"Dur! Dur dur dur!!"
Bağırışlarını duymuyordum. Sadece yürüyordum. Yola atladım. Kamyon bir anda frene bastığının acı sesini duyurdu. Herkes kornalara basıyordu ama ben yolda, gelinliğimle yürümeye devam ediyordum.
"BURASI ANAYOL MİRA! ÖLECEKSİN!!"
Cevdet'in sesini umursamıyordum. Hepsinin canı cehenneme!
"Ben ölmem Cevdet, ben kırılırım, parçalanırım, biterim.. Ama ölmem. Annem ölür, arkadaşlarım ölür, kardeşlerim ölür, ben ölmem. Sevdiğim adam ölür, ben ölmem. Neden? Bütün acıları görmek zorundayım çünkü. Onlar ölür, ben acı çekerim. Hayatımı berbat ettin! Lise sonuçları açıklandığı gün parti yapacaktık, babam içeriye girdi ve her şeyi mahvetti. Mustafa ve Lara'yla eski günleri canlandırmak için dereye gidiyorduk, ikisi de öldü. Ben ölmedim. Neden?! Neden Mert öldü? Neden ölüyorlar? Ben neden ölmüyorum. Bu iş bugün bitecek Cevdet, ve sen benim ölümümü izleyeceksin. Benim hep yaşadığım şeyi yaşatacağım sana."
Anayola uzandım sırt üstü. Gelen arabalar duruyordu. Bazıları sollayıp geçiyordu. Fakat herkes kornaya basıyor, bazıları durup beni kaldırmaya çalışıyordu. Gözlerimi kapatmıştım. Bir sarhoşun ya da bir dikkatsizin gelip bana çarparak çürümüş ruhumu almasını istiyordum.
İşte farlar, arabanın farı, fren sesi ve bum!
Gözlerimi açıyorum. Bembeyaz bir odadayım, İŞTE BU! Öldüm sonunda. Artık her şey bitti.. Acaba ne düşünmüştür Cevdet? Ağlamış mıdır?
Sanmıyorum. Büyük ihtimalle yoluna devam etmiştir. O anda odanın kapısı çaldı. "MELEKLER BENİ ALMAYA GELDİ!!" Nefesimi tutmuş bekliyordum. Sinirlerim bozuktu çok. Kapıyı açan kişi kafasında sargı olan Cevdet'ti.
"Mira, ne meleği, ne alması? Sana araba çarpacakken önüne atladım, araba bana çarptı sen az hasar gördün. Sonuç olarak ikimiz de ölmedik."
"Aptal Cevdet! Ölümümü bile mahvettin! Aferin sana! Bir şeyi de mahvetmesen şaşardım."
"Evleneceğiz biz Mira, benim karım olacaksın."
"Benim kocam Akın! Sen değilsin!"
"AKIN'ı öldürdüm MİRA!"
"İşte senden nefret etme sebeplerimden sadece bir tanesi daha.."
Sadistçe gülümsedi Cevdet. O gece, Ay aydınlatıyordu sadece sokakları. Ve o anda sokak lambalarının elektriği kesildi. Önümü, arkamı göremez olmuştum. Lütfen Ay, lütfen biraz daha parla..
Gözlerimi kapattım. Görmeye çalıştıkça bulanıklaşıyordu sanki görüntü, kapatınca gözlerimi daha iyiydi.. Arkadan gelen topuk seslerini duydum. Biri topuklu ayakkabı giyiyordu, bunun Cevdet olmadığından emindim. Senelerce duyduğum her yerde tiksindiğim, her yerde karşıma çıkan o iğrenç ses, bana ufak bir "Öleceksin," lütfetti. Devamını getirmesini bekliyordum ki fazla gecikmedi. "Birlikte öleceğiz.."
Bu ne demekti şimdi?!
"Bu ne demek Funda?!"
"Ben, ben.. Bana kızmakta haklısın tamam mı? Gerçekten haklısın.. Sadece, belki de biraz sakin olursan sana gerçekleri anlatabilirim."
Funda'yı ilk defa bu kadar heyecanlı, bu kadar laflarını akıcı konuşamaz bir halde buluyordum.
"Gel oturalım şuraya.."
"Önümü göremiyorum!"
"Görebilirsin, Mira.. Gerçekten istersen görebilirsin."
Kendimi yere bıraktım. Evet, bir sandalyeye oturmuştum.
"Dinliyorum, Funda."
"Ben 9 yaşındayken siteye bir kız taşındı. Yalnız yaşardı, babası çok az gelirdi yanına.. Bu kız evde yalnız kaldığı için benim hep dikkatimi çekerdi.. En fazla 14-15 yaşlarındaydı.. Onunla iletişime geçmeye çalışsam da, asla-"
"Bana masal anlatma Funda. Ne alakası var bu kızla benim olayımın?!"
"Çünkü o kız senin annen... En azından annen sandığın kişi. Ben de onun bir zamanlar en yakın arkadaşıydım. Gerçekten gizli biriydi. Bir şey öğrenmek istiyorsan ama o öğrenmeni istemiyorsa asla öğrenemezdin. Hep onun yasadışı işler yaptığını düşünürdük, ailem beni onun evine göndermeyi kesti o akşamdan sonra.. O akşam Melek bana yemek yapacaktı. Onun evinde oturuyordum, kapı çalınınca kalkıp baktım. Ondan sadece 3-4 yaş büyük bir adam kapıda dikiliyordu. Bu, Özcan'dı.. Beni sertçe ittirip Melek'e vurmaya başladı. Ben aralarına girdiğimde beni kaçırmaya çalıştı ama Melek nereden çıkardığını bilmediğim bir küçük el bombasını havaya kaldırdı.. 'Evden 10 saniye içinde çıkmazsan, hepimiz ölürüz Özcan. Bu konuda asla korkum yok.' Tabiki de patlatmadı o bombayı.. Sonuçta bu Melek! Ama olay öğrenildikten sonra bir daha onu göremedim bile.. Ta ki yeni kurduğum şirketime gelip beni ziyaret edene kadar.. Kısaca kendini tanıtıp, hatırlamamı sağlamış. Sonra da senin hayatını güvenceye almak istemişti. Senin ve Tunç'un.. Ben de bu yüzden senelerce hep ikinize oynadım. Burak'ı ise ben korudum, özellikle yaptım bunu, çünkü Burak benim çocuğum. Ama sen ve Tunç... En zoruydunuz. Sen zekiydin ve becerikliydin, Tunç ise güçlü ve acımasız. İşim çok zor olacaktı. Ben de hemen güçlü birilerini bulmalıydım. Urfa'ya gidip bir ağayla evlendim. Çocukları takas ettikten sonra, Cevdet'i orada bırakıp kaçtım çünkü elimde patlayacaktı. Cevdet ileride büyük adam olacaktı, fakat kimin iyiliğine olurdu bilemiyorum.. Seni bulmasını söyledim ona. Ne olursa olsun seni bulmalı ve korumalıydı. Annenin kesin emri vardı. Tunç'un ise korunmaya ihtiyacı yoktu. Ayrıca Özcan kesinlikle Tunç'un kendini savunabileceğini söyledi bana, böylece konu kapanmış oldu. Kısa süre sonra Özcan'la Burak sayesinde yollarımız kesişti, ona aşık oldum. Tek engel Melek'ti. Bu yüzden bir zamanlar hayran olduğum kadını öldürme planı yaptım. Senin bunu izlemeni istedim Mira. Melek o gün seni unutmadı içeride, bilerek seni götürmedi komşuya.. Burak umrunda değildi, fakat olayları anlatabilecek birine ihtiyacı vardı Melek'in o da seni seçti. Ve sonra kardeşlerin... Aslında hepsinin ölüm şekli belliydi, sadece Mert bu durumun dışına çıktı. Ben olsam Mert'i asarak öldürtürdüm ya, neyse.." Kısa bir kahkaha attı. "Ama kabul et, yaşlanıyorum, intikam alıyorum, ciğerlerim soluyor, mutluyum. Bunu kabul et Mira.. Sen nesin? Sen kimsin? Sen bu hayatında ne başardın? Azra'nın dolaşan saçlarını açmak bir başarı değil. Önceden söyleyeyim de, yanlış anlaşılma olmasın."
"Ben, Mira Fal. Özcan Fal ve Melek Fal'ın tek kızıyım. Acılar çekmiş, ruhu çürümüş bu küçük kız, şuan sadece seni öldürmek istiyor, umarım açıklayıcı olmuştur.""Vur beni" dedi Funda. Cebindeki silahı çevirip bana uzattı. "Öldür beni.." Vurmalı mıydım? Acı çekecekti ve bu güzel bir şeydi değil mi?
-Tak-
Bitti artık her şey Funda..
Annem, aldım intikamını, merak etme..Yüzüme dökülen kolonyayla uyandım.
Bu ne be! Üstümde bembeyaz gelinliğim, yanımda yüzü endişeyle kırışmış kardeşlerim ve Akın... Akın, o ölmemiş miydi?!
Hemen ayağa kalkıp Akın'ın boynuna atladım. Smokin giymişti ve çok yakışıklı olmuştu..
"Eee düğünümüz var?"
Bu soru anlamı taşıyan cümlem herkesin ilgisini çekmeyi başaramamış olacak ki, yeni tanıştığımız Lara Deniz, televizyona bakıyordu dikkatle..
"TUNÇ FAL, BİR BARAJDA ÖLÜ BULUNDU."
Derin sessizlik yaşıyorduk. Keşke şuracıktan çıkıp gelseydi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kardeşler Birbirlerini Korurlar! (KİTAP OLDU!)
Chick-LitHiç bir kardeşi olmadan bu hikayeyi yazan ben, en derinden hissettim bu bağları, keşke bir kardeşim olsaydı! "Tek şansları deneyip görmekti.. O günden sonra emin olun kör olmayı isteyeceklerdi." 6 kardeş.. Kardeşler birbirinin en yakın dostla...