"Çok dengesiziz."
Güldü. "Öyleyiz."
"Kesinlikle öyleyiz."
Ben dudaklarına yeniden uzanırken, Kerem de sanki bunu bekliyormuş gibi anında bana karşılık vermişti... kalbimin ortasındaki ağırlık adeta kuş olup uçarken sanki daha fazlası olabilecekmiş gibi ona daha sıkı sarıldım. Dudaklarımız ayrılırken fısıldadım. "Bu çok hastalıklı bir duygu."
"Alışırsın."
"Sen alıştın mı?"
Dudaklarını dudaklarıma bastırıp geri çekti. "Sana çok alıştım."
"Birbirimizde kaybolacağız."
Benim söylediğim son söze güldü. Sırılsıklamdık, bu biraz rahatsız edici bir durumdu ama Kerem'in benim yakınımda olması bunu göz ardı etmemi sağlıyordu. "Birlikte kaybedeceğiz."
"Seninle kaybetmek fikri bile korkutmaya yetmiyor beni. Ne yaptın sen bana, Kerem?"
Önce dudaklarıma ardından çeneme bir öpücük bıraktı. "Kısa bir süredir tanışıyoruz, kısa bir süredir dokunuyoruz birbirimiz hayatına... ama şu kısa zamanda birlikte kaybedip birlikte bulduk kendimizi. Bundan sonra hep böyle olacak."
Onun söylediği sözlerden hoşuma giden bir kısmı yeniden tekrarlayıp, yeniden dudaklarına uzandım. Bana dün gece 'sonum olacaksın' derken asıl kendisinin benim sonum olacağını bilmediğini fark ettim...
"Birlikte kaybedip, birlikte bulduk kendimizi."
~*~
Bölüm şarkısı: Ayfer Vardar - Gide Gide. (Mutlaka bölüm bitene dek, baştan sona dinleyin.)
Bu bölüm içerisindeki bir sahneyi çıkararak bir sonraki bölüme ekleme kararı aldım. Böylece aklınız çok karışmayacak :)
23. BÖLÜM: "ACIMASIZDI, ACIMA SIZDI, ACIMAZDI..."
KEREMDEN
"Tamam, son gelişmelerden haberdar et beni."
Telefonu kapatıp karavanın içindeki koltuğa doğru fırlattıktan sonra karanlık sahile bakmaya devam ediyorum. Bu zifiri karanlıkta bir şey gördüğümden değil, denizin kıyıya vuruş sesi huzur veriyor. Zeynep uyumaya devam ederken benim gözüme gram uyku girmiyor iki gecedir. İşlerin sarpa saracağının en az benim kadar Zeynep de farkında. Öyle de oluyor zaten.
İyiden iyiye çıkmaza sürüklenirken, belki de hayatım boyunca ilk kez ne yapacağımı bilmiyorum. Tek başıma olsaydım başımın çaresine bakmaya çalışırdım ancak Zeynep'i de yanımda sürüklemişken onu tehlikeye atamam. Ne yapacağımı ciddi anlamda bilmezken, bugün karavanda geçirebileceğimiz son gece olacak olması iç çekmeme neden oluyor. Yarın İstanbul limanından bir yük gemisine bineceğiz.
Henüz Zeynep'in haberi olmasa da.
Büyük bir gerginlikle derin nefes alıp verirken denize doğru yürüdüm. Dizlerime gelecek şekilde denize girdikten sonra uzun bir sürede öyle kaldım. Gözlerim kapalı, dalgaların yarattığı hareketliliğin dizlerime çarpışını, o huzur dolu sesi dinledim. İyot kokusunu, genzimi yaksa da, içime çektim. Arkamda bir hareketlilik hissettiğimde, gözlerimi açmadım, bekledim. Kim olduğunu tereddütle omzuma dokunan, daha doğrusu dokunmaktan korkan elden anlarken gülümsememek için zor tuttum kendimi. Zeynep'in kokusu denizin kokusuna karışıp burnuma dolduğunda derin bir nefes aldım, o aldığım nefesi içimde saklamak istercesine. Ardından hızla gözlerimi açıp arkamı döndüm, sanki bunu bekliyormuş gibi hiç irkilmeden bana bakmaya devam eden Karlina ile karşılaştığımda yüzümde bir gülümseme oluştu ister istemez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı: Zemheri
Novela Juvenil"Karakış bir aşkın hikayesi!" Bir kadın bakıyor pencereden. Mutsuz. Bir adam geçiyor kaldırımdan. Umutsuz. Aşk tam ortada duruyor... Adam bakıyor, kadın ağlıyor. Aşk geçip gidiyor. (F. Mihayloviç Dostoyevski.) VEYL SERİSİNİN İKİNCİ KİTABIDIR. [Kon...