Bu bölümde dahil olmak üzere, ileri ki birkaç bölüm full ZeyKer olacak^^ Tehlikeli Kızıl'da kurgudan ötürü çok ZeyKer yazamamış sürekli araya sıkıştırmaya çalışmıştım ama Zemheri'de bu tam tersi olacak ;) Keyifli Okumalar :)
Göğsüme değen göğsü hızla inip kalkarken, ki benimde Keremden bir farkım yoktu, tek eli sırtımda bir aşağı bir yukarı hareket ediyordu. Tek elini yanağıma getirirken adem elmasının aşağı yönlü hareketinden olsa gerek bende yutkunmuştum. "Sana, bana bir şans ver demiştim. Sadece küçük bir şanstı istediğim." dedikten sonra zorlanıyormuş gibi yutkunuyor. "Seni o gün, emniyet müdürlüğüne girerken gördüğümde salt öfkeyle doldum. Dedim ki, bir daha karşına çıkarsa vuracaksın onu. Çok değil yanlızca dakikalar sonra gözümün önüne beni Ankara'da o kahvehanenin orda onca polisin arasında öptüğün an geldi." deyip yüzünü iyice yüzüme yaklaştırdı. "Karlina..."
"Kerem, bu yaptığın... Şuan yaşadığımız..."
Kerem alnını alnıma yasladı ve beynimin içerisindeki birçok şeyin avaz avaz bağırmasına, üstelik sus pusken, neden oldu. "Doğru ya da yanlış... Umurumda değil, kimsenin ne düşündügü, düşüneceği sikimde bile değil. Birkaç haftada hayatımda ne değiştirdin bilmiyorum. Uyku uyuyamıyorum, güzel saçların uykumun içine etmiş durumda. Dudaklarımı aralayamıyorum, dudaklarının tadı sanki doluyor damağıma... Birkaç haftada hayatımın içine s*çtın, her anlamda. Şimdi öyle kolayca vazgeçemezsin, ben sana git desem bile gidemezsin!" dediğinde yutkunuyorum. "Benden gidemezsin bundan sonra."
Ben anın şokuyla hareket dahi edemezken dudakları dudaklarımı ele geçirmek üzere değiyor tenime. O yakıyor, yandığını da biliyor ama kendisiyle birlikte beni de cayır cayır yaktığından bir haber, sadece öpüyor beni.
~*~
Bölüm şarkısı: Tuğkan - Sen benim
20.BÖLÜM: "SEN BENİM..."
KEREMDEN
Her ikimizin de ard arda geçirdiği sinir krizlerinin ardından tekrar arabaya binip yolumuza devam ediyoruz. Yine her ikimizin de ağzını bıçak açmıyor, radyo kapalı. Arabanın içerisinde tam anlamıyla sessizlik hakim. Belgrad Ormanlarına yakın bir yerdeki ilk sapaktan içeriye döndüğümde, Zeynep'in bakışlarını üzerimde hissediyorum. Nereye gittiğimizi merak ediyor biliyorum.
Öğrenmesine de çok yok esasında. 5 dakikaya Ziya abinin yanında olacağız.
5 dakika kadar bir sürenin ardından bizi bir karavan-araba tarzındaki taşıtla bekleyen Ziya abinin yanına varıyoruz. Ben arabadan beklemeden inerken, Karlina daha temkinli davranıyor. Ben arabanın yanında yalı kazığı gibi beni bekleyeceğini düşünürken, beni şaşkınlığa uğratarak yanıma geliyor ve dahası arkamda durup sol koluma kollarını dolayıp başını omzuma yaslıyor. Sıcak nefesi omzumu oralarda bir yerlere temas ederken Ziya abinin karşısında kahkaha atmamak için zor tutuyorum kendimi. Ziya abi, önce bana ardından Karlina'ya bakıp gözlerini kısıyor. "Hoş geldin, tuhaf isimli kız." deyip Zeynep'e doğru elindeki iki yeni kimlikle pasaportu uzatıyor. Zeynep'in alma girişimine hiç girmemesi hatta dudaklarını aralamaması beni gülümsetirken Ziya abinin uzattıklarını ben alıyorum ve kısaca göz atıyorum.
"ERK SAYER."
"KARLİNA SAYER."
Kimlikleri ve pasaportları pantolonumun arka cebine sıkıştırıp Karlina'nın omzuma yığılmış başına, biraz da alnına denk geliyor aslında, küçük bir öpücük bırakıyorum. Ziya abiye dönüp "Teşekkürler abi." dediğimde olumlu anlamda başını sallıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı: Zemheri
Teen Fiction"Karakış bir aşkın hikayesi!" Bir kadın bakıyor pencereden. Mutsuz. Bir adam geçiyor kaldırımdan. Umutsuz. Aşk tam ortada duruyor... Adam bakıyor, kadın ağlıyor. Aşk geçip gidiyor. (F. Mihayloviç Dostoyevski.) VEYL SERİSİNİN İKİNCİ KİTABIDIR. [Kon...