1.Başlangıç

2.1K 46 3
                                    

Bu benim ilk hikayem -bunu okumaktan sıkılmışsınızdır eminim- ve kafamdaki kurguyu ne kadar aktarabildim bilmiyorum. İlk bölümler diğer sıradan hikayeler gibi gelebilir hatta fazlasıyla sıradan ama bölümler ilerledikçe farklı olduğunu göreceksiniz. Sadece biraz dayanın
Yorumlarınızı bekliyorum. Multimediadaki Mia.

Çalar saatin sesiyle uyandım. Yarı açık gözlerle banyoya gidip hızlı bir duş aldım. Su beni canlandırıyor. Yeniden doğmuş gibi oluyorum. Bornozuma sarınıp odama gittim.

Hızlı hareketlerle siyah, baskılı tişörtümü ve pantolonumu giydim. Annemin odasının önünden geçerken hafifçe kapıyı araladım. Hala uyuyordu. Eskiden sabahları onun sesiyle uyanırdım. Ama.... babam gittiğinden beri böyle. Arada sırada dalıp gidiyor. Onun eskisi gibi olmasını-yeniden gülümsemesini- çok istiyorum. Kapıyı yeniden kapattım. Ve aşağı kata indim.

Mutfağa gittim. Günlük rutin haline gelen kahvaltımı yaptım. -mısır gevreği ve süt-

Aynanın karşısına geçtim. Bir yandan gözüm saatteydi. Hiçbir zaman düzgün bir şekil veremediğim kızıl saçlarıma ne yapacağıma karar vermeye çalıştım. Ne denediysen bir türlü olmadı sanırım saçlarım bugün de şekil almak istemiyordu. Hoş ben de açık bıraktım. Son bir kez nasıl durduğuna baktıktan sonra askıdan yağmurluğumu giydim ve çantamı alıp çıktım.

Saate baktım ve gülümsedim. Rekor süre. -Normalden 3 dakika erken-

Hava açık ve güneşliydi. Çoğu kişi bundan memnun olur ama ben yağmurlu olmasını tercih ederim. Toprak kokusu çok güzel.

Hızlı adımlarla okula doğru giderken gözüm ilerideki tepede babasıyla uçurtma uçuran küçük kıza takıldı. Babası ipi kızın eline vermişti. zaman zaman ipi düzeltiyor ama sarkan kısımdan tutmayı ihmal etmiyordu. Babası bir şeyler söylüyor, kız da kahkahalarla gülüyordu. Aklıma babamın bana birlikte uçurtma uçururken söylediği sözler geldi.''Rüzgar en iyi sabahları eser ve en ilginç olayları da beraberinde getirir küçük Mia'm.'' Sonra bana dönüp sevgi dolu gözlerle bakardı ve'' Sen, güzel kızım istediğin her şey olabilirsin. Bunu bildiğin ve hatırladığın sürece güvende ve özgürsün. '' derdi. Bu sözlerin anlamını hala tam olarak çözebilmiş değilim.

Farkında olmadan gözlerim dolmuştu. Hayır, şimdi olmaz Mia. Aradan yıllar geçmişken olmaz. Güçlü olmalısın diye kendi kendime konuşarak rahatlamaya çalıştım.

Dalmışım. Telefonun sesiyle irkildim. Arayan Eylül'du. Açar açmaz konuşmaya başladı. ''Mia nerde kaldın. Hatırla, tarih notlarım sende ve dersin başlamasına az kaldı.'' Hep böyle telaşlıydı zaten, alışmıştım. ''Sana da günaydın Eylül.'' dedim. ''Evet, günaydın. Her neyse acele et.'' dedi ve cevabımı beklemeden kapattı.

Haklı diye geçirdim içimden. Acele etmezsem geç kalabilirim. Adımlarımı sıklaştırdım. Okul bahçesinden girdiğimde yavaşladım. Okul binası maviydi. Gerçi belki bende bi problem var ama ara sıra yeşilmiş gibi geliyor. Okul güzel. Tabii dersleri çıkarırsak. :)

Zilin sesiyle hızlıca merdivenleri çıkmaya başladım. Bir yandan da ders programından ilk derse bakıyordum. Biyoloji. 2. kat. Kapı açıktı ki bu iyiye işaret. -ders daha başlamamış- Sınıfa girdim. Her zaman yaptığım gibi sınıfın en arka köşesine gittim. Ama yerim boş değildi. Oysa herkes alışmıştı benim hep oraya oturmama. Başımı kaldırıp yerimde oturana baktım. İlk fark ettiğim bakışları aşina mavi gözler oldu.

Her ŞeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin