'Çok şükür! Kendine gel Gülizar, beş dakika sonra evdesin. Korkulacak hiçbir şey yok. Sakince ilerlemeye devam et. Asaf neden cevap vermedi acaba? Bir şey mi... Yok canım, görmemiştir, yoksa ne olacak! Hay Allah, ne kadar loş, diğer yoldan mı gitseydim! Saçmalama yürü işte.'
Havanın kapalı olmasına günlerin kısalığı da eklenince, karanlık kuytulardan her an birisi çıkıverecekmiş gibi gelen ağaçlık alanda korkarak yürürken, bahçe ışıklarıyla aydınlanan yoldan gelmediğine bin pişman oldu. Az kaldığını tekrarlayarak ilerlediği sırada sağ tarafından dal kırılmasını andıran bir ses duyup dikkat kesildi. Bulunduğu yerde kıpırdamadan çevreyi dinlerken, aynı ses tekrar kulağına çalınca, elektriğe tutulmuş gibi silkelenen bedeni, ağzına gelen yüreğiyle haykırmamak için kendisini zor tuttu.
'Abim... Saçmalama abim olamaz, buraya giremez! Sakin ol, sakin ol Gülizar, belki köpek falandır ya da kapıdaki adamlardan biri... Ya değilse, Asaf bu yolu kimse bilmiyor demişti! Belki o da yanılıyordur, yine de tanımadığım birisi.'
"Kiii... Kim var... Ora... Orada?"
'Allah'ım sen yardım et! Yaklaşıyor, buraya doğru geliyor. Ne yapacağım? Asaf! Asaf'ı arasam... Hayır, kendine gel, buraya ulaşması bile kim bilir ne kadar sürer. Abim bir şekilde burada olduğumu öğrenip duvardan atlamış olabilir mi? Hayır, hayır o olmamalı!.. Kahretsin, geliyor!'
"Haaa!.. Kii... Kiiiim..."
Ortamın ürkütücü görüntüsü içine hücum eden eski anılarla birleşince, çıkmayı ret eden sesini kontrol edemeyerek, karşıdaki kimliği meçhul varlığa bağırmayı başaramadı. Homurdanmayı andıran garip bir uğultuya ayak seslerinin eşlik etmesi üzerine algı idrakini kaybeden beyni kendisine yenik düştü. Kaçma dürtüsüyle dizginleyemediği bedenine, düşünme yeteneğini kaybeden aklına söz geçiremeyince, devreye giren içgüdüleri, hayatta kalma arzusuyla mantığının önüne geçti. Kendi aklı varmışçasına harekete geçen ayakları düşe kalka güvende olacağı tek yere koşarken, ne ağaca vurduğu etinin kanamasını ne de avucunun içinde oluşan sıyrıkları hissedebildi.
'Kaaaaçççç... Kaaaçç geliyor. Asaaff!'
Arkasından yaklaşan ayak seslerinden ve Asaf'dan başka her şeye kapanan idraki, adını bağıran kişinin kimliğinden habersiz, evinin kapısına kadar durmadan koşmaya devam etti. Titreyen elleri anahtarı yuvasına sokup çevirmeyi başarana kadar, saatler gibi gelen dakikalar boyunca hayatta kalmak, aşkını tekrar görebilmek için yalvarıp durdu. İçeriye girdiği anda beyninin tehlike olarak algıladığı kişiyi arkada bırakmanın verdiği rahatlamayla, derin bir nefes alıp kapıya uzandı. Çarparak kapatmasının ardından, titreyen bacaklarıyla ağlayarak karanlık koridordan yatak odasına doğru koşturdu.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül'e Ait (TAMAMLANDI)
RomantikDuygularını rafa kaldırmayı hayat biçimi olarak seçen genç adam, sevmenin ne demek olduğunu bilse de sorumluluğunu almak istemez. Kendisi için biçtiği gelecek yalnızlık üzerine kuruluyken, hele kendi şeytanlarıyla savaş verirken hiç istemez. Tabi m...