Haberim yokken sevmişsin

65 6 2
                                    

Gece düşünmek bir başkadır. Sanki geceler insanlara karar alma fırsatı sunulmuş. Melek işte bu nimetin yararıyla uyandı. Kalbinde itiraf etme coşkuları ile kahvaltı etti. Cemal haftasonu sabahı soluğu "o" bankta çay içiyordu. Telefon icat edilmemiş gibi hissederek yola çıktı Melek. "Bisikletim olsaydı keşke" diye düşündü. Ancak şehri nazara almaması sonradan vazgeçirdi onu fikrinden. Bu sırada gözyaşlarını beyaz mendille silen Cemal saatine baktı. Buluşma saati konuşulmamıştı. Bu icadın alışkanlık yapma huyu idi. Kalkıp gitmek isteyi uyandı. Çok beklemişti. Bu erkenci olmasının suçuydu aslında. Istanbul trafiği bile suçsuzdu bu sefer. Oyunlar acaba bitmiş mi diye düşünmek işe geliyordu değil mi? Kader bir senaryo değildir. Bu iyi bir şey. Cemal için çoğu iyi şey ters tepiyordu. Melek geldi, adına aldanmak akıllıca değildi. Cemalin aklı yerinde miydi? Mutlu bir gülümseme bile armağan etti. Melek simit alarak kendini affetireceğini düşünecek kadar akılsız değildi. Içindeki sevgiden bir armağan gibi sundu. Mevzu derindi. Yüzmeye başladı Cemal.
-Senin hep iyi biri olduğuna inandım
-Sorgulamadan inanmak akıllıca değil Cemal
Bu bir mesaj değildi. Her zamanki gibi mantıklı konuşan klasik Melek'ti işte.
-Konuşman değişmemiş
-Insan zamanla değişir. Ya iyiye doğru, ya da kötüye doğru. Değişmeyen şeyler onun karakterini yansıtır.
-Kalbimdekiler ďeğişiyor. Demek ki, kalbim karaktere dahil değil
-Kalbini severim
-Bazen sevmek bile zarar verir karşındakine demiştin
-Vazgeçtim,zarar versin ama gene sevmeye devam etsin
Konudan uzaklaşmak değildi aslında bunlar. Mevzu derin ya, yüzmek uzun sürer.
-Cemal!
-Benim sana anlatacaklarım var. Öyle kötü bir şey diyecek gibi hitap etme. Inciniyorum bilmesemde diyeceğini
-Haberim yokken sevmişsin!
Gülen gözler önce derinlere dalmıştı. Şimdi acıyordu. Boğazı kahırla doldu. Sesi tireyerek.
-Melek be beni sakın,.. bir daha,..bırakma ihtimalin ne kadar,.. bırakman daha hayırlı olur mu? Tanrı hayrım için mi seni benden uzak ülkeye gönderdi...
-Ben uzak bir ülkeye gitmedim Cemal!
Denizde boğulmak bile sadece su yutturur, nefesini keser insanın. Insan insana daha sert kıyıyor imiş.
-Abim! Vehbi abim gelseydi...
-Bahsettiğin tanımadığım şahsa ihtiyacın varsa o da gelsin
-Gitti o...
-Nereye?
-Ben de gidicem.
- Ne zaman? Nereye gideceksin
-Oraya sadece iyi insanlar gidiyor
Melek çok da zeki olmasa da, mantık bakımından kavradı
-Cemal vaktim az, her şeyi bilmen gerek. Ben akşam Eskişehire dönüyorum. Anlatmam lazım
Artık Cemal Meleğin konuşmasına müdahele edecek durumda değildi
-Dinle, ben Amerikada formalite evli falan değilim. Ben Izmitli öğretmenle evliyim. Eskişehirden amcamı ziyarete geldim buraya. Senin bana olan duygularını son sınıftayken biliyordum. Hala aynı duygularda olduğunu düşünerek öyle dedim. Herkesin bir kere yalan söyleme hakkı va...
-Melek!
-Senin benle konuşmak istediğin konuyu anlata bilirsin
-Sorgulamadan senin iyi biri olduğunu düşündüm.
Kendi kelamı bir anda çarptı yüzüne. Cemal böyle biri değildi. O affederdi, anlayış gösterirdi. Melek hata yapmıştı. Gerçeği saklamak çoğu zaman zarar eder insanlara. O itiraf etti, hem de çok kısa sürede. Hatta Cemal onun kadar olamadı. Yıllarca sakladı duygularını.
Oynanan oyunlar o güzel insanın bağışlama duygusunu harap etmişti. Affetmek en büyük erdemdir. Oysa Cemal bunu herkesten değil de çoğu topluluktan daha iyi bilirdi. Hiç bir zaman düşünüldüğü gibi gelişmez ya olaylar. Hayat misal göstermekten yoruldu, insan anlamakta hep zorlandı. Kendimizi kandırmaya devam mı edelim, yoksa ders mi alalım? Cemal bu dersi aldı mı önemlisi?

Ceketimi Daha GiymedimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin