Öncelikle merhaba arkadaşlar. Uzun zamandır bölüm beklediğinizi biliyorum ama inanın bu aralar epey yoğunum. 15 tatilin aksine benim maalesef tatilim yok, bundan dolayı vakit bulmakta güçlük çekiyorum. Diğer hikayelerimde (Kalbindeyim ve Kayıp Cennet) biriktirilmiş bölümler olduğundan kısa aralıklarla bölümleri yayımlayabiliyorum ancak Zemheri için aynı şey geçerli değil :( Beklettiysem özür dilerim. Zemheri'ye de bölüm biriktirmeye çalışacağım :)
Bu bölüm itibariyle hikayenin tam ortasındayız! :) 30-35 bölümler arasında final olacak tahminimce :) Bakalım...
Keyifli Okumalar.
Bölüm şarkısı: Yedinci Ev - Utanıyorum Halimden. (Mutlaka dinleyin^^)
"Sonrasında ne olacak peki? Kaçıyorsun ama yakalanma korkusuyla!" diye homurdandı Zeynep. Kerem'in sokak dönüşünde aniden direksiyonu sağa kırmasıyla yalpalayan araba, genç kadının dudakları arasından hoyrat bir çığlığın arabanın içindeki havayla nüfus etmesine yol açmıştı. "Manyak! Dikkatli kullan şu arabayı! Yollar buz zaten! Bu gidişle polislere kalmaz, öldürürsün sen bizi! Polislerle saklambaç oynamak tam anlamıyla saçmalık!"
Kerem gülümsedi. "Ama bu hali- (öksürür) heyecanlı kılıyor."
"Sen harbiden kafayı yemişsin!"
Kerem alayla güldü. "Ben birkaç yıldır arananlar listesindeyim güzelim. Şimdiye dek bileğime kelepçeyi takan olmadı, ben işimi şansa bırakmam. Yakalanmam söz konusu bile değil, inan bana." deyip göz kırptı ve radyoya doğru uzanıp sık sık cızırtılı sesler çıkartan radyoyu açıp daha önce duymadığı şarkıya ses verdi. Eski arabanın içi şarkıyla adeta veryansın ederken Zeynep gözlerini devirip kollarını göğsünün altında bağladı ve arkasına yaslandı.
"Ben birkaç yıldır arananlar listesindeyim güzelim. Şimdiye dek bileğime kelepçeyi takan olmadı, ben işimi şansa bırakmam. Yakalanmam söz konusu bile değil, inan bana."
Zeynep başını sağa doğru çevirip camdan dışarısını, beyaz örtüsüyle kendisine göz kırpan Ankara'yı seyre koyuldu. Kerem'in az önce söyledikleri aklına gelince alayla dudağının yukarı doğru kıvrılmasına mani olamadı. Sadece kendisinin duyabileceği bir ses tonuyla, dudaklarını araladı ve mırıldandı. "Göreceğiz bakalım, Kerem Erk Alazoğlu."
🍁
15.BÖLÜM: "ZEMHERİ"
ZEYNEPTEN
Saatlerdir yoldaydık. Nereye gittiğimizi bilmeme rağmen umursamıyordum. İstanbul'a gideceğimiz az çok tahmin etmekten öte umarken sakin kalmaya özen gösteriyordum. Benim nereye gittiğimiz umurumda değildi, Kerem'in benim yanında olmamın umurunda olmadığı gözle görülebilecek bir gerçek olsa gerekti.
Konuşmuyorduk.
Ankara'dan çıktığımızdan bu yana ne o ne de ben konuşmuştu. Konuşmamaya yemin etmiş gibi sessizce yol almaya devam ederken sık sık arabanın içindeki küçük aynaya astığı kristal kolyeye kayıyordu gözüm. Bendeki, benim olan, Ece'den bana kalan son şeye. Hatta tek şeye. Gözüme sokmak ister gibi kolyenin orada duruyor olması canımı iyiden iyiye sıkmıştı. Bir süre daha sessizce yol aldık ama bu sessizliği onun telefonu bozmuştu. Cebinden telefonunu çıkarıp ekrana baktıktan sonra bana göz ucuyla baktı ve tekrar yola odaklanıp telefonu açtı.
"Efendim, Oğuzhan." dedikten sonra bir süre karşı tarafı dinledi. "Söyle yanında sana emir veren o Barbaros'a ben ne yaptığımı gayet iyi biliyorum." dedikten sonra bana kısa bir bakış daha atıp yola yeniden odaklandı. "Ulan size ne! Kızı yanımda tutmuşum, tutmamışım size ne bundan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı: Zemheri
Novela Juvenil"Karakış bir aşkın hikayesi!" Bir kadın bakıyor pencereden. Mutsuz. Bir adam geçiyor kaldırımdan. Umutsuz. Aşk tam ortada duruyor... Adam bakıyor, kadın ağlıyor. Aşk geçip gidiyor. (F. Mihayloviç Dostoyevski.) VEYL SERİSİNİN İKİNCİ KİTABIDIR. [Kon...