Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
----------
(30 Kasım 2016)
"Chanyeol, gelmişsin." Korkunç depoda Heechul'un sesi yankılanırken Chanyeol onun sesiyle titremiş ve öylesine iğrenmişti ki, kusacak gibiydi. Midesi ağzına geliyordu ve buradan koşarak kaçmak istiyordu. Yapmak üzere olduğu berbat hatayı yapmak istemiyordu fakat başka bir kaçış yolu yok gibiydi. Chanyeol, gerçeklikten kaçıyordu.
Kendinde olduğunda canının acısı geçiyor muydu? O berbat sızı habire kendini yeniliyor ve bu kadar tazeyken daha da acı verici oluyordu. Chanyeol güçlü biri değildi, bu yüzden kendini daha fazla ayakta tutamazdı. Onu ikinci defa kaybettikten sonra, artık varlığının bir anlamı dahi olmadığını anlamıştı zaten.
"Geldim, lanet olası." Chanyeol soğuk olan bu depoda nefret dolu sesinin yankılanmasına izin verirken damarlarındaki kanın tutuşmaya başladığını hissedebiliyordu. Onu ne zaman görse, sesini ne zaman duysa olacağı da buydu çünkü Chanyeol'ün içinde olduğu hastalığın tetikleyicisi oydu.
"Üzgünsün, değil mi? Sevdiğin gitti." Karşısında duran Heechul ona doğru yürümeye başladığında başını eğip ancak bir adım geriye gidebildi. Başı çok hızlı bir şekilde dönüyordu ve bir adım daha atarsa büyük bir karanlığa düşebilirdi.
"Halbuki sana yardım edeceğini söylemişti. Ne yazık!" Chanyeol omzunda hissettiği eli itmek istedi fakat yapamayacağını biliyordu, bu yüzden kendini yormadı. "Seni benden koruyacaktı, öyle değil mi? Seni aydınlığa çıkaracaktı falan. Fakat şuna bak, eline geçen ilk fırsatta seni bırakıp gitti."
Chanyeol'ün gözyaşlarının yanaklarından süzüldüğünü hissediyordu fakat ne gözyaşlarını silebiliyor, ne de ağlamasını kontrol edebiliyordu. Bedeninin kontrolü yavaşça elinden kayıyordu.
Karşısında konuşan adam haklıydı. Baekhyun her ne kadar gitmeden önce ondan hoşlandığını söylese ve ona bir not bırakmış olsa da, bu gittiği gerçeğini değiştirmiyordu. Ona verdiği sözleri yine ve yine tutmamıştı ve şimdi Chanyeol onun acısıyla baş başaydı. Chanyeol böyle yaşamak istemiyordu, acı çekmek istemiyordu.
O sadece Baekhyun'u geri istiyordu fakat bilirsiniz, bu balonunu elinden kaçırmış bir çocuğun, balon gökyüzünde kaybolurken o balonu yeniden istemesi gibiydi. Baekhyun, bütün varlığını tek bir kelimesine adadığı çocuk, gökyüzünde kaybolup gitmişti.
"Peki şimdi ne yapacaksın, Chanyeol? Kyungsoo ile rutin hayatına geri mi döneceksin? Öyle olmasının imkansız olduğunu biliyorsun." Heechul gülüp söylese bile, o çocuğun ölmemiş olduğunu biliyordu. Fakat bildiği bir şey daha vardı ki, avcılar işlerini asla yarım bırakmazdı. Büyük ihtimalle Baekbom onu öldürmek için geri dönecekti.
"Peki neden buradasın, Chanyeol? Hayatta tutunacak tek bir dalın bile kalmadığını fark ettin, değil mi? Ben hariç hiçbir şeyin yok." Heechul onun arkasından dolanıp elleriyle saçlarını sevdi. "Bana bu yüzden geldin, değil mi? Deponun adresini sana bir yıl önce bırakmıştım. Onu buldun ve bana geldin."
Chanyeol gözlerinden düşen yaşların yanaklarını sırılsıklam ettiğini fark edemeyecek kadar kaybolmuştu. Kriz geçiriyor dese, değildi. Karışıktı, tıpkı ruhu gibi.
"Benim olacak mısın, Chanyeol? Bana kendini bırakacak mısın?" Heechul ellerini Chanyeol'ün omzuna koyup kulağına doğru söylediğinde Chanyeol konuşacak gibi değildi fakat, başının olumlu anlamda sallandığını hissetmiş ve bunu bilerek yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Until It's Gone || Chanbaek
Hayran Kurgu"Neden saçların gri senin?" "Sen neden hastane kokuyorsan, ondan."