Bölüm şarkısı: Sertap Erener - Söz bitti.
İlk ve bütün bölüme yayılan ZeyKer sahnesiyle karşınızdayım^^ Bol diyaloglu oldu ya :)
Keyifli Okumalar.
❄
"Her şeyden nefret ediyorum."
Buraya ne büyük umutlarla gelmiştim halbuki, diye düşündü. Gerçek hayatı yaşayabileceğini ummuştu. Buraya geleli henüz bir hafta bile olmamışken kazık yemeyi düşünmüyordu tabi. Yalan, Zeynep'in affetmediği tek şeydi.
"Herkesten nefret ediyorum."
"Ölmek istiyorum!"
Onur oturduğu yerden, ayağa kalkmadan Zeynep'in duyabileceği bir biçimde "Kader denen şey, insanı çoğu zaman mutlu etmez. Buna alışmalısın belki de." dedi. Neden ağladığını bilmeden yorum yapması Zeynep'in iç çekmesine neden olmuştu. Ne ironi ama... diye düşündü. Yılışık dediği çocuk kendisine akıl vermeye çalışıyordu. Buna alışmalısın belki de...
Alışmak yok, alışmayacağım.
Başını ellerinin arasına aldı, genç kadın. Alışmak istemediği şeyler listesinde bile değildi. Ne geldiyse başına, şimdi neden ağlıyorsa alıştığı içindi. Hayata alıştığı için, ölmeyi çok isterken yaşamayı seçmek zorunda kalmıştı...
Onur, şimdi yanına gitmek için hareketlendiği sırada, duyduğu sesle olduğu yerde durdu.
Gözlerini kısarak kendisinden birkaç metre ötede duran adamın sesi tüm sokakta yankılanırken yüzünü buruşturmadan edemedi. Adamı kıskanç bir tavırla süzerken, giydiği takım elbiseyi görünce gülmek ve Kerem'i sinir etmek içinden geçtiyse de yapamadı.
Kıskanç bakışları umursamayan, Kerem'in söyledikleri Zeynep'in ona bakmasına neden olurken kızın şaşkınlığı bu defa saatler sonra yabancı bir gülümsemenin değilde, gerçek bir gülümsemenin dudaklarında bıraktığı mayhoş hissi tatmasına yol açmıştı. "Ölümden öteyi kader yazmıyor, güzelim."
❄
9.BÖLÜM: "KORKAK"
"Ölümden öteyi kader yazmıyor, güzelim."
Bakışlarım onda, Kerem'de sabit kalırken yanağımdan çeneme oradan ise baskısız sade t-shirtüme uzanan gözyaşlarımdan rahatsız olup elimin tersiyle yanaklarımı sildim. Adının Onur olduğunu hatırladığım çocuk, birkaç dakika kadar Kerem'e baksa da, bakışları hemen ardından beni bulmuştu. Yine.
Kaç saattir bu pencerenin eşiğine oturmuş ağlıyordum bilmiyorum ama tırnaklarım mosmor olmuştu ve hayli üşümüştüm.
Onur, bahçenin sınırlarını ören beton çite birkaç adım yaklaşırken anlıma düşen ve yüzümü gölgeleyen birkaç tutam buklemi kulağımın arasına sıkıştırdım. Bacaklarımı kendime çekip odanın içerisine girip pencereye hemen sırtımı dönmüştüm. Ağlamaktan gözlerimin altının şiştiğine emindim. Yanaklarım zaten alev topuna çoktan dönmüştü. Üzerime yatağın üzerine fırlattığım, kıyafetlerimi henüz valizden çıkarmaya üşendiğim için karmakarışık bir biçimde odanın ortasında valizde duruyorlardı, mor kalın hırkamı üzerime geçirdim. Onurla onun bağrışmalarını duyabiliyordum.
"Seni burada harcarım, Onur! Bunu iyi biliyorsun, siktir git şu sokaktan!"
"Ne oldu, Erk bey? Pek bir düzgün giyinmişiz! Tam bir hanım evladı gibi!"
"Siktirme bana hanım evladını, çek git şuradan!"
Evden dışarı çıktığımda her ikisinin de bakışı beni bulmuştu. Bakışlarım çok kısa bir an için Onur'un mavi gözlerine kayarken, kendimi toparlayıp Kerem'in gözlerinin içine baktım. Öne doğru bir adım atarken, ayağımdaki ev terliklerine aldırmadım. Az kalsın kaygan ve bir gün boyunca kar yağmadığından buz tutan yüzeyde kayıp düşecek gibi oldum ama son anda toparladım. Temkinli ama bir o kadar da umursamaz adımlarla Kerem'in birkaç adım ötesinde durdum. Onur'un ban doğru yaklaştığını fark ettim, bir adım ötemde durdu. Yüzümü öylesine dikkatli inceliyordu ki, yüzümü buruşturdum. Bu hareketim onun dudaklarının aralanmasına neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı: Zemheri
Teen Fiction"Karakış bir aşkın hikayesi!" Bir kadın bakıyor pencereden. Mutsuz. Bir adam geçiyor kaldırımdan. Umutsuz. Aşk tam ortada duruyor... Adam bakıyor, kadın ağlıyor. Aşk geçip gidiyor. (F. Mihayloviç Dostoyevski.) VEYL SERİSİNİN İKİNCİ KİTABIDIR. [Kon...