Yalandan sarılmalar ve evdeki -yerini tespit edebildiği, ki kim bilir daha tespit edemediği kaç böcek vardı- sahte konuşmalar, hepsi bir planın parçasıydı. Bir önceki operasyonunda, bir baronun yardakçısını, emre itaat etmeyerek vurmuş ve dahası vurulmuştu. Görevden alınıp, masa başına verildiğinde sinirlerine hakim olamamış ve izin almadan bir uyuşturucu operasyonuna katılmıştı.
Görev başarılı olsa da, meslekten uzaklaştırma almaktan kurtulamamıştı, genç kadın.
Kendi kafasında kurduğu oyunu, kendisi tek piyeste oynamıştı. Birçok birimin kendisini 'meslekten men edilince ölmeye kalkışıp beceremeyen ve ardından kafa dağıtmak için küçük bir mahalleye teyzesi ile yerleşen zavallı bir polis daha doğrusu eski polis' olarak biliyordu.
Dalıp giden Zeynep'i izledi bir süre, teyzesi. "Bu plan... devletin işine yarar yaramasına da, seni bitirecek be yavrum."
Zeynep, teyzesinin tekrar söze girmesiyle irkilip kadına baktı. "Seni alakadar etmez. Beni bitirecek olması zerre kadar umurumda değil. Benim hayalim bu, olmak istediğim haldeyim. Rahat bırak artık beni!"
Hülya, genç kadına uymayarak odanın içerisine girdi. "Bir şey daha var..." dediğinde Zeynep bıkkın bir ses tonuyla konuşmadan edememişti.
"Ne? Ne zırvalayacaksın yine?"
"Hidayet, daha doğrusu Hidayet'in oğlu Oğuzhan... Kerem'in en yakın arkadaşıdır. Babasıyla çok güçlü bir bağlarının olmadığını biliyorum. Annesi için gider gelirdi eve. Yarın akşam ki toplantı da o da olacaktır. Normalde Kerem'in gitmesi gerekiyor ama Kerem gitmez, yerine vekaleten Oğuzhan'ı gönderir. Seni orada görürse ve de ardından mahallede... Şüphelenecektir."
Zeynep elini ensesine atıp minik bir kahkaha atmadan edememişti. Hülya, yiğeninin ilk kez içten gülüşünü görünce şaşırmış, haliyle de ardı ardına yutkunmuştu. "Demek babası ölürken, yanında olacak ha! Bu daha güzel işte! "
Teyzesi, Zeynep'e hayretle bakmayı sürdürdü.
"Sen delirmişsin, onca adamın içinde bir Onurla Hidayet'i öldürmeyi planlıyorsun! Öldürdün diyelim ne olacak? Kerem, tamamen başa geçince ne geçecek eline?"
"Kaos. Onların merkezde yaşanan kaostan faydalanacağım. Sen daha fazlasına karışma ve beni sorgulamaktan, dediğim gibi vazgeç! Canını yanacağına emin olabilirsin!"
❄
Zeynep'e hayretle bakmayı sürdüren teyzesi Hülya, salondaki eskimiş kanepelerden birinde dümdüz ve de oldukça ifadesiz bomboş duvara bakmayı sürdüren yiğeninin aklında hangi tilkilerin dolandığını bilmiyordu. Hülya'nın tek bildiği şey, bu yolun sonun hiç ama hiç iyi olmadığıydı. Zeynep'in görevde -gizli bir görevde- olmasını anlayabilirdi, Hülya. Neticede, anne ve babasını gözü görmeyecek şekilde aşıktı mesleğine. Polisliği sevdiğini de biliyordu. Anlayamadığı ise, tanımadığı hiç kimsenin tanımadığı, en azından hakkında az şeyler bildiği bir adamın peşinden koşmasıydı. Bu tehlikeliydi, Zeynep ise bu tehlikeyi umursamıyordu.
Başını iki yana salladı, Hülya. Yiğeninin Kerem'i yakalamamasını umuyordu yahut başını daha fazla belaya sokmadan buradan çekip gitmesini. "Bu yaptığın delilikten başka bir şey değil! Bir erkek, bu işin altından kalkabilir. Ama başkanın olacak o adamın seni buraya göndermesi-"
"Sana bir kez daha sus demeyeceğim..." dedikten sonra yalandan sert sesini yumuşatmış gibi yaptı ve tısladı. "Teyze."
Hülya sustu. Zeynep'in sergilediği bu kararlılık onu korkutuyordu. "Sen ne dersen o olsun." dedi pes ederek. "Ama şunu bil... Bunu öğrenen Kerem, benim tanıdığım Kerem Erk Alazoğlu, seni yaşatmaz. Ne pahasına olursa olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı: Zemheri
Teen Fiction"Karakış bir aşkın hikayesi!" Bir kadın bakıyor pencereden. Mutsuz. Bir adam geçiyor kaldırımdan. Umutsuz. Aşk tam ortada duruyor... Adam bakıyor, kadın ağlıyor. Aşk geçip gidiyor. (F. Mihayloviç Dostoyevski.) VEYL SERİSİNİN İKİNCİ KİTABIDIR. [Kon...