Kahvemden bir yudum daha alıp karşımda oturan adama baktım. Ben hiç susmayan her şeye saçma veya doğru söyleyecek olan ben şimdi kelimeleri ağzımdan çıkaramıyordum. Bu sessizlik uzarken Athan çaktırmadan masanın üstünde duran kitabını okuyordu. Dün gece yeniden anlaşmıştık ve bu öğlen arasında tekrar buluşmuştuk. Derin bir nefes alıp kahvemi masaya bıraktım.
''Hava ne kötü değil mi?'' dediğimde Athan durup gözlüklerinin üstünden bana baktı. Sonra arkamdaki camdan dışarıya baktı. ''Yani güzel diyecektim. Olmuyor yapamıyorum.'' Hayal kırıklığı ile masadan kalktığımda Athan'da kalkıp karşıma dikeldi.
''Aslında...'' Eli cebine gitti. Orada bir şey arıyormuş gibi oyalandı sonra iki bilet çıkardı. ''Güzel C24 Gallery'de ki sergi için biletim var ve... Bana eşlik eder misin?''
''Olur.'' Heyecanla kabul edince gözlerimi kapattım. Büyükannemin dediği gibi hanımefendilere böyle tepkiler yakışmıyordu. ''Düşünmem lazım... Boşversene sen saat kaçta?''
''Akşam dokuzda.'' Dediğinde yerime geri oturdum. O da karşıma oturdu. ''Sanatı sever misin? Fikkrim yoktu... Ama sonra hatırladım. Sen sanatın içinde büyümüştün.''
''Hayır, hayır benim büyüme şeklim tuhaftı.'' Gülmemek için çaba gösteriyordum. ''Senin fazladan sanatla uğraştığın belli. Ben biraz bağımsızdım, nerede hangover ben oradaydım. Tuhaf olan ben hiçbir zaman alkol kullanmadım.'' Konu bulmaya çalışıyordum. Athan ise kitabına kaçamak bakışlar atıyordu. ''Ben konu bulamıyorum ama sende kitap okumaktan ileri gitmiyorsun.''
''Yarın gireceğim bir ameliyat var, önceki ameliyatlara bakıyordum.'' Dediğinde göz ucuyla kitaba baktım.
''Doğru hastanın içinde sargı bezi unutmanı istemem.'' Dediğimde donup bana baktı. ''Şaka.''
''Hayır, hayır ben bu olayı yaşamaktan çok korkuyorum. Ameliyat kolay bir şey değil. Saatlerce kırmızı bir noktaya bakıyorsun ve sonrası... İsmin bile bulanıklaşıyor.''
''Bakıyorumda biraz sanki bunalımlara girmişiz.''dediğimde yavaşça gözlüğünü çıkarıp masaya bıraktı.
''Uzun süredir hastane hayatım oldu, yoruldum. Otuzbir yıllık hayatım neredeyse ders kitaplarının arasında geçti. Çimenler bile benden daha çok macera atlatmış olabilir.''
''O kadarda ot gibi yaşamış olamazsın değil mi?''
''Biraz çılgınlık olmuş olabilir hayatımda. Bir sürü dövme yaptırdım...'' beyaz önlüğünün kolları izin verdiği kadar dövmelerini gösterdi. Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. ''Öyle bakma, bir zamanlar sadece Müslümandım. İslam ne demek haberim bile yoktu. Hatta İslam'a göre bir kadının nasıl giyinmesi gerektiğini dahi bilmiyordum. Bizi Müslüman yapanlar İslama dahir hiçbir şey öğretmedi.''
''Geçmişin beni ilgile... Hiç nişanlandın mı? Hiç sevgilin oldu mu?'' hızla öne eğilip ona baktığımda kahkahasını tutamadı. ''Hey, hey gülme bana cevap ver! Sana diyorum.'' Gözlüğünü alıp gözüme taktım. ''Bay Stewart hemen bana cevap verin.''
''Hayır.'' Dedikten sonra gözlüğünü yavaşça gözümden çekip aldı. ''Gözlerini yoracaksın.''
''Sadece hayır mı?''
''Eva, kitapları saymazsak sevgilim olmadı, hastaneyide saymazsak nişanlımda olmadı.'' Eğlendiği her halinden belliydi.
''Evlendin mi?''
''Yani şimdi bu saçma oldu. Öncesinde olması gereken karşı cins adayım, eksik olduğu için evlenemedim. Bildiğim kadarıyla çocuğumda yok. Belki sormak istersen cevaplamış olayım.'' Dediğinde saçma soruma kendim güldüm. Gülmeme engel olamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eva; Geçmişten Gelen
Romantizm14 Temmuz 2016- 7 Temmuz 2020 Eva Serisinin 2. Kitabı. 1. kitapda kalan aşklar, görevler, gizemler devam etmek ve nokta konmak zorunda. (1. Kitabı okuyunuz lütfen)