Sokak kapısı kapandığında yerimden sıçradım. Koltuktan düştüm. Koltukta mı uyumuştum? Gözlerim açmış etrafın netleşmesini bekliyordum. Karşımda patilerini yalayan Arsız'ı gördüm.
''Günaydın. Sabah sabah kim geldi...'' dediğimde durup bana baktı. Tek patisi havadaydı. Suratıma birkaç saniye bakıp miyavladı. ''Athan neden gelsin ki?'' sorumla tekrar miyavladı. ''Haklısın, giderken kıyafet almamıştı...'' Ayak sesleri yaklaşırken kendimi koltuğa atıp yaslanma yerini siper olarak kullandım. Athan içeri gelmezse beni görmezdi. Yatak odasına gitmek için salonu kullanmalıydı.
Athan salonda göründüğünde iyice sindim. Athan durup etrafa bakındı. Beni görmedi. Derin bir nefes aldı. Bıkkınlıkla geri verdi. Benim olduğum tarafa odaklanınca beni gördüğünü düşünerek gözlerimi kapattım. Ben onu görmezsem o da beni görmezdi. Mantık hatalıydı ama düşünce insancaydı.
''Arsız bana öyle bakma.'' dediğinde gözlerimi açtım. Arsız sinsice gelip koltuğun yaslanma yerine oturmuş Athan'a bakıyordu. Athan ona seslendiğinde hırladı. ''Benimle uğraşma.'' Athan arkasını dönüp yatak odasına ilerledi. Kapı kapanma sesi duyunca saklandığım yerden çıktım. Arsız'a baktım.
''Bilerek sataşıyorsun Athan'a.'' dediğimde bana baktı ama cevap vermedi. ''Ah özür dilerim sen Türkçe bilmiyordun değil mi? Diyorum ki bilerek Athan'a kötü davranıyorsun.'' bu sefer miyavlayarak cevap verdi. ''Kötü kız seni...'' sustum. Aklıma harika fikir gelmişti. ''Athan'ı ısırır mısın?'' sorumla beklediğim bir şey oldu Arsız aniden zıplayıp gözden kayboldu. Yatak odasına gitmişti. Bu kedi beni anlamıyordu... Ben öylesine kendime cevap veriyordum. Saçlarımı toplayıp bileğimdeki tokayla sabitledim. Athan sinirle yatak odasından çıkacaktı. Arsız arkasında hırlaya hırlaya peşine takılacaktı. Koltuktan bende arsız gibi zıpladım. Mutfağa koştum. Bu olanlardan hiç haberim yokmuş gibi davranacaktım.
Sürahi blendera maydanoz, limon ve su ekleyip çalıştırdım. Blender çalışırken hem bahçeyi hem koridoru kontrol ediyordum. Ses yoktu. Görünürde kimse yoktu. İçecek istediğim kıvama gelince blenderı kapattım. İki tane bardağa boşalttım. Birini masaya bıraktım. Athan mutfağa uğrarsa içerdi. Benimkini içip bulaşık makinesine yerleştirdim. Saçımdaki tokayı çıkardım. Saçlarımla oynadım. Ses yoktu. Oyalanıyordum fakat içeriden hala ses yoktu. Birbirlerini mi öldürmüşlerdi? Yatak odası ikimizindi. Gidip bakabilirdim.
Sessizce yatak odasının kapısını aralayıp içeri girdim. Sağ tarafta Athan'ın soyunma odası boş ışığı yanıyordu. Sol tarafta benim soyunma odamda boştu. Banyonun kapısı aralıktı. Yavaşça ilerledim ve kapı aralığından baktım.
''Seni sinsi yılan...'' diye kendi kendime mırıldandım. Arsız Athan'ın kucağında uslu uslu duruyordu. Athan tek eliyle dişlerini fırçalıyor diğer eliyle Arsız'ı tutuyordu. ''Ben sana git ısır dedim sen gidip kendini sevdiriyorsun...'' mırıldanmam bu sefer dikkat çekmişti. Kafalar benim olduğum tarafa dönünce geri çekilip duvara yaslandım. Kendimi soyunma odasına attım. Benimde işe gitmem lazımdı. Burada olmam kimse için sorun olmazdı. Bilerek kapımı açık bıraktım. Boy aynasından Athan'ı izliyordum. Eğilmiş iç çamaşırı seçiyormuş gibi de yapıyordum aynı zamanda. Athan banyodan çıktığında soyunma odasında beni görünce durdu ve Arsız'ı sessizce ama hızlı şekilde yere bıraktı. Onu izlediğimi anlamamıştı. Saçlarım suratımı kapatıyordu eğildiğim için. Aynadan ben onu görüyordum o ise suratımı kapatan saçlarımı. Bir süre ne yapacağını bilemeden beni izledi. Tek kelime etmeden kendi soyunma odasına girdi. O gittiğinde kalktım. Konuşmak zor olmamalıydı. Dün giden oydu, beni dinlemeyen de oydu. O istemeden konuşursam bana ters davranabilirdi. Üzülmek istemiyordum. Onuda üzmek istemiyordum. Arsız kapımın önünde durmuş yine patilerini yalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eva; Geçmişten Gelen
Roman d'amour14 Temmuz 2016- 7 Temmuz 2020 Eva Serisinin 2. Kitabı. 1. kitapda kalan aşklar, görevler, gizemler devam etmek ve nokta konmak zorunda. (1. Kitabı okuyunuz lütfen)