Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
-----------
Not: Geçen bölümün bildirimi gitmediği için okumayan varsa dönüp okuyun derim yoksa bu bölümde şaşıp kalırsınız. Sizi seviyorum.
~
"Nereye gidiyorsun baba?" Chanyeol kapıdan dışarıya çıkan babasını fark ettiğinde hızla peşinden gelip söyledi. Babası ise üstünden pek çıkarmadığı siyah paltosunu giyiyordu, dedektif olduğu için böyle şeylerin onu işine daha çok adapte ettiğini düşünürdü.
Chanyeol'ün babası Seogook oldukça büyümüş oğluna bakarken gülümsedi. "Yine işe gidiyorum oğlum." Chanyeol kızgın adımlarla babasının yanına gelip karşısında durdu. "Bugün beraber gezecektik ya baba! Cidden, şu dedektiflik işi çok anlamsız. Bırakın da polisler çözsün işte." Chanyeol tıslayıp kollarını başladığında Seogook güldü. "Polisler bulamadığı için biz gidiyoruz oğlum."
"Ve onların bundan haberi yok." Chanyeol göz devirdi. "Bundan para dahi kazanmıyorsunuz ve sırf bunun yüzünden dedem ile küssünüz. Baba, bu işin bu zorluklara değdiğini düşünüyor musun?"
Seogook derin bir nefes verip oğluna baktı. 17 yaşına gelmiş olmasına rağmen babasının işini sevmiyor oluşunu anlıyordu, endişeleniyordu çünkü babası her an ölebilirdi. Fakat bugün fazlasıyla kırılgandı, belki de bu her hafta yaptıkları baba oğul gününü astığı içindi.
"Seninle yarın gezeceğim, tamam mı Chanyeol?" Babası uzun oğlunun omzuna elini koyduğunda Chanyeol'ün yüzünde büyük bir gülümseme oluştu. "Peki öyleyse. Ölmeden gel. Heechul ve Kangin hyungların da ölmemesini sağla." Seogook güldü. "Sağlayacağım."
Chanyeol gülümsedikten sonra babasına sarıldı ve ardından odasına doğru gitti. Babası arkasından oğluna baktı, onu gerçekten seviyordu. Gerçekten değer veriyordu, öyle ki ona zarar gelmesin diye bir kez bile kendi ilçelerinde bir olayı araştırmıyordu. Fakat şimdi, işler biraz karışmıştı.
Başta her şey Kangin'in kuruntusuydu. Sürekli Boseong efsanesinin gerçek olup olmadığı hakkında düşünüp dururdu. Asla girilmeyen şu lanetli nehir yoluna gerçekten kimsenin girip de çıkamadığını anlamıyordu ve Seogook ile Heechul'u da ikna edip araştırmaya başlamışlardı.
Ardından, Kangin haklı çıktı. Üçü beraber o gizli nehir yoluna girdiklerinde, arabayla girmemişlerdi, orada bir ev olduğunu gördüler. Evin sahipleri olduğunu ve evin bahçesinin tamamiyle araba hurdalarıyla dolu olduğunu gördüler. Evi biraz daha izlediklerindeyse, eğlencesine yola arabayla gelen gençlerin araba tekerleri patlamıştı. Gençler yardım için eve gittiklerindeyse, yanlarında iki adam ile geri döndüler ve o iki adam onları orada bayılttı. Adamlar onları eve götürdüler ve çocuklar bir daha dışarı çıkmadı. Bunlar saklandıkları çalılıkların arasında tam 5 saat oturduktan sonra öğrenmişlerdi.
Kısacası, yıllardır anlatılan efsane gerçekti. Büyük ihtimalle bu evin ilk sahipleri çocuklarını, hatta torunlarını bile böyle yetiştirmişlerdi. Böylece efsane bu zamana kadar gerçekliğini hiç olmadığı kadar korumuştu.
Bu yüzden Seogook, Heechul ve Kangin üç dedektif olarak bu işe el koymaları gerektiklerini fark ettiler. Kendi şehirlerinde olması önemli değildi, bu sadece çocuklarına önem veren Seogook için önem taşıyordu.
Aslında onların yaptığı dedektiflik tamamiyle polislerden gizliydi. Seogook'un gerçek işi bir pastane yönetiliciğiydi, pastane eşi ve ona aitti. Sadece ara sıra polislerin çözemediği ve gözlerine batan bir olay olursa bu üçlü birleşir bir iş yaparlardı. Genel olarak katilleri öldürürlerdi, hapishaneden kurtulacaklarını bile bile onları polislere verme gibi bir huyları yoktu. İşleri haricinde bu üçlü beraber bile takılmıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Until It's Gone || Chanbaek
Fanfiction"Neden saçların gri senin?" "Sen neden hastane kokuyorsan, ondan."