Bölüm 17- Funda'nın Çocukları

13 2 0
                                    

Şok olmuştuk. Bir yerlerde, benim kardeşim, benim canımı öldürüp, sanki bir hayvan ölüsü gibi baraja bırakmışlardı. Bu canımı yakıyordu, bu çok canımı yakıyordu.. Hatta en derinden yaralıyordu. Bu haber kanallarına verilmiş haber 'acaba bir oyun mu bu?' diye düşündürüyordu. Ama ne olursa olsun artık bu iş bitecekti. Bu gece, ne Funda, ne Cevdet ne de Özcan yaşamaya devam edecekti. Lara'ya seslendim.
"Bizimle misin, değil misin?"
"Korkunç şeyler mi yapacaksınız yoksa, hah." dedikten sonra inanamıyormuş gibi gülmeye başladı. Ben ise en sakin ve ciddi tarafımla,
"Evet," dedim.
"Ne yapabilirsiniz ki?"
"Onları öldürebiliriz."
Başını olumlu anlamda salladı. Biraz önce Tunç'un öldüğü söylenmişti, fakat o mutluydu ve kahkaha atabiliyordu. Bu işte bir iş vardı.. Kesinlikle bir şeyler biliyor olmalıydı, benim bilmediğim bir şeyler.

İşyerine gittim, holdingin önünde durdum ve banka oturdum. Derin derin iç çektim. Burası bizim hayalimizdi. Gerçek oldu, başardık! diye düşündüm.. Sonra aklıma Burak geldi. Cevdet'lerleyken hepsinin öldüğü söylenmişti.. Gözlerim doldu. Kalbimin acıyan kısmı, keskin bir çığlıkla, acısı şiddetlendi. Arkamdan geliyordu bu çığlık. Lara neredeydi? LARA NEREDEYDİ? İleriye baktığımda hızla giden siyah arabanın ışıklarda durduğunu farkettim. Koşarken çantamı bankta bıraktığımı fark etsem de umursamadım. Belki de tanıdığım ve sevdiğim yaşayan tek insandı o.. Arabadakiler beni henüz farketmemişlerdi diye umuyordum. Tam yaklaştım kapıyı açtım, kollarımdan içeriye çektiler beni..
   Çığlık atıp tepinmeye başladım. Yüzleri maskeli bu insanlar beni tutuyorlardı. Gitmek istiyordum, Lara burada değildi.. Beni oyuna getirmişlerdi.. Lara da bu oyunun içinde miydi yani? Ah be Tunç.. Başıma bela aldım senin şu çatlak yüzünden..

-----

  "Bırakın beni!!"
Bağırıyordum. Şoförün yüzünde maske olmaz diye düşündüğüm için ona doğru kafamı çevirdim. Çok büyük güneş gözlükleri vardı. Siyah saçları, hafif kalkık burnu, allık sürmüş olduğu yanakları.. Her şeyiyle çok güzeldi.
  "Valla polise gitmeyeceğim!"
Gülmeye başladılar..
  "CEVDET FUNDA ÖZCAN! Bu üçüyle bir bağlantınız var mı tek bilmek istediğim şey şu sonra susacağım."
Bir kafa yüzüme doğru yaklaştı. Maskesinden anlayamıyordum. Yüzüme çok yaklaştığında tedirgin olmuştum.
   "Hayır yok," dedi yüzümün önündeki kafa.
Maskesini anında çıkarıp bana sarıldı. Bana sımsıkı sarıldı. Parfümünü fark ettiğimde bunun Mustafa olduğunu anlamıştım.. Suratına baktım, içli içli.
"Sen-sen ölmemiş-?"
"Birilerinin prensesi kurtarması gerekiyormuş.."
Hahahaha, şimdi hatırlamıştım.. Küçükken bana masal okuyan kişi Mustafa'ydı. Kendi kafasından uydurur sonunu hep böyle bitirirdi. Ona bu defa da ben sarıldım sımsıkı..
"Eeee, diğerleri kim?" diyince hemen gülmeye başladılar.
"Gösterin çocuklar yüzünüzü.."
Şoför iki üç saniyeliğine arkasına baktığında onun Büşra olduğunu gördüm.
"Büşra! Sen evlenmemiş miydin?!"
"Kaçtım."
Bu konuda fazla konuşmak istemediği belliydi, amaan neyse ne canım, ben ölüme gittiğim kardeşimi canlı buldum! Mustafa'nın yanındaki kız ise Gülsüm'dü. Onun yanında Selma, karşılarında ise  Burak vardı. "Çocuklar nerede??" Burak, Selma'nın eline uzandı. Sakinleştirmek için hep bunu yapardı. "Kaçırıldılar, onları almaya gidiyorduk Funda'dan. Seni gördük yolda, küçük bir şakayla tekrardan görüşelim dedik.."
"O küçük şaka beni öldürebilirdi.." dedim gerçekten korkmuştum. Burak'ın telefonu çalmaya başladı. Ekranda Tunç yazıyordu. Şok olmuştum. Burak'tan hoparlörü açmasını istedim. Tunç'un kalın sesi, "Her şey bitmeden önce aramak istedim, Mira'yı öp ve onu her zaman çok sevdiğimi söyle, gerçek kardeşime... Kendinizi koruyun. Elveda." Telefon kapandı. Her şey bitmeden derken?? Ne bitecekti? Öldüğü için ağlamıştım, kim verecekti bana o gözyaşlarımı geri?
Gerçek kardeşim mi? Biz, Funda'nın çocukları mıydık?

--------

Bu kısa bölümdü ve bunu yapmak zorundaydım ama diğer bölüm kocaman geliceeek ❤️❤️

 Kardeşler Birbirlerini Korurlar! (KİTAP OLDU!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin