Bismillah...
Arkama yaslanmış telefonumda durmadan cümleleri arka arkaya sıralayan Rosalinda'yı dinliyordum. Susmak kelimesini öğrenmiş ama unutmuş gibiydi. Bir dakika sonra sustuğunda gözlerimi kapattım.
''Bitti mi?''
''Bitti.''
''Güzel çünkü benim söyleyeceklerim daha başlamadı! Noach ve seni öldüreceğim. İş toplantısı diye İsviçre'ye kayak yapmaya gittiğinizi öğrenmeyeceğimi sandınız? Öğrendim. Neden 3 çocuğu benimle Amerika'ya gönderdiniz? Yorgunluktan arka koltukta uyuya kaldılar ve ben vicdan azabı çekiyorum!''
''Hey, hey sakin ol. Zaman farkı unutma. Hem eve gidince yatırırsın.'' Rosalinda yemek yediğini belli edercesine ağzını şapırdattı fazla uzatmamı istemediği kesindi.
''Evim mi var? Okulun verdiği evde eşya yoksa çocukları ne yapacağım? Rosalinda ilk seni sonra Noach'ı mahvedeceğim.''
''Aaaa, Noach bak bu şu iş adamı değil mi? Eva seni sonra ararım.'' Rosalinda suratıma kapattığı telefona göz hizama getirip baktım. Ekranı kapatıp yanıma bıraktım telefonu. Çocukların uyanmasını istemiyordum.
''Anlamıyorum, kendimi dört çocukla ortada kalmış gibi hissediyorum.'' Alçıda olan elimi sarsmamak için çaba harcayarak arkama döndüm. Dört velet de uyuyordu.
''Dört? Dördüncü kim?'' Henri şaşkınca kısa süreliğine bakışlarını yoldan ayırdı.
''Arsız! Sen onun ne kadar yaramaz bir çocuk olduğunu biliyor musun?'' sitemle kardeşime baktım. Büyüdükçe daha da yakışıklı oluyordu. Parmağında ki nişan yüzüğü ile gözlerimi devirdim. Evde kalmıştım.
''Kedine insan gibi davranmaya başladığına göre işler fena... Yakında birkaç tane daha evlat edinir kedili koca karılar gibi evde takılırsın. Seni bu kadar iyi görmeyi beklemiyordum?'' alayla kolumdaki alçıyı gösterip kıkırdadı.
''Alplerden düşünce böyle oluyor. Kedili koca karılar için fazla deliyim ben... İki hafta daha alçıda gezeceğim sanırım. Zaten kolum alçıda olmasaydı bu arabayı asla kullanamazdın.'' Onu eğlendirmek için koluna sağlam kolumla hafifçe vurdum.
''Birincisi Alplerden düşmedin kayıp bir kayanın üstüne düştün. Alplerde olan bir kayaydı ama kayaydı, Alplerden düşseydin ölürdün. İkincisi teyzeme söyledim doğum günümde bana da alacak.'' Dedi arabamın direksiyonunu okşarken. Arabamı daha ben veya başkası kullanamamışken Enis bey kullanmıştı.
''Biliyorsun doğum günüm için almadı.'' Homurdandığımda kafamı geriye yasladım.
''Bana Mercedes G 500 son model alması için kolumu kırmasına izin veremem. İnsanın teyzesi Alplerden yeğenini itip sonra ona son model araba alır mı? Doğum günüme kadar sabrederim.'' Dediğinde gözlerimi kapattım.
''50 miyar dolarlık anlaşmayı imzalamasına engel olursan ve insanın teyzesiyle Alplerin tepesinde kavgaya tutuşursa oluyor! Enis bir gün seninle de deneyelim mükemmel oluyor.'' İki kolumu öne uzatıp dans etmeye başlayınca Enis aniden fren yaptı. Emniyet kemerim öne savrulmama fazla izin vermese bile alçılı kolum cama çarptı.
''Abla sorunların mı var? Korkutmaya başlıyorsun beni, yaptığınız şaka değildi. Rosalinda ve Eva! Bir daha bir araya gelmenize izin vermeyeceğim. İki yıl bir arada yaşadınız ve Afrika kıtasını birbirine soktunuz, Çin borsasıyla oynadınız, biriniz ayağını diğeri kolunuzu kırdı, eğlence parkı satın aldınız ve bunları sırf sıkıldığınız için yaptınız!'' Enis bana dönmüş kırmızı suratıyla bana bakarken sırıttım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eva; Geçmişten Gelen
Romance14 Temmuz 2016- 7 Temmuz 2020 Eva Serisinin 2. Kitabı. 1. kitapda kalan aşklar, görevler, gizemler devam etmek ve nokta konmak zorunda. (1. Kitabı okuyunuz lütfen)