İş çıkışı eve vardı Cemal. Kapı aralıydı. Meğerse çöpleri atmış, yere dökülenleri toplayıp yine dışarı atacakmış Aysel. Bir hayli de halsiz ve sükunet doluydu. Aralıksız öksürükler peş peşe geliyor. Şüphe etmemek mümkün değil. Cemal ona yaklaşıp çok halsiz görünüyorsun derken tam da eline geldi kan. Avucunu açıp bekleyen dilenciler gibi kala kaldı. Özür dileyerek ağlamaklı şekilde yere çöktü Aysel. Bu yaşanan olayın üstünde bir hafta geçmişti. Yüksek ateşle yatağa bağlandı sevmeyi bilmeyen kız. Cemal aldığı yeni maaşını ilaçlara kurban ediyordu. Yatağın yamacına yaklaşıp diz çöktü. Ona endişeli gözlerle bakmaya başladı. İçinden geçenler ise " uyuyor iki gözüm, ya uyanmazsa" idi. Nihai gerçekle karşı karşıya gelmeye hazırlanıyordu büyük aşkı. Onu ara sıra yürüyüşe çıkarması gerekiyordu. Bu yüzden işi terketmesi mutlaktı. Eğer onun için Ayselden sonra hayat yoksa. Açtı gözünü kanserli kız. Başını sola eydi inceden. Defterlerini karıştırıyordu Cemal. Hastalıkların belirtilerini topladığı defteri arıyordu boşu boşuna. Çünkü Aysel saklıyordu gerçeği, biriktirip nihai yoluna götürecekti hepsini. Bir anlamı olmalıydı bu hadisenin. Biraz geçmişe gidersek. Öz annesi kanser olduğunda, üvey babasından bile saklamıştı bunu. Ömrünün son 2 ayını akrabalar diye söyleyip eski komşusunda geçirmişti. Aileden gelen genetik kahrolası huylardan biriydi işte. Cemal, dedi şevkatli tonla. Korktu çocuk adam öncelikle.
- Efendim, uyandın mı!?
- Film izlemek ister misin?
Bunu gizli bir sebebi vardı aslında. Cemal film izlerken aklını kaybedercesine televizyona kitlenirdi. Tabi ki, kabul edilmiştir kurnazca teklif. Film zamanında kanlı peçeteleri divanın arkasına dolduracaktı Aysel. Ve tekrar uyuya kalır. Film sonu yorumlarını dile getirirken uykuya daldığını görür bu hasta güzelin. Rahatlamışça uyuduğunu sanar ve üstünü örter. Ertesi sabah derince düşünerek yola çıkar. Neye karar vereceğini bile bilemez. Bilmez ki, ne kadar ömrü var bu kızın. İyileşeceğine inanacak kadar bilgisizdi garibim. Sigarasını yakar, ağır adımlarla şirkete gider. Uzun ve geçmez vakit geçip gider. Hiç ölmeyecek sandığı babasının öldüğü gibi. Hani davulun dengi gibi bulmuş başına kendi gibi bela. Şifa varsa da, aynı gider bu devranda dava. Kaç bilek birleşse yeterdi ki, hastalıkta geri götürsün bir safha. Yaşamın anlamı aciz kalamaz hiç bir zaman. Bir insan, diğer birine bu kadar bağlı olacaksa eğer, akıbeti de bir olacak işte. Bu işin kimyası budur. Ancak saklamakla biriktirilen bazı olaylar engeldi kurallara. Pek kuralcı olmasada bir takım insan, yine de uyacak bir kısmına bu kadar. Dalgın geçirilen iş saatleri tek duyarı para olan sigortacı patrona ulaştı elbet. Muhbir kim ise artık. İş olarak haklı, insan olarak pek olmamış karakterdir eminim. Olmamış kurabiyeler atıldı, olmamış evlatlar dağıldı sokaklara. Zararını büyürken çektik. İşi riske giren Cemal eve doğru yol alır...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ceketimi Daha Giymedim
General FictionAdım Cemal, Cemal Kurtuluş. Beyaz rengi hiç sevmedim. Kanım ısınmıyor işte fazla kurcalamayın. Çok fazla bir şey istemedim. Ne kadar istersem, o kadar birikir düşlerim. Hakkım var, gözüm yok fazlasında. Paylaşmak ruhumda var. Soyadımdan başlarım ger...