Eva;
Yataktan zorla kalktığımda Athan ölü gibi yatıyordu. Yaşlandıkça uykusu daha da ağırlaşıyordu. Terliklerimi giymeden yatak odasından çıktım. Salona gelip tam solunun ortasına oturdum. Sırtımı sehpaya yasladım. Sade ve modern evimizde bu yapmayı sen sevdiğim aktiviteydi. On yıl önce Athan ile Amerika'yı terk ederken ilk durağımız Fransa'ydı. Fransa da altı ay yaşayabilmiştik ama Fransa'ya ilk gittiğimiz ayda rotamızı belirlemiştik. Athan'ın doğduğu topraklara geri dönecektik. Avustralya'nın okyanusa yakın herkesten uzak çiftlik evine...
Ayna ev yaptırmak için o ay talimat vermiştik. Dışarıdan doğanın yansıması içeriden doğanın tam kendisi. Bir tane beton yoktu... Şuan oturduğum yerden gökyüzünü izliyordum. Gece olduğu için uzaktan gözüken okyanusu göremiyordum. Gökyüzündeki yıldızlar yeterdi.
Athan'ın babası artık aramızda değildi. Sekiz yıl önce vefat etmişti. İki yıl birlikte yaşamıştık. O ölünce Athan'ın orjinal çiftlik evini yenilemiştik orası artık çalışma alanımızdı. Ayna evimizle orjinal çiftlik evine cam bir koridor yaptırmıştık. Tıpkı New Young üniversitesindeki gibi... Aklıma eski günler gelince gülümsedim. Artık eski Eva'dan geriye kalan Allah'a olan inancıydı. Gerisi yoktu. New Young da yoktu. Tüm para yardımlarını kestiğimizde New Young Üniversitesinden geriye sadece sıradanlık kaldı. Gücümü kullanıp diğer yardım yapanlarında bu yoldan vazgeçmesini sağlamıştım. Sadece Bay Leo'ya yardım etmiştim. Artık tüm ünlülerin ve zenginlerin bir numaralı psikoloğuydu. Zengindi.
Pier ise doktor olamamıştı. Bunda benim parmağım yoktu. Belasını Allah'tan bulmuştu. Babası aniden iş dünyasında kötü bir nam salınca, üniversite fonları kesilince, ders puanları çok iyi olmayınca yarı yolda kalmıştı. Bunu düşünmek keyfimi yerine getirmişti. Gülümsedim. O sırada karnımda hissettiğim hareketlenme ile ellerimi kocaman olmuş karnıma götürdüm.
''Sizde keyiflendiniz değil mi?'' minik kızlarımı sevmek için göbeğimin üzerinden ellerimi gezdirdim. Otuz beş yaşında sekiz aylık hamileydim. İlk çocuklarımızı yapmaya ancak bu yaşta karar vermiştik. Allah'ın bir bereketiydi ikiz kız çocuklarına hamileydim. Bu halimi görmesini en çok istediğim kişi kedimdi. Dokuz yıl önce yaşlılığa daha fazla dayanamamıştı. Fransa da kedi mezarlığına gömmüştük. Kıtalar kadar uzaktı. Derin bir nefes aldım. O sırada odanın ışığı açıldı.
''Yine uyumadığını biliyordum.''
''Her seferinde beni yakalıyorsun.'' diye sitem ettim dedeme. Elinde her zamanki gibi bir bardak ılık sütle bana doğru yaklaşıyordu. On yıl ondan hiçbir şey almamıştı. Eskisi kadar yakışıklıydı, eskisi kadar dinçti, eskisi kadar merhametliydi... Eskisi kadar benim dedemdi. On yıldır annemi veya babamı görmüyordum. Asla konuşmamıştım. Yerimi dahi bilmiyorlardı. Asla da bulamayacaklardı. Çokta umurlarında değildim. Dedem yanıma oturduğunda bağdaş kuramadı benim gibi ayaklarını uzatmakla yetindi. Sütümü elime tutuşturdu.
''Sen benim kızımsın senin ne zaman uyuyamayacağını bilirim.'' eğilip karnımı sevdi. Bende onun saçlarının arasına bir öpücük bıraktım. Allah ona uzun ömürler versin diye her gün dua ediyordum. Yaklaşık üç yıl önce yanımıza taşınmıştı. Anneannem öldüğünde İngiltere de yaşamanın onun için bir anlamı kalmamıştı. Mutlu bir evliliği yoktu ama birbirlerine olan alışkanlıkları vardı. Ani kalp krizi geçirdiğinde anneannem hepimiz şaşırmıştık. Dedeme Athan ile aldığımız ortak teklifi sunmuştuk. Orjinal çiftlik evinin ikinci katı boştu. Kendi zevkine göre dekore edebilirdi. Eğer isterse tüm binayı boşaltırdık. O ise ayna evden bir oda ve çiftlik evinin üst katını istemişti. Ayna evde kalıyor orjinal çiftlik evini çalışma alanı gibi kullanıyordu. Yılda üç ay seyahat ediyordu. İşleri aksatmak kötü sonuçlar doğururdu. Ben ise artık onun bir numaralı yardımcısıydım. Hatta ondan daha aktiftim. İş seyahatlerinde bir ay ona eşlik ediyordum. Gerş kalan zamanlarda ise çiftlikte hayvanlarımız, bahçemiz ile ilgileniyordum. Tabii ki bir saat uzaklıktaki merkezdeki şirkete haftada üç gün fiziksel olarak uğruyordum. İşimi asla aksatmazdım. Athan ise kendi mesleğini yapıyordu. Tek farkla haftanın belli günleri çalışıyordu. Hayatımızı o belirli günlere göre oluşturmuştuk. Kimseye ödün vermiyorduk. Ağzımız bir kez yanmıştı. Yoğurtu üfleyerek yiyorduk. ''Yarın Alexandra geliyor, haftaya Charles ve Diana gelecek. Bir sonraki ay Rosalinda ve Noach gelecek. Herkes doğumunda burada olacak.'' diyen dedemin omzuna yaslandım. Alexandra, Charles ve Diana kocaman olmuşlardı. Hatta Charles ve Diana artık reşitlerdi. Alexandra on beş yaşındaydı. Hepsi birbirinden güzel ve yakışıklıydı. Rosalinda eskisi gibiydi. Tek farkla şimdi iki tane kedisi vardı. Sydney de oturuyordu. Bana bir saat uzaklıkta. Her haftasonu buradaydı. Bu sıralar işlerle çok meşguldü. Benim hamilelik olayımdan dolayı izne ayrılmıştım. Online işlerle ilgileniyordum. Alexandra sıkılmış olmalıydı yarın geliyordu. Charles ve Diana'nın okulu haftaya tatil olacak olmalıydı. ''Eva...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eva; Geçmişten Gelen
Romance14 Temmuz 2016- 7 Temmuz 2020 Eva Serisinin 2. Kitabı. 1. kitapda kalan aşklar, görevler, gizemler devam etmek ve nokta konmak zorunda. (1. Kitabı okuyunuz lütfen)