Bölüm 1

244 9 3
                                    


Gece yarısı, evet tam gece yarısı sanırım.Öndeki maskeli yüzü kapalı adam arabadan inip kapımı açtı.Zar zor hareket ediyorum.Tüm bedenim dökülüyor ve başım..başım çok ağrıyor.Yıllardır kurtulmak istediğim görüntüler hafızamda iyice parlıyor şimdi.Yaşananları, gördüklerimi unutmaya çalışan ben, bu berbat anılarla cezalandırılıyorum sanki.

Yol kenarında durup beni arabadan indirdi ve "Umarım uyarımı dikkate alırsın Kang Soo-in, yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim!" deyip uzaklaştı.

Hissettiğim son bir parça güçle arabanın arkasından koşuyorum ve artık ağlamaklı çıkan sesimle bağırarak "Duur! Böyle gidemezsin..gidemezsiiiin !" Kendimi zorlayıp bir süre koştum ama.. Sonunda bağırışlarım hıçkırıklara döndü ve.. Olduğum yere çöküp ağlıyorum.

Bu adam bana ne yaptı tam olarak? Başım çatlayacak gibi.. Ağlamam hafifledikten sonra bileklerimi açıp o makinanın bıraktığı morluklara baktım.Yavaş yavaş anlıyorum sanırım.. Katilimiz, hafızamda en çok üzerini kapatmaya çalıştığım olayları beynimin ortasına yerleştirmişti yeniden.

Başa dönüyorum sanki..Vücudum kalbimi taşıyamayacak gibi..Kaburgalarım parçalanıyormuş gibi... Yol kenarında yürüyorum boş boş.Ne kadar yürüdüm bilmiyorum.Saat geç olduğundan etrafta insan yok, kırmızı ışık yanıyor..Karşıya geçmem lazım ama emin değilim..Beynimde yüzlerce düşünce.. Bütün duygular, düşünceler aynı anda taarruza geçmiş gibi..Artık eminim...Yeşil yandı ve arabalar hareket ediyor.Başımı çevirip yolu kontrol ettim..Uzaktaki kamyonetin yaklaşmasını bekliyorum.Saniyeler sonra ilerleyip yolun ortasına geçtim.Kamyonet çok yaklaştı..Gözlerimi kapatıyorum, gram korku yok içimde..Kurtulacakmışım gibi sadece..

"Yaaaa" diye bağıran bir ses ve kolumdan tutup beni kendine doğru çeken bir el! En son başım, derin nefeslerle inip yükselen, bu kişinin göğsündeydi.Sonrasını hatırlamıyorum.Uyandığımda iki kişilik boş bir odadayım ve etrafta kimse yok..Biraz başım ağrıyor.'Nerdeyim ben? Ne oldu?' diye düşünürken üstümü başımı kontrol ediyorum endişeyle..Bileklerim ve yüzümdeki yaralar sarılmış.O sırada odaya giren uzun boylu beyaz tenli genç, şaşkınlığımı ve endişemi görmüş olacak ki açıklama yapmaya başladı:

"Aah uyandın mı?Endişelenmeni gerektirecek kötü bir durum yok.Rahat ol lütfen.Ama biraz zaman aldı uyanman" yine resmi ama gülümseyerek:

"Şimdi nasılsın peki?"

Hiçbirşey söyleyemiyorum.Sadece onu inceledim ve dediklerini dinledim.Hala şaşkınım galiba.Ağzımı zorlayarak "ne?" diyebildim."Yaşıyor muyum yani ben?"

"Evet, Neyse ki son anda kurtuldun!"

"Nasıl?Neden?" diye karşılık verdim bir an.

Biraz şaşırmış halde:"Seni kolundan tutup çektim, bu şekilde.. Neden derken?"

Sinirle "Neden başkasının işine karışıyorsun?"

İfadesinden belli ki hiç böyle bir karşılık beklemiyordu.

"Kenarda durup intiharını mı seyretseydim yani?!"

Kızgınlıkla gözlerine bakıyorum ama hiç birşey demek gelmedi içimden.Boşuna uzatmayalım.Sessizce başımı önüme eğdim.Kısa bi süre sessizlik oldu, yere bakarak eliyle ortadan yanlara ayrılmış kahverengi saçlarını arkaya taradı ve diğer yatağa oturup tekrar kouşmaya başladı

"Neyse..ımm benim adım Sehun, Oh Sehun.Neden ölmek istediğini bilmiyorum ama ölmediğine göre yaşaman gerektiğini düşünmelisin bence.Aah! burası da, benim de yaşadığım öğrenci evi oluyor.Dün geceden beri uyuyorsun.Üzerinde telefon da olmadığı için bir yakınına ulaşamadık ve şimdi de saat geç oldu, bu halde bu saatte tek başına dışarı çıkman iyi olmaz gibi..bu yüzden be gece de burda kalabilirsin yada-"

ONE WAY : IS YOU ?!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin