Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
-----------
"Eunji, ben üşüyorum." Chanyeol yaslandığı kirli duvara sokulurken Eunji yanına gelip alnına elini koydu. "Chanyeol, yanıyorsun."
Chanyeol'ün ateşi vardı. Aslında bu sadece bu ana dair bir durum değildi. Chanyeol'ün 2 haftadır ateşi vardı, yataktan dahi kalkamıyordu. Fakat şimdi, güzel ve rahat yatağından kalkmak zorunda kalmıştı.
Eunji neler olduğunu anlamıyordu. Ya da buraya nasıl geldiklerini de. Namjoon ile Chanyeol nasıl bir bakmaya gittiklerini hatırlıyordu. Chanyeol'ün onlara kapıyı açtığını hatırlıyordu lakin devamını hatırlayamıyordu. Ardından üçü de kendilerini burada bulmuşlardı. Nerede olduklarını da bilmiyorlardı.
"Hastasın sen." Namjoon bulundukları küçük depodan çıkmaya çalışırken söyledi. "Lanet olsun, bu soğuk yerde ölebilirsin Chanyeol."
Chanyeol kendini ısıtmaya çalışırken güldü. "Bu soğuk yerde hastalığım ile ölmem sence de Tanrı'nın sevdiği kulu olduğumu göstermez mi?"
"Saçma konuşmaları keser misiniz artık? Kimse ölmeyecek, tamam mı? Çıkacağız buradan." Eunji sinirle söyleyip başını ovduğunda Namjoon sertçe bir küfür kopardı dudaklarından. "Siktir! Nasıl bir kapı bu? Üstelik burada cam da yok. Buradan çıkamayacağız."
"Çocuklar, gerçekten üşüyorum ben." Chanyeol'ün dişleri titremeye başladığında Eunji ne yapacağını bilmez bir şekilde Chanyeol'ün yanına oturdu ve ona sarıldı. "Seni ısıtacağım, tamam mı? Sadece biraz daha dayan. Polisler bulur bizi."
"Kesin bulur." Namjoon tıslayıp söyledi. "O lanet polisler bizi bulana kadar burada çürürüz."
Eunji tam cevap verecekken demir kapının altından Namjoon'un ayaklarına çarpan bir bıçak atıldı.
"Tanrım, bu da ne?" Namjoon şaşkınlıkla ayağının yanındaki bıçağa eğildi ve onu aldı. Kapının arkasındaki adam tanıdık sesiyle sorusunu yanıtlamıştı. "Buradan kurtulmak istiyorsunuz, değil mi? Öyleyse siz üçünüzden ikisini serbest bırakacağım. Fakat biriniz ölmek zorunda."
"Ne?" Namjoon şaşkınlıkla söylediğinde Eunji sarıldığı Chanyeol'ün kulaklarını kapattı. "Ne saçmalıyorsun? Bırak bizi!"
"Elbette bırakacağım. Fakat şartımı biliyorsunuz çocuklar. Elinizdeki o bıçakla aranızdan birini öldürün, böylece diğer iki kişi kurtulmuş olsun." Adam söyledikten sonra kısa bir kahkaha attı. "Size iyi şanslar çocuklar."
Adamın ayak sesleri uzaklaştığında Eunji şaşkınlıkla fısıldadı. "Bunu bizden nasıl ister? Hayır, bunu asla yapmam. Gerekirse burada çürürüm ama kimseyi öldürmem."
Eunji üzerinde olan hastalık yüzünden uykuya dalmış Chanyeol'ün kulaklarından ellerini çekti ve ayağa kalkıp Namjoon'un yanına gitti. "Namjoon, şu bıçağı kapının diğer tarafına at. Öleceksek de beraber ölelim."
Eunji sadece bu iki arkadaşını düşünüyordu. Kendi hayatı için başka birini öldürecek biri değildi. Fakat işin kötüsü, Namjoon onun gibi düşünmüyordu.
"Hayır." Namjoon kafasını olumsuz anlamda sallayıp Eunji'ye baktı. "Anlamıyor musun Eunji? Buradan çıkmanın başka bir çaresi yok. Birimiz ölmeli."
Onun acımasız sözleri Eunji'nin gözlerinin dolmasını sağlarken hahladı. "Dalga mı geçiyorsun Namjoon? Biz arkadaşız, birbirimizi öldüremeyiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Until It's Gone || Chanbaek
Fanfic"Neden saçların gri senin?" "Sen neden hastane kokuyorsan, ondan."