2.BÖLÜM: "KENDİ KALBİNİ KENDİN BULMALISIN"

2K 123 18
                                    

2.BÖLÜM: "KENDİ KALBİNİ KENDİN BULMALISIN."

Bölüm şarkısı: Manga - Dursun Zaman.

ZEYNEPTEN

"Eğer kış 'baharı yüreğimde saklıyorum' deseydi, ona kim inanırdı?"


Ertesi sabah, gerçi eve sabaha karşı gelmiştim, annemin dürtmesiyle uyanmıştım. Saat 11.00'i geçerken, uyandırılmam homurdanmama neden olsa da yatakta doğrulmayı başarabilmiş ve annemin gerekli gereksiz sözlerini dinlemek zorunda kalmıştım.

Burnum tıkalıydı ve balık gibi ağzım açık dolanıyordum. Şifayı kapmak deyimini yaşadığım anlarda annemden yediğim sözler, beynimi daha çok bulanıklaştırmıştı. Allah'tan teyzem vardı diyordum şimdi.

Hayatımda hastahaneye gittiğim çok az anım vardı. Genelde anne ve babam dışarı çıkmama izin vermezlerdi. Çikolatayı bile sayıyla alırlardı. Televizyon, salonda değil televizyon odası denen yerdeydi ve benim o odaya -küçüklüğümden bu yana- girmeme izin yoktu. Bilgisayar desen... Onun da bir saati vardı. Telefonu almayı da, benim ısrarlı direnişim sonucu kabul etmişlerdi ancak eve geldiğimde telefon elimden alınırdı.

Hiçbir zaman, teyzemin anlattığı -onların mahallesindeki- çocuklar gibi çamurla oynamamıştım. Oyuncaklarım yoktu. Sadece bir bez bebeğim vardı, o da bir süre sonra elimden alınmıştı zaten.

Ben, zindanda büyümüş gibiydim. Hep benim hayatıma hükmeden birileri olmuştu. Derin bir nefes verip aynanın karşısında bir kez daha kendime baktım. Saçlarım, iri buklelerim omuzlarıma dalga dalga dökülüyordu. Hafif yağlıydılar sanki. Görüntüm pek de parlak değildi.

Aynadaki aksime dil çıkardım ve yaptığım bu hareketin saçmalığını fark edince, dilimi ağır ağır ağzımın içine geri soktum. Omuz silkip, aynanın yanındaki komidinimin üzerinde duran kurşun kalemi elime aldım ve saçlarımı at kuyruğu yapar gibi yukarıda toplayarak kalemle tutturdum.

Aynadaki görüntüm, pasaklılığından pek bir şey kaybetmezken umursamayarak odamdan çıktım.

Ağır ağır merdivenlerden aşağı inerken, salondaki masaya baktım. Masanın yüzeyi doluydu ve annem, babam masadaydı. Teyzem ise her yemek öğününde olduğu gibi mutfakta yiyecekti.

Yavaş hareketlerle sandalyeyi çekip annemin karşısına oturdum. Annem yüzüme bile bakmaya tenezzül etmeden "Günaydın." dedi ancak ben ona herhangi bir yanıt vermedim. Gün aymış mıydı gerçekten?

Babamın bakışlarını üzerimde hissediyordum. Aldırmadım. "Zeynep? Ne bu hal? Bizimle konuşmayacak mısın şimdi de?" dediğinde ister istemez baygın bakışlarım babamı bulmuştu. Teyzemin elindeki tabağı masaya bırakmasıyla çıkan tok ses, babamın homurdanmasına neden oldu. "Sana bu akılları hep teyzen olacak bu kadın veriyor değil mi?"

Elimdeki çatalı domatese batırıp dudaklarıma götürdüm. "Kimsenin bana akıl verdiği yok." dedim ve domatesi ağzıma attım. Dirseğim masaya yaslıydı, annem uyarısında gecikmedi tabi.

"İndir dirseğini masadan, Zeynep. İyice görgüsüzleştin sen!" diye ayar verirken gözlerimi devirmemek için zor tuttum kendimi. "İntihar etmeye kalkıştın diye bazı şeyleri alttan almaya çalışıyoruz ama fazla zorluyorsun sınırı."

Derin bir nefes aldım. Teyzem hala arkamda bekliyordu. "Neden bir kez olsun, beni intihar ile suçlamak yerine, niçin böyle bir şeye kalkıştığımı düşünmediniz?"

"Zeynep, çeneni kapat, dirseklerini masadan çek ve düzgünce yemeğini ye. Ayrıca o kafandaki kalemi de çıkar, onlarca tokan var! Biz sana böyle öğretmedik." diye babam sertçe uyarıda bulunurken midemin bulandığını hatta başımın döndüğünü hissettim. Kalemi çıkarmamakta ısrar edince babam kalemi saçlarımın arasından çekip avcunun içinde kırdıktan sonra yere fırlattı. Derin bir nefes aldım.

Sonun Başlangıcı: ZemheriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin