Bu bölüm şimdiye kadar takip etmiş ama vote ve yorumla olmasa da varlıklarıyla destek olmuş 'sessiz' okuyucularıma gelsin. Bu haliniz de iyi ama bikaç yorumla filan moral verseniz fena olmaz :)
Yazarınızı uçak çarptığı için hala kendine gelemedi. Yazım hataları ve bozuk cümleler olabilir arada. Bu seferlik görmezden gelmeye çalışın. :) İyi okumalar...
Gözlerimi açtım. Hareket etmeden gözlerimle etrafı taradım. Fazlasıyla karanlık bir yerdi. Nerde olduğumu anlamadım ama yumuşak bir yerde yatıyordum. Ellerimin üstüne dayanarak kalktım. Ayağımı sivri bir köşe çarpınca nerde olduğumu anladım. Kendi odamdaydım!
O köşeye fazlasıyla çarpmışlığım vardı. Bir adım daha atınca yumuşak bir şeyin üstüne bastım. Eğilip elime aldığımda Olivy olduğunu gördüm. Her zaman babamın aldığı zürafa ile yatardım. Düşmüş olmalı. Neden bu kadar karabanlık burası? Gündüz mü gece mi onu bile bilmiyorum? Hem kalın perdeler neden kapalı? Ayrıca ben neden karanlıkta körebe oynar gibi davranıyorum?
Birkaç şeye daha takıldıktan sonra gidip odanın ışığını açtım. Parlak ışıkla gözlerimi kırpıştırıp arkamı döndüğümde yatağın boş olmadığını gördüm ve ani bir refleksle elimdeki Olivy' i sersemletici bir büyü eşliğinde yataktaki şeye doğru fırlattım.
Büyü hedefi buldu ve homurdanan kişiyi seçti gözlerim. Uyku sersemliğiyle hala net göremediğimden gözlerimi ovaladım. Hemen ardından şaşkınlıkla küçük bir kahkaha attım. Yataktaki ''şey'' Altın Göz' dü.
Altın Göz yarı doğrulmuş, altın sarısı parlak saçları dağılmış, elindeki peluşla gözlerini kırpıştırarak bana bakıyordu.
Aklımın bir tarafı mantıklı düşünmeye başlayınca;
-Senin burda ne işin var?
Aklıma stadyumun arkasındaki çayırda konuştuğumuz geldi. Tabii onunla birlikte de Murtagh.. Moralim düşerken bunu gizlemeyen sesimle ekledim;
-Ayrıca benim burda ne işim var? diye sordum.
Mırıltı gibi bir sesle cevapladı;
-Hikayenin ortasında uyuyakaldın. -ki hiç hoşuma gitmedi- ben de buraya taşıdım büyüyle. Düşündüğümden daha fazla enerji gerekince ben de uyuyakalmışım. Ve son olarak şu reflekslerin konusunda konuşmamız gerek. Gerçekten mi? Oyuncak ayı ve sersemlet büyüsü mü? Bunun düşmanı engelleyebileceğini mi düşündün?
-Ayı değil zürafa. Ayrıca sersemlet büyüsü yeterli olmuş gibi görünüyor.
Hıh, hiç de değil, uyuyor olmasaydım gibisinden bir şeyler mırıldanarak kalktı ve Olivy' i yatağın üstüne fırlattı.
-Yatağı düzeltmek sana kaldı görünüşe göre
deyip gülerek kapıya gittim. Açıp dışarı çıktım. Karşıma Andre çıktı. Benim gibi uykulu değil normal görünüyordu. Saat kaç olmuştu?
Andre;
-Şey, yanlız kalmak isteyeceğini düşündüğümüzden uyandırmadık. Şeyden sonra...
sesi sona doğru azalmıştı sonra hızlıca olması gerektiğinden daha neşeli bir sesle;
-Öğle yemeği yiyoruz, yani senin için kahvaltı. Gelemek ister mis...
Cümlesi yarıda kaldı. Zaten yapmacık olan gülümsemesi yüzünde dondu ve gözleri arkama kaydı. Bakışlarını takip ettim ve Altın Göz' e baktığını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey
FantasyKlasik Yetenek hikayelerinden sıkıldıysanız aradığınız hikayeyi buldunuz. ilk bölümlere aldırmayın ve okunmaya devam edin. hayal kırıklığına uğramayacaksınız. Kızıl saçları, bembeyaz teni ve sıradan olduğunu sandığı bir hayatı vardı. Ama çok yanılı...