12. Bölüm

4.1K 367 111
                                    


Geçiş bölümü.

''Melisa, anlamıyorsun. O yüzden bir daha anlatıyorum, çok kısa olacak iyi dinle. Olmaz.'' Kollarımı göğsümde birleştirip ona baktım. O ise hiç söylediklerim umurumda değilmiş gibi kıyafet bakıyordu. ''Ben senin yarısını köpekler kapmış kıyafetlerinden giymem. Hey, sana diyorum.''

''Aaaa!'' Melisa aniden bağırıp bana dönünce olduğum yerde aşağı kayıp sindim. Sinirlenmişti. Ben sinirlensin istememiştim. ''Sen asıl beni iyi dinle, Athan olsun veya olmasın sen zaten biriyle evlenecektin. Tanımadığın biri olacağı kesindi o kişinin neden? Çünkü etrafında aday yoktu. İki ay önce Athan geldi ve bom! Tanımadığın biri yerine tanıdığın biri oldu. Haydi hayırlı olsun...'' Melisa ağır hareketlerle yanıma gelip anlamsız şekilde yüzümü avuçlarının arasına aldı. ''Şimdi uyanma vakti Eva...''

''David?'' şaşkınlıkla ağzımdan çıkan kelimeyle gözlerimi yumdum. Melisa'nın sesi kalınlaşmıştı? Abimin sesi olmuştu?

''Uyansana kızım!'' Sarsıldığımı hissettim. Sonra gözlerimi açamadım. Çünkü yanıyorlardı. Zorla gözümü açtığımda karşımda eğilmiş bana bakan abim vardı. ''Sende uykuyu ne çok seviyorsun. Küçükkende böyleydin. Tembel.'' Abim kafamın üzerindeki bir ağırlığı çekip kucağına alınca grimsi kedime baktım. ''Şu kedi kafanın üstünde uyuyordu hemde.''

''Onu birgün banyoya taşımıştım su dolu küvete atınca uyanmıştı.'' Henri'nin kahkası kafamın içinde yankılanınca başımın altındaki yastığı alıp ona fırlattım.

''Sen konuşma, o günü dün gibi hatırlı...'' Henri'ye bakmak için doğrulunca gördüğüm manzarayla dondum. ''Oha, oha, oha!'' Yatakta zıplayıp kalktım.

Dün gece aklımda canlanmaya başladı. Athan'la konuştum. Sonra Melisa'ya gittim. Onunla konuşurken dedem aradı ve...

''Bu bir bayana yakışmıyor.'' Büyükannemin kınayan sesiyle ona dönüp koştum. O ince bedenini kollarımın arasında sıktım.

''Büyükanne yatağımın karşısında bahçe var! Tek engel cam! Bu oda benim, benim.'' Büyükannem kollarımdayken zıplamaya başladım. Sonra dedemin beni evime getirdiği aklıma bomba gibi düşünce büyükannemi bırakıp odadan koşarak çıktım. Yeni evim vardı.

''Eva Greenwold hemen o ayıcıkları üzerinden çıkarıyorsun!'' büyükannem arkamdan bağırırken ben umursamadım. Koridorda koşarken gördüğüm tablo ile durmak zorunda kaldım.

''Van Gogh!'' elim orjinal tablonun üzerinde dolaştı. Bunu asacak bir evim vardı. Bunu Adam hediye etmişti ama Adam, Van Gogh hediye etti diye Van Gogh'dan nefret edemezdim. Kedilerdende edemezdim. Araba hiç kullanmazdım o zaman hatta evlenmezdim bile. Evlenmezdim... Evlenmez... Evlen... Ev... Athan! ''Saat kaç! Saat!'' Tüm koridoru koşarak tekrar ettiğim soruya hiçbir cevap alamadım. Cevap verecek bir Allah'ın kuluda yoktu. Ev çok büyüktü koridordan merdivene geldiğimde alt katın manzarasıyla dona kaldım. ''Hadi be!'' Tüm salon gözümün önünde bembeyazdı.

''Tebrik ediyorum, beni her zaman gururlandırdın.'' Dedem elindeki gazeteyi bırakıp beyaz bir koltuktan kalktığında çığlık atmamak için elimi ağzıma kapattım. Dünde görmüştüm dedemi ama uykum vardı. Merdiven trabzanlarına oturup aşağı kayarken dedemin dudakları yukarı kıvrıldı. Ayaklarım yere bastığında onu kırarcasına sarıldım. O da buna izin verdi. Büyükannem gibi soğuk İngiliz tavırları yoktu.

''Bu ev ama... Ama... Ama...'' elimi etrafımda gezdirdim. ''Çok büyük.''

''Aile kurduğunda küçük olacak.''

''Aile kurduğumda... Aile... Dede saat kaç?'' o kadar yüksek sesle sorunca dedem tek kaşını kaldırdı. Soru sormak yerine bileğindeki saatine baktı. Zevkli yaşlı adam seni.

Eva; Geçmişten GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin