Başlangıcın sonundayım.
Bitmiştim ve biten sadece ben değildim.
Dünün aksine bana hayli soğuk davranmıştı. Bunu umursayacak halim yoktu. Yarın Beşiktaş'a tek başıma gidecek ve görevin sadece dahil olduğum küçük bir kısmını gerçekleştirecektim. Benden istenen buydu. Arkamdan ayak sesinin geldiğini duyduğumda durdum. Benim durmamla o da durdu ancak buz kesmiş nefesi ensemde hissediyordum.
Yutkundum. "Evet?" dedim boğazımdaki düğümleri çözmeye çalışırken. Hiçbir şey demedi. Arkamda olduğunu nefesinden ve kokusundan anlamıştım ama konuşmadı. Karlı sokağın ortasında yanımızdan gelip geçen birçok insana inat öylece duruyorduk. Sadece küçük bir an için soğuktan titreyen nefesini boynumda epeyce yakın bir mesafede hissetmiştim. Ardından sıcak bir yüzeyi ensemde hissettiğimde dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Dün dudaklarımda hissettiğim dudakları şimdi ensemdeydi.
"Kokunu özleyeceğim."
"Kerem..."
"Seni özleyeceğim, karlina."
Gözlerim kısa kısa konan öpücükleriyle kapanırken, ellerim ellerini belimde hissetmemle oraya tutunmuştu. "Kerem."
Ensemdeki dudakları boynuma kaydığında bedenimi çekip bedenine yasladı. Etrafımızdaki bizi onaylamayan bakışları hissedebiliyordum, o da hissediyordu eminim. Ama umursamıyorduk. Ne o, ne de ben. Başkanın dediği gibi bende itaatsizlik sorunu vardı, sanırım.
Boynumda ilerleyen dudakları durdu. "Bir daha karşıma çıkma."
~*~
Bölüm şarkısı: BİRİLERİ - Halledebilirdik. (Mutlaka dinleyin, müthiş bir şarkı!)
Bir de geçen bölümde olanların bir kısmını Kerem'in bakış açısından göreceğiz bölüm başında ;) Karmaşıklık olmasın :)
16. BÖLÜM: "HALLEDEBİLİRDİK"
KEREMDEN
"Burası neresi?" dediğinde pürüzlü sesine bir anlam veremiyorum, Karlina'nın. Bakışlarımı yüzüne çevirip bakmak istesem de bunu yapmıyorum. Zaten -çok büyük bir ihtimalle- birkaç haftadan bu yana olduğu gibi yine ifadesiz mimiklerle baş başa kalacağımdan kendimi zapt etmem o kadar da zor olmuyor.
Derin bir nefes veriyorum. "Boş ver."
"Nasıl boş vereyim? Sana bir soru sordum, neresi burası? Neden buradayız?"
"Bu izbe yerin neresi olduğunu öğrensen başın göğe mi erecek?"
Tam olarak ona bakmasam da, göz ucuyla baktığımdan gözlerini kıstığını görebiliyorum. "Evet, erecek!" dediğinde derin bir nefes alıp gözlerimi kapatıyorum. Arkama yaslanıyorum diken üstünde olduğumu belli etmemeye çalışarak.
"Burasının neresi olduğu önemli değil, burada ne yapacağımız önemli." diyorum ve onun konuşmasına müsade vermeden tekrar aralıyorum dudaklarımı. "Burada yollarımız ayrılacak, karlina. İki gün sonrası için büyük teslimat var. Ya tam batacağız yada düzlüğe çıkacağız. Bunun benim için önemi büyük. Hala teslimatın tamamlanabilmesi için bir kişi eksiğimiz var. Bu gerçekten çok zor." dedikten sonra yavaş hareketlerle gözlerimi aralıyorum ve karlinaya bakıyorum. Yine ifadesizce yüzüme bakıyor. Tepkisini ölçmek istiyorum. "Barbaroslar haklı, seni yanımda götüremem. Her şey daha çok boka sarar. Tamam, seni Ankara'da da bırakamazdım ama İstanbul'da da yanımda taşıyamam." diyorum tamamen palavra uydururken. Barbarosla telefonda konuştuklarım aklıma gelince renk vermemek adına yutkunuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı: Zemheri
Teen Fiction"Karakış bir aşkın hikayesi!" Bir kadın bakıyor pencereden. Mutsuz. Bir adam geçiyor kaldırımdan. Umutsuz. Aşk tam ortada duruyor... Adam bakıyor, kadın ağlıyor. Aşk geçip gidiyor. (F. Mihayloviç Dostoyevski.) VEYL SERİSİNİN İKİNCİ KİTABIDIR. [Kon...