi ha? Okulun krokisinin bulunduğu yere gittim ve bale sınıfını bulmaya çalıştım. 3. kat 2. kolidor sağdan 4. kapı. Tamam, aklımda tutmak epey zor olacak!
Beklediğimden daha kısa sürede bale sınıfını buldum ve içeri girdim. İçerde benim dışımda 10-15 kişi vardı. En ücra köşeye gittim ve telefonumu kurcalamaya başladım. Yanımı kahve rengi saçlı, koyu renk gözlü bi kız geldi.
"Selam!"
"Selam!"
"İngilizsin sanırım? Aksanın değişik."
"Evet. Adın ne?"
"Grace. Senin?"
"Daisy."
"Neden en ücra köşedesin?"
"Yalnızken en ücra köşe en iyisi."
"Haklısın!"
Yamukça sırıttı ve elini uzattı. Bende karşılık verdim. İyi kızdı. Yakın bi arkadaşlığımız olabilir mi? Olur!
Konuşarak geçen 15 dakikanın ardından öğretmenimiz Bayan Lıana geldi. İyi bi kadındı. Konuştu konuştu ve konuştu.
Ders bittiğinde Grace ile ayrılıp kendi sınırlarımıza gittik. Çiftli dans. Acaba çiftim kim olacak? Yakışıklı olsun! Nolur! Ha şimdi merak ediyorsunuz değil mi? Austin noldu? Karaokeden sonra gitti. Hiç konuşamadım bile. Of yaa!
Tamam! Şimdi derse giriyorum ve bu düşünceleri kafamdan atıyorum! Sınıfımı zorla buldum ve girdim. Yine ücra köşelere gittim ve telefonumu açmak için hareket yaptım. Ama öğretmen sınıfa gordi. Hadi be!
Hoca kendini tanıtıp konuştuktan sonra sıra çift seçimine geldi. İki-üç çift sonunda benim adımı söyledi. Çiftim olarakta Austin Burky diye bi çocuk. Geçmem gereken yere geçtim. Yanıma da Austin denilen çocuk geçti. Kafamı kaldırıp Austin' e baktım. Hey! Bi dakika! Bu Austin, o Austin! Nasıl yani! Şimdi benim çiftim şu kıvırcık, yeşil gözlü, kas yığını, sevdiğim çocuk mu!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK HAYAL
Hayran KurguTek bir hayal. Yedi yaşından beri başka hiç bir düşünce yok aklında. Julliard Üniversitesi. Julliard Üniversitesi'ni kazanıp oradan mevzun olmak. Kazanmak kolay ama mevzun olmak? Yaşayacaklarına karşı güçlü olması gereken bi kız var karşınızda. Ama...