Annem kendini koltuğa bırakınca derin bir nefes aldı. Yukarıda dört çocuk uyutmuştu.
''Alex'i anladım, Charles'ı anladım, Diana'yı anladım da yirmi iki yaşında ki Henri'yi neden sen uyutuyorsun anne?'' David yanında oturan annemi kolunun altına alıp göğsüne yasladı.
''Kıskanmış olabilir, daha küçük çocuk sonuçta. Onunla anlaşma yaptık otuz yaşına kadar bebek olacak o.''
''Eva, Allah rızası için git konuş şu çocukla sinirlerimi bozuyor. Bir bebek abisinin kredi kartından dört bin dolarlık alışveriş yapar mı? Güzel annem, biricik annem, dünyanın en güzel kadını annem, benim aşkım annem sen güvenme o bebeğe o bebeğin 1.89 santim boyu da içeride...'' abim annemin saçını okşarken ona Henri'yi şikayet ediyordu. Çaprazımda Elif'i emziren Nisa'ya baktım.
''Bazen bu kadar konuşunca tutuklatmak gelmiyor mu aklına? Bu sana karşı dava da kazanamaz pısırık bu aç dava analı kızlı uyursunuz birkaç gün rahatça.'' Ciddi bir şekilde bunları dememe rağmen Nisa gülerek geçiştirdi. Uyuyan Elif'i sarsmadan kaldırdı.
''Onu dava edersem hem biz hem Henri parasız kalır unutma...'' bana göz kırptı. Elif'i kucağıma bıraktı. Bu küçük kız dünya da şanslı doğan bebeklerdendi. Onun annesi ve babası vardı. Huzurla uyuduğu evi. Mavi bir gökyüzü, kahverengi bir toprak vardı. Şimdiden geleceği için açılmış bir üniversite fonu, gelecekte öğreneceği diller, onun fonu için çalışan annesi, onun ve annesi için çalışan babası vardı. Gökyüzü siyah bulutlar, toprağı kan kırmızı olan çocuklardan değildi. Uyuyan meleğime baktım. Uzun siyah kirpikleri vardı, küçük dudakları vardı kesinlikle teyzesine çekmemişti -yoksa koca dudaklı olurdu-, siyah saçları, mükemmeldi. Sımsıkı sarılma isteğimi zor tutuyordum. ''David geç oldu gidelim, yarın bir duruşmam ve senin tüm gün dersin var.''
''Pekala...'' Abim annemi alnından öpüp ayağa kalktı.
''Elif'i bana bırakın.'' Dedim aniden.
''Tüm gece kızımı sevmekten uyutma.'' Abime ters bir bakış atıp ayağa kalktım. Başını kapatan Nisa'ya kızını verdim. Annemde kıyafetlerini giyinmek için odadan çıkınca abim Nisa'nın kulağına bir şeyler söyledi. Nisa olumlu anlamda kafasını salladı. Yanıma gelip vedalaşmak için beni öptü.
''Yarın, yine görüşürüz duruşmam bitince annemle sana yardıma geliriz. David ben arabadayım.'' Hızlı ama temkinli adımlarla odadan çıktı.
''Şimdi karını neden kovdun söyle bakalım.'' Kendimi tekli koltuğa bıraktım.
''Gözünden bir şey kaçmasın.'' Diyen abim masanın önünde ki sandalyelerden çekti. Tam karşıma oturdu.
''Ben bunun için yetiştirildim.''
''Duyanda MI6 yetiştirdi sanır.''
''Belki de yetiştirdi.'' Dediğimde abim tek kaşını kaldırdı.
''İnanırım.'' Bacak bacak üstüne attı. ''Söyleyeceklerim elçiye zeval olmaz lafına sığınarak söylüyorum. Sinir krizi filan geçirirsen... 911'i tuşladım ararım.''
''Uykum var, espri de yapamıyorsun. Bence konuş gitsin.'' Dedim. Abim hafifçe söze girmeden önce öksürdü.
''Bugün yaşanan olayı biliyorsun hoş değildi. Samuel'in o yeni kişiye öyle bir şey yapacağını tahmin edemezdik...''
''O çocuğu dövecektiniz neredeyse. Samuel size bunun öncesinde belli etti pislik yapacağını. O karşında oturan kızın içine düşen arkadaşın var ya İslam'ı seçmiş ama yaşamayan ismi Adam olan hani, yeni çocuk çekip gitmeseydi döverdi.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eva; Geçmişten Gelen
Romance14 Temmuz 2016- 7 Temmuz 2020 Eva Serisinin 2. Kitabı. 1. kitapda kalan aşklar, görevler, gizemler devam etmek ve nokta konmak zorunda. (1. Kitabı okuyunuz lütfen)