Sabah bir kabustan uyandı Cemal. Deniz onun için asla kötü bir rüya olmamıştı. Kafasının arka kısmından sanki yosunlar süzülüyordu vücudunun aşağısına. İşsiz kaldığı bu dönemlerde her ihtiyacını Davut üstlenmişti. Ona olan vefa borcu vicdanı'nı rahatsız ediyordu. Davut'a telefon açtı.
- Abi, ben çalışmak istiyorum.
Selam vermeden, bu kısa tümceyi duyduğundan garip oldu Davut.
- Daha değil Cemal'im
Cemal gözleriyle yeri süzerek tekrar ısrar etmeği denedi. Lakin Davutun sezmesi bile gerekmiyordu. Çünkü aşağı yukarı her insanoğlu aynı türlü ısrarcıdır.
- Bugün deniz kenarına gel Cemal!
- Gelirim!
Hiç aksatmadan cevap verdi.
- Saati sormayacak mısın Cemal? ( gülümseyerek)
- Uyku sersemiğim abi, üzgünüm.
- Saat 4'te orada ol. Reklam levhasının yakınında. Kalk ve kahve iç bu arada. Kahvaltılık bir şeylerin var mı?
- Var. Sen almıştın ya dün.
- Güzel, kahve ile kahvaltını et.
Telefon konuşması bittikten hemen sonra bir sigara yaktı Cemal. Pencerenin önüne geçti. Açtı camları ve iki sigara daha yaktı. Peş peşe sigara içme sonucu baş ağrısı oluştu. Kahvaltı tamamlandı. Defterini aldı ve kısa yürüşe çıktı. İlgi çekici bir manzaraya ihtiyaç duymuyordu . İlham almayı beklemek gereksizdi. Zaten yaşamın verdiği ağırlıklarla doldur doldur bitmezdi. Ona gereken tek şey insan azlığı idi. Nüfuza bakınca pek mümkün gibi değildi. Koca İstanbul nüfuzuna bakmayarak bir kaç yer tutmuştu aklında. Eğer ki, keşf edilmedi ise! Saati kolunda idi. Saat 13:27'di. Vakit vardı daha satırlar dizmek için deftere. Yaza yaza saat 15:45'e gelmişti. Kalktı yerinden bir kadar yürümek isterken ayakları tutuldu. Bu içten bir durum değildi. Çok oturmaktan ayakları tutulmuştu. Bu insansız noktadan uzaklaşmada gecikti. Karşısına dizilen bir grubla karşılaştı. Bu bir amatör müzik grubu. Bir birlerine bakarak gülümsediler.
Gitarcı: yerimiz keşfedilmiş.
Kahkahalar patladı. Cemal'in umurunda bile olmadı. Ona gerekli olan insan azlığı olan mekandan çok Davutla buluşmaktı. Buluşma noktasına vardı. Saat 16:09. Rüyasında gördüğünden daha farklı bir durumla karşılaştı. Davut'un yanında kendi yaşıtı gibi gözüken bir kız vardı. Yaklaşmadan tahminler yürütür ya insan. İşte Cemal onu yapmadı. Düşüncelere dalmadan, hiç beklemeksizin yaklaştı. Davutla tokalaştı. Ve ardından kızın gözlerine baktı. Dudaklarından Mer Ha Ba diye hece hece süzüldü tek kelime...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ceketimi Daha Giymedim
General FictionAdım Cemal, Cemal Kurtuluş. Beyaz rengi hiç sevmedim. Kanım ısınmıyor işte fazla kurcalamayın. Çok fazla bir şey istemedim. Ne kadar istersem, o kadar birikir düşlerim. Hakkım var, gözüm yok fazlasında. Paylaşmak ruhumda var. Soyadımdan başlarım ger...