Mart ayının sonları, ilkbahar geldi. Gizli saklı kalmış sonbahar günleri unutulmuş değil. Ne mendil, ne okyanus ötesi, ne o tebessüm. İşler güçler sarpa sarmadan duramadı. Yalnız bir birey içim kalabalıklaşmak bir uyanış mıdır? Yoksa helikopterle her hangi bir şehire indirilip, kendi başına bırakılmak mıdır? Sorular yine çok. Şifre ise yine Cemal. O bizlerin soru-cevap aracı. Trajedik oyunlara hapsolmuştur. Ceketini pek sever mi? Onunla Aysel'e sarılmak değildir derdi. Bu kadar basit bir yaşam hikayesi en sıradan insanda bile yoktur. Buradan yola çıkarak yeniden Cemal'e dönüyoruz. Davut'un tanıştırdığı kişi Helen. Helen toklaştıktan sonra kendini tanıttı. İstanbul'da yeni bir otel kurmuştur. "Adım Helen, yaşım önemli değil, yabancı değilim. Babam Yunan mitolojisi ile ilgilendiğinden bu ismi bana verdi. Eğitimi'mi İsveçte aldım. Davut senden bahsetti bana. Ona hiç inanmadım. Ben yalnızca insanın kendini nasıl anlattığına bakarım. Sen anlat. Yalan bile söylesen, en azından olmak istediğin gizli arzularını öğrenmiş olurum. Önceliğim senin vizyonundur." Ardından Davut araya girerek: "Artık senin evin Helen'in yanı. Evinden önemli neyin varsa, bugünden toplamaya başla. Koli işi ve taşınması bende." Cemal gözleriyle süzdü her ikisini. Verdiği yanıt ise "tamam" oldu. Helen ve Davut tokalaştılar. Görüş bitmedi. Helen ile Cemal bir kadar baş başa kalmalıydı.
Cemal- Siz sormadan başlamak istiyorum. Benı acıdan kurtaracak kahramanım olacak kişiyi bekliyorum. Çünkü benim eskiden kahramana ihtiyacım yoktu. Şayet şu an varsa, tahmin edebilirsiniz ki, iyi değilim. Anlata bildim mi?
Helen- Zamanla daha iyi anlatırsın. Üstü kapalı bir edebiyatla kendini gizlemek dışında bir şey yoktu burada Cemal.
Cemal- Benim saklı olanlarım hiç kimseye açılmayacak. İş konuşalım mı?
Helen- Peki sen kimsin?
Bazı sorular, bir çok karanlığı aydınlatır. Aydınlık bilgidir. Bilgiye sorularla ulaşılmaz mı? Şimdi ise çelişkili bir durum bu klasik sözleri gündemde tekrar sorgulatacaktır. Yoksa sıradan olmayan bu kişinin hikayesinde klişelere yer yoktur.
Cemal biraz düşündükten sonra kendini bozuntuya vermemeğe karar verdi.
Cemal- Beni bir seferde tanımaya çalışmanız gerekmez fikrimce.
Helen gülümsedi. Çok sık kullanılan bu tümce karşısında, doğal olarak anladı betimleme sorunu var karşı tarafın. Elini Cemal'in sol omzuna koyarak bir daha gülümsedi.
Helen- Sen bir daha gel. Buraya yarın bu saatte. Davutla konuşma. O bilmesin. Yalnız başına beklerim dedi. Arabası ile Cemali yeşil kapının ardındakı evine bıraktı. Cemal bir şeyler atıştırdıktan sonra yatağına uzandı. Yarın'ı hiç düşünmeden uyudu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ceketimi Daha Giymedim
Fiction généraleAdım Cemal, Cemal Kurtuluş. Beyaz rengi hiç sevmedim. Kanım ısınmıyor işte fazla kurcalamayın. Çok fazla bir şey istemedim. Ne kadar istersem, o kadar birikir düşlerim. Hakkım var, gözüm yok fazlasında. Paylaşmak ruhumda var. Soyadımdan başlarım ger...