Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
----------
"Taşınacak mıyız?" Chanyeol şaşkınlıkla aile üyelerine bakarken babası omuz silkmişti. "Öyle olması hepimiz için daha iyi olacak. Biliyorsun, Boseong dedektiflik için gittiğim çoğu şehirden uzak ve buradaki pastacımız da fazla iş görmüyor. En iyisi daha işlek bir yere taşınmak."
Chanyeol duyduklarına inanamıyordu. Annesi ile babası karşı koltukta yan yana otururken o ablası ile oturuyordu ve ablası da en az onun kadar şaşkındı.
"Hayır! Buradan taşınamayız. Buradan gidemem." Ablası büyük ihtimalle sevgilisi dolayısıyla endişeliydi ve bütün endişesi sesine yansımıştı. "İşiniz umrumda değil, Boseong'dan ayrılamayız."
Chanyeol de ablası gibi düşünüyordu çünkü burada bir sürü arkadaşı vardı. Eğer başka bir yere giderlerse, Chanyeol onları bir daha asla göremezdi.
Üstelik, Chanyeol eğer taşınırlarsa Gri'yi de bir daha göremezdi! Onunla yıldızlara gitmeden asla ondan ayrılamazdı, onsuz kalmak istemiyordu çünkü Gri onun en sevdiğiydi.
"Evet, baba. Gidemeyiz. Gitmeyelim, lütfen." Chanyeol iki elinin parmaklarını birbirine geçirip babasına yalvardığında babası derin bir nefes verdi ve ayağa kalktı. "Üzgünüm çocuklar. Yarın eşyaları toplamaya başlayacağız, annenize yardımcı olacaksınız, tamam mı?"
"Ama baba!" Chanyeol'ün ablası sinirle söyleyip arkasına yaslandığında babası ona kızgın bir bakış attı. "Aması yok, taşınıyoruz. Bu konuşma bitmiştir."
Babası odadan çıkarken Chanyeol mutsuz gözlerle annesine baktı. Annesi ise iç çekti. "Ben de üzgünüm çocuklar, burayı bırakmak istemiyorum fakat babanız oldukça ısrarlı görünüyor. Kendinizi hazırlasanız iyi olur." Annesi de son sözlerini söyleyip odadan çıkarken Chanyeol bu sefer de ablasına baktı. "Gidecek miyiz şimdi?"
"Gitmek istemiyorum, lanet olsun!" Ablası sinirle ayağa kalktı ve telefonunu açtı. "Aptal ailem." Ablası da odadan çıkıp onu yalnız bırakırken Chanyeol arkasından bakakaldı.
Gri'ye gideceğini nasıl söyleyecekti? Chanyeol küçük çocuğun ağlayacağına adı kadar emindi ve Chanyeol onu ağlatmak istemiyordu. Fakat yapacak başka bir şeyi yoktu, onun ağlamasına sebep olacaktı ve bu şimdiden Chanyeol'ü çok üzüyordu.
Oflayıp oturduğu koltuktan indi ve yavaş adımlarla odanın çıkışına yürüdü. Akşam olmuştu ve hava çoktan kararmıştı. Büyük ihtimalle ailesi birazdan odalarına giderdi. Chanyeol de birine uğrasa iyi olacaktı.
Geceleri dışarı çıkmasının tehlikeli olduğunu biliyordu ama Gri'yi bulmak istiyordu. Ona haber vermek ve onu görmek için sabahı beklemek istemiyordu. Eğer gerçekten taşınırlarsa, onu bir daha asla göremeyecekti. Bu onun küçük kalbine bir şeyler yapıyordu, kalbi çok ağırlaşmıştı ve düşündükçe onu özleyeceğini iliklerine kadar hissediyordu. Bu yüzden, hazır zamanı varken onu görmeliydi.
Evin ışıkları sönene kadar yavaş adımlarla gittiği odasında bekledi. Arada sırada gözleri odasının tavanında asılı yıldızlara kayıyordu ve gözleri doluyordu. Bu onun daha önce hissetmediği bir histi ve galiba bu acıydı. Henüz küçük bedeni böyle hislere dayanıklı değildi ve bu onu duygusal yapıyordu. Chanyeol buradan gitmek istemiyordu.
Artık evden gidebileceğine inanıp yatağından kalktığında karanlıkta parlayan yıldızlarına son kez baktı ve asıl yıldızının yanına gitmek için kendine cesaret verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Until It's Gone || Chanbaek
Fanfic"Neden saçların gri senin?" "Sen neden hastane kokuyorsan, ondan."