Myltimediadaki Eylül.
Yüzüme baktı. -
-Meraba ben Andre, dedi gülümseyerek.
Hala onu nerden tanıdığımı hatırlamaya çalışıyordum ama cevap vermeyi başarabildim.
-Meraba ben de Mia.
Gülümseyerek yana kaydı. Sürekli gülümsemeyi nasıl başarabiliyordu?
-oturabilirsin. Tabi tüm yerlerin dolu olduğunu düşünürsek. dedi.Teşekkür edip oturdum. Boş boş dur mamak için soru sormanın iyi olabileceğini düşündüm.
-Yeni mi taşındınız?
-Aslında evet. Güzel bir yer.. En azından herkes öyle söylemişti. Daha etrafı tanımaya pek fırsatım olmadı.
(O sırada öğretmen sınıfa gelmişti. Konu normalde ilgimi çekerdi ama şimdi Andre yle konuşmak çok daha cazip geliyordu. )
-Aslında bana burayı gezdirecek birinin olması çok iyi olurdu.İşin yoksa okul çıkışı biraz dolaşbilir miyiz?dedi.
Tamam, bunu beklemiyordum. Yani kim tanışalı daha 10 dakika olmuş birine böyle söyleyebilirdi ki. Yerinde olsam asla bu cesareti bulamazdım. Sorusuna cevap vermem gerektiğini hatırlattım kendime. Okul çıkışı yapacak hiçbir şeyim yoktu tabii evde oturup sıkılmayı saymazsak.
-Tabii neden olmasın, dedim.
Daha sonra derse döndü. Bense bir türlü dikkatimi toplayamadım. Ders bittiğinde elimde kitaplarla dolabıma doğru yürüyordum ki birine çarptım. Kitaplarım düşmüştü. Almak için eğildim. Bikaç tanesini topladıktan sonra kime çarptığımı anlamak için doğruldum. Artyum
-Kusura bakma biraz dalgındım. dedi.
-Önemli değil, dedim.
O da karşılık olarak gülümsedi. Gerçekten çok güzel bi gülümsemesi vardı. Elime kitapları bıraktı ve ''Görüşürüz Mia''dedi.
Adımı biliyordu. Evet, bana adımla hitap etmişti buna hala inanamıyorum sandığım kadaar ilgisiz değilmiş. Bunları düşünürken Eylül'ün sesiyle irkildim.
- Hey Mia iyi misin?
-Evet noldu ki''
Güldü. -'Yüzündeki aptal sırıtışı görsen böyle demezdin, dedi.
Elimde olmadan güldüm. ''Artyum?' dedi sorar bi sesle. Evet anlamında başımı salladım. Artyum okulun en-popüler-en-yakışıklı grubunun başını çekiyordu. Ondan etkilenmemem saçma olurdu zaten. Hayır aşık değildim ama sadece duruşu ve görüntüsü takdir edilmeyi hak ediyordu. Hak edene hakkını vermek gerekir değil mi? Aklıma gelmişken tarih notlrını verdim. Yoksa Eylül başımın etini yerdi.
-Çıkışta işin yoksa bize gelsene annem şu harika keklerinden yaptı bugün.
Normalde bu teklif asla reddedilemez -kekler gerçekten de çok güzel- ama bugün işim vardı. Andre ye etrafı gezdirecektim. İstemeyerek de olsa
-İşim var malesef. Başka bir zaman gelirim
Bunun üzerine kaşlarını kaldırdı.
-Ne işiymiş bu bakalım. Önemli olmasa bu lezzetli teklifi reddetmezdin sen.
-Şeyy bugün yeni birisi taşınmış da ona etrafı gezdirecektim.
Yeni bi sonu sormaya hazırlanıyordu ki zil çaldı. Tam zamanında. Derse yetişmeliyim diyerek uzaklaştım. Öğle arasına kadar fazla yoğun olunca Eylül le konuşmaya fırsatım olmadı. Fark etmişsinizdir zaten konuştuğum başka kimse de yok. : Çok arkadaş canlısıyımdır da(!) Öğle arasında yemeğimi alıp her zamanki köşemize gittim. ''Oturabilir miyim?'' sesin sahibine bakmak için başımı kaldırdım. Andre. Başımla onayladım Karşıma oturdu. Birkaç dakikalık sessizlikten sonra
-Burdan önce nerde yaşıyodun?,dedim.
-Aslında bu biraz karışık fazla seyahat ettim de. Bir yerde 1 yıldan fazla kaldığımı hatırlamıyorum. Gülümsedim.
-Tam olarak kaç yaşındasın?
-16 sen?
-Ben de 16
Müzik sesi geliyodu. Telefonuna baktı ve açtı.
-Evet Misha teyze hatırlıyorum. ..Hayır siyahı daha iyi olur. Evet tamam görüşürüz.
Elimde olmadan soran gözlerle bakınca.
-Misha teyzem. Haftaya doğum günüm de hediyenin hangi rengini istediğimi soruyor.
Şaşırmıştım
-Ayın kaçında?''diye sordum
-20 Mart'
Şaşkınlığım daha da artmıştı.
-Görünüşe göre doğum günlerimiz aynı.'' dedim.
Şaşkınlığımı paylaşıyordu.-Herhangi bir kutlama yapacak mısın? diye sordum.
- Hayır sen?,dedim. Güldü
-Teyzem asla izin vermez.dedi.
-'Sen de annenden izin alırsın.
Birden yüzü asıldı. Yanlış bişey mi söyledim diye düşündüm.
-Ben teyzemle yaşıyorum. Öz teyzem değil. Ailemle hiç tanışamadım.
-Sanırım anlıyorum. Ben de annemle yaşıyorum. Babam gittiğinden beri. dedim.
Deminki neşemizden eser kalmamıştı. Benim derse hazırlanmam gerek deyip kalktı. İştahım kaçmıştı. Ben de kalktım. Son dersler de bitince çantamı alıp bahçede Andre yi beklemeye başladım.
-Hey fazla bekletmedim umarım.
Sesini duyunca arkamı döndüm.
-Hayır zaten yeni çıkmıştım ben de, dedim.
Okuldan çıkıp benim arada sırada gittiğim parka doğru yürümeye başladık. Eylül den başkasıyla hiç bu kadar rahat konuşmamıştım. Çok iyi bir espiri anlayışı vardı. Birkaç yeri gezdikten sonra saatin geç oluğunu fark ettim. Annem çok merak etmiş olmalıydı. Onu evinin sokağına kadar götürdüm-sonuçta çevreyi tanımıyor.- veda edip bir kaç sokak ilerideki eve doğru yürümeye başladım. İlk defa gerçekten mutluydum. Yanındayken çok rahattım.
Eve geldim. Kapıyı çaldım. Daha bir dakika olmamıştı ki annem kapıyı açtı.Hayret çok beklememiştim. Üstelik annem gülümsüyordu. İçeriye girdikten sonra annemin çok güzel giyinmiş olduğunu fark ettim. Normalde işten yorgun gelirdi ve uyuyakalırdı, ben de kapıyı açtırabilmek için çok uğraşırdım. Üstüne evdeyken giyimine bu kadar özenmesi.. ilginçti. Kulağıma eğilip
-Bir misafirimiz var Mia. Odana git ve üstüne güzel bir şeyler giyin. Sana tanıştırmak istediğim biri var. dedi. Bunları söylerken gözleri gülüyordu ama bir parça da endişeli gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey
FantasíaKlasik Yetenek hikayelerinden sıkıldıysanız aradığınız hikayeyi buldunuz. ilk bölümlere aldırmayın ve okunmaya devam edin. hayal kırıklığına uğramayacaksınız. Kızıl saçları, bembeyaz teni ve sıradan olduğunu sandığı bir hayatı vardı. Ama çok yanılı...