Sabah saat 08:37'de Aysel duş alıyordu. Bu sırada gecenin son kabusunu gören Cemal terliyordu. Mahalle çoktan ayaklanmıştı bile. Sanki hayata figuran gelmiş gibiler. Bu sabah tek taraflı bir coşku vardı. Çünkü öbür taraf rutin olarak hüzne boğulmuştu. Cemal gözlerini açarken onunla aynı şehirde olduğundan habersizce yine göz yaşlarına boğuldu. Elbiselerini giydikten sonra hemen yatağının solunda bulunan kahverengi kapıyı açarak banyoya girdi. Beşeri ihtiyacını karşıladı ve tembel olmayan insanlara ait rutinlerini gerçekleştirdi. Aysel kapıyı İstanbul sokaklarına aralamışken gelen telefonla tekrar kapattı kapıyı. O sosyal bir bireydi. Dönüşünü bekleyen hemcinsleri vardı. Cemal dışında herkes onun döndüyünden haberdardı. Ağır cep faruraları nedeniyle evden aranmıştı sabahın köründe. Cemal bugün türüyerek gidecekti işe aç bir ilaç. Sadece çay ve sigara vardı sabah menüsünde. İşe varır varmaz borç için selam vermediği kişilerin askerlik anılarına maruz kalmıştı. Aysel mahalleye intikal ederken onu yabancı şahs gibi süzdüler. Aşağı yukarı iki kere gelmişti tabi buralara. Yabancı bakışları aştı ve çok özlediği yeşil kapının ardındaki adama varmış sevinci yaşadı. Kibarca kapıyı tokatladı. Telaş etti, yadırgamıştı sigorta şirketinde çalıştığını çocuk adamın. Cemal topladığı borçla ne kadar süre sigara ve yemekle temin ede bileceğini hesaplıyordu kendini. Kavuşma günü hesaplandığı gibi gitmez işler. Aysel akşama kadar vakit geçire bileceği arkadaşlarıyla buluştu. Cemal ise dertten, halsizlikten bir türlü odaklanamadığı işinin başında oturdu. Dışardakı hayat dışında, şehre yabancılaşan Aysel, bir tek "o" banka özleşmiş kalmıştı. Yerini alıp beklemede kaldı. Bir adam göründü uzaktan. Çöktü çökecek ünvanına layik bir kimse geliyordu. Geçirdiği aç günler neticesinde fazlasıyla kilo kaybeden Cemaldi bu. Yıldızlara isyan eden adam sigarasını ağzında tutamadı gördüğü manzara karşısında. Serap görmediğini anlamak için çakmakla elini yakmaya çabalarken durdurdu onu hasta kız. Cemal kocaman bir özlemle sarıldı Aysel'e. Göz yaşları ile Aysel'in sol omzunu ıslatmıştı. Ayselin dudakları onun kulaklarına bir kaç santim mesafe ile kelamlar etmeye başladı. "Ben geldim, geldim ki, son... son bulsun hasretimiz" . Onun iyileştiğini sanan Cemal hiç sormadan sadece özlem dolu romantik cümleler kurmaya başladı. " Seni ber gün rüyamda gördüm. Şanslı bir şansız sayılırım. Her gün ebedi aşkımı bilinçaltıma kadar yürütmüşüm. Ancak bedenin uzakta can çekişirken güzel şeylerin bile kötü ola bileceğini anladım. Gözlerine bakmayı özledim". Bencilce olmuştu bu çok sanki. Hastalıkla ilgili tek bir cümle duyamadı ebedi aşkından. Lakin kırılacak kadar ömrü yoktu bir çare kızın. Sadece sarılmak geldi içinden. Bir anda huşunu kaybetti ve onu yere serilmekten çocuk adam kurtardı. Cemalin kolları arasında gözleri kapalı bir Aysel vardı...
![](https://img.wattpad.com/cover/80137157-288-k978592.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ceketimi Daha Giymedim
Ficção GeralAdım Cemal, Cemal Kurtuluş. Beyaz rengi hiç sevmedim. Kanım ısınmıyor işte fazla kurcalamayın. Çok fazla bir şey istemedim. Ne kadar istersem, o kadar birikir düşlerim. Hakkım var, gözüm yok fazlasında. Paylaşmak ruhumda var. Soyadımdan başlarım ger...