24.BÖLÜM: "LİLYUM"

1.1K 84 24
                                    

"Ceza alacaksın, buna engel olamayacağım."

"Olma da zaten."

Ona daha sıkı sarıldım. "Kerem..."

"Hayır, Zeynep. Ben bu işin içinde yıllardır varım. Artık dayanmak istemiyorum, bu pisliğe bulandıktan sonra defalarca kurtulmaya çalıştım ama her defasında daha dibe çekti beni. Şimdi tamamen kurtulmam için bir şansım varken, geri tepmeyeceğim. Bazı şeylerin farkına vardım. Yaptığım şeylerin bedelinin farkındayım, 29 yaşındayım ama 45 yaşında gibi hissediyorum bu beni yordu. Yoruyor. Bedeli neyse ödeyeceğim ve sende sonucu her ne olursa olsun buna karışmayacaksın."

Çenesiyle boynu arasında bir noktayı öptüğümde derin bir nefes aldı. "Karışmayacağım ama senden de vazgeçmeyeceğim. Dediğin gibi bende bazı şeylerin farkına vardım. Daha fazla kaybolmak istemiyorum, kaybolmanı istemiyorum."

Ona biraz daha sokulurken, ensesindeki saçlarla oyalanıyordum. Her şey belki de yeniden başlarken, her şeyi yeni yeni fark etmişken onu bırakmayacaktım. 

Hayat acımasızdı. Ama hayatın herkese sunduğu bir imkan vardı ve bu imkan dahilinde benim yıllardır çektiğim acıma sızan, kucağına sığındığım, bana sığınan adamı vermişti bana. İşte bundan sonra ne olursa olsun canım acımazdı. 

~*~

*Lilyum: Zambak'ın bilimsel adı.

Bu bölüm finale giderken son 4 bölümün kalmasından mütevellit full ZeyKer gibi... ilk kısmı saymazsak :) Keyifli okumalar^^

Bölüm şarkısı: Merve Calkan - Lavinia

24. BÖLÜM: "LİLYUM"

Ertesi gün, rahatsız birkaç nefesin ardından gözlerim dudağımın kenarındaki yaranın sızlayışıyla aralanırken yutkundum. Kollarım, Keremin beline sarılıydı. Daha önce kimseye böyle sıkıca sarıldığımı hatırlamadığımdan yüzümde tuhaf bir gülümseme oluştu. Dudağımın kenarındaki yara gülümsediğimde ben burdayım dercesine sızlarken yüzümdeki gülümseme küçük bir tebessüme bırakmıştı yerini. Kafamı göğsünden kaldırmadan yukarıya doğru hareket ettirip bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde, kafasını arkamızdaki duvara yaslamış hala uyuyan Keremle karşılaşmıştım.

Onu ilk defa uyurken izliyor olmanın heyecanı etrafımı çepe çevre sararken karnının üzerinde kenetlediğim ellerimden bir tanesini çözerek, diğer elimle beline sarılmaya da devam ederken, sola düşmüş başını düzelttim. Bir bank üzerinde neredeyse üzerine çıkmış bir şekilde uyumayı sürdürdüğümden rahatsız olması çok normaldi. Bunu da düşünerek beline sarılı diğer kolumu da onu uyandırmamaya çalışarak geriye çektim ve doğruldum. 

Belimdeki ağrı kendisini gösterirken yüzümün buruşmasına mani olamadım. Ayağa kalkıp daha da kabaran ve dağılmış saçlarımı el yordamıyla gelişi güzel düzeltmeye çalıştım. Olduğu kadar... boynumu geriye doğru atıp esnemeye çalıştığım sırada parmaklıklarının öte yanından, çaprazımızdan gelen tıkırtıyla kaşlarım anında çatılmış ve hızla o noktaya doğru dönmüştüm. Nezarethanede nöbet tutan polis memurunun masasına yaslanmış, kollarını göğsünde bağlamış Onur'u burda beklemesem de derin bir nefes aldım. Parmaklıklara doğru yürüdüğümde -ki bu sırada ardımda hala bankın üzerinde uyumaya devam eden Kerem'e de göz ucuyla bakmıştım- Onur da yaslandığı masadan doğrularak parmaklığa doğru adım atmaya başladı. Parmaklıkların diğer ucunda durup beni baştan aşağıya süzdü. Bu hareketi dişlerimi sıkmama neden olsa da, kendime hakim olmaya çalıştım. "Hayatının içine sıçtığının hala farkında değilsin, Zeynep."

Sonun Başlangıcı: ZemheriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin