Hayranlıkla Andre' yi izliyordum. Öylesine enerji doluydu ki. Dinç ve kendisi gibiydi işte. Hatıraları geri dönmüştü. Yeteneğinin ne olduğunu biliyor olmalı ve belki de böylece benim yeteneğimin ne olduğunu anlayabilirim. Böylece benim de mührümün kırılması süreci hızlanırdı belki.
Ben böyle düşüncelere dalmışken. Kalkanını fark etmeden indirdiğim zihnime İslanzadi' nin zihni dokundu. Telaşlı ve neredeyse panik içindeydi. Neler olduğunu merak ettim. Bu dünyada bile İslanzadi' yi paniğe sürükleyebilecek bir şeylerin olduğunu sanmıyordum.
-Mia, az sonra önünde minik bir ışık küresi belirecek. Onu takip et. .dğşman düşündüğümüzden çok daha güçlü.
Zihni benimkinden çekilirken önümde en fazla bir ceviz kadar büyük bir küre belirdi. Takip etmeleri için diğerlerine işaret etmeden önce İslanzadi' yi zar zor bularak ondan bedenlerin olduğu odayı normal boyutlarına getirmesini istedim. Kürelerdeki zihinleri yeniden bedenlere yerleştirdim. Annem de kendi bedenine dönmüştü artık. Andre yanıma gelmiş, yardım ediyordu. Ama hiç kimse konuşmuyordu.
Annem doğrulup oturur konuma gelmişti. Başını kaldırıp bana baktı. Başarmıştım! Annem kurtulmuştu. İçimi kaplayan sevinçle birlikte gidip ona sarıldım.
Eskiden tanıdığım annem değildi. Onun büyücü konseyinden olduğunu, büyüyle fazlasıyla alakası olduğunu öğrenmiştim. Ama onun kadar ben de değişmiştim ve ne olursa olsun o benim annemdi.
Ayağa kalktım. Sesimi temizledim. Kendimi şimdi tam bir lider gibi hissediyordum.
-Görev neredeyse bitti diye düşünebilirsiniz. Ama öyle olmadığını söyleyebilirim. Arayıcı, koruyucu ve Bilen olarak bizim çok daha büyük ve çok daha zorlu görevlerimiz olacak. Andre gerçek kimliğini buldu ve şimdi her zamankinden çok daha güçlü. Bu bizi hedefimize bir adım daha yaklaştırdı. Ama yolumuz henüz çok uzun. Birlikte kalmalı ve güçlü olmalıyız. Kaderimizi gerçekleştirmek ve belki değiştirmek bizim ellerimizde.
Herkesin gözü üzerimdeydi. Her gözden farklı bir şeyler okunuyordu. Cho tam bir inançla, Amelia umutla, Annem gururla bakıyordu. Andre' nin ise düşündüklerini ve hissettiklerini bilmem mümkün değildi. Gözleri fazlasıyla karmaşıktı. Ama beni en çok düşündüren Murtagh olmuştu. Mutluydu belki umutlu ama gözlerine tamamen hakim olan şey pişmanlıktı. Neden pişman olsun ki? Durumumuz şu an düşünebileceğimizden de iyiydi. Gözlerini benimkilerden kaçırdı. Ben de sözlerime devam ettim.
-Önümüzde daha çok görevler var ve bunların kolay olacağını, zarar görmeyeceğinizi söylemiyorum. Tersine çok zorlu olacak. Benimle birlikte olmanızı diliyorum ve istiyorum ama buna sizi zorlayamam. Kararınız her ne olursa olsun buna saygı duyarım ve anlayışla karşılarım. Şimdi size soruyorum. Sonraki görevlerde ve zorluklarda, düşmana karşı koymada yanımda mısınız?
Bir kaç saniyelik sessizlikten sonra hepsi başıyla onayladı. Annem de dahil. Yüzüme bir memnuniyet ifadesi geldi. Sonra aklıma İslanzadi geldi. Söylediklerini kısaca onlara da anlattıktan sonra hep birlikte ışık küresini takip etmeye başladık.
Sonunda küre kayboldu. Ama İslanzadi ortalıkta görünmüyordu. Sonra onun bizi yanına çağıran yaprak hışırtısı gibi sesini duydum.
Koridordaki gölgelerin arasında kıpırdamadan duruyordu. Yanına gittik. Gözleri karanlığın içinde yeşil parıltılar saçıyordu. Koridor loş da olsa hareketler belli oluyordu.
Parmağını dudaklarına götürerek sessiz olmamız için işaret etti. Sonra arkasını döndü ve tünel boyunca ilerlemeye başladı. Biz de olabildiğince sessiz adımlarla takip etmeye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey
FantasyKlasik Yetenek hikayelerinden sıkıldıysanız aradığınız hikayeyi buldunuz. ilk bölümlere aldırmayın ve okunmaya devam edin. hayal kırıklığına uğramayacaksınız. Kızıl saçları, bembeyaz teni ve sıradan olduğunu sandığı bir hayatı vardı. Ama çok yanılı...