Bölüm 15

50 9 21
                                        

Wohhh..okulun ilk haftasıydı daha bu. Hoşlanmadığım bir ortamda hoşlanmadığım insanlarla garip ilişkilerim var. Tanımsız ilişkiler...Jeong Yun'u hadi bu hafta idare ettim ama gelecek hafta bu kız daha beklemediğim ne tür performanslar sergileyecek Allah bilir!! 18 yaşında ama ruh yaşı 8 gibi..Bi dakka yok yaa..Bu kız ilk bakışta boş görünse de bana son söylediği sözleri düşünüyorum şimdi bir..çok ağır konuştu bee...'Kalbim ağır mı geldi sana' ! Eğer internetten falan ezberlemediyse bunu söyleyen birinin ruh yaşı 8 olamaz değil mi? Bu şekilde düşündüğümü bilse Yun yine azarlarıyla başımı ağrıtırdı haa! "Şimdi de internetten konuştuğumu düşünecek kadar mı nefret ediyorsun benden Oh Hana? Haa?" diye paylardı beni kesin...Elimde olmadan gülüverdim.I-ımm..Ne gülüyorsun Soo in, bu kıza gülme bile..ama şimdi evde yalnızım nasılsa yaa, bende neyin kavgasındaysam...Kendi kendime düşünürken salondaki koltuğa kendimi atıp bacaklarımı koltuğun kenar kolundan sarkıtıyorum. Tabi bunu yapabilmek için başımı biraz aşağıya kaydırmam lazım, malum benim boy..yani 1, 65 de tabiki kısa değil ama o Baekhyun, Sehun... hele de Chanyeol ve Yi-fan'ın yanında ufak tefek önemsiz bir ayrıntı gibi hissediyorum kendimi ...Imm, ama onlar bana hiç önemsiz bir ayrıntıymışım gibi davranmıyorlar bu arada. Sevinmeli miyim üzülmeli miyim buna şimdi? Karmaşık bir düzen..karmaşık durumlar ve karmaşık duygularım var cidden. Karar vermek zor..

Cumartesi cumartesi kafamın içinde, gelen fulyalar ve o garip not dönüp dururken ve de canımı sıkarken, sakin sessiz evimde uzanıp Yun hakkında düşünerek gülebilmek güzeldi, iyi geldi, taaki şu ilkel telefon çalana kadar..Hmm kimmiş? Rehberimdeki birkaç kişiden biri. Kim Kwang ajuşşii! Nedense ayağa kalkıp toparlandım ve öyle açtım telefonu.

"Alo?"

"Alo Soo-in ah...Nasılsın kızım?"

"İyiyim Ajuşşi. Siz nasılsınız?"

"Sağol kızım. Ben de iyiyim ama cidden daha beklesem hiç görüşemeyecek gibiyiz."

"Aaa-..Şeyy..-"

"Bundan sonra çekinme Soo-in ah. Her türlü ihtiyacın için beni ara kızım. Gerçi baban Başkan Lee'den de bahsetti. Yakınmışsınız. Maddi manevi ne kadar destek çıktıklarından bahsetmişti ama beni de unutma tamam mı?"

"Aaah..peki."

"Baban hakkında da görüşeceğiz tabi ama önce sana iyi bir haberim var. Bu aralar iş aradığını duydum. Sana söyledi mi bilmiyorum ama Yi-an'la da görüştüm dün bir ara-" bir an endişeyle biraz..yok baya baya sözünü kestim, aissh!!

"Ajuşşi, Yi-an'a babamla ilgili konulardan bahsetmesek..daha iyi olur diye düşündüm. Şimdilik tek yapması gereken derslerine odaklanmak. Bu yüzden, onu bunun dışında tutmak istiyorum."

"Hmm, evet. Bence de bu iyi fikir. Ama zaten ona bunlardan bahsetmedim. Endişelenme sen kızım. Neyse...Her ikiniz için de burs ayarladım Soo-in. Sizin için daha rahat olur."

"Ne?? Burs mu? Niye zahmet ettiniz? Biz zaten...yani idare ediyoruz. Gerek yoktu."

"Olsun..İkiniz de öğrencisiniz zaten, bu bile az"

Offf nasıl kötü hissettim! Çok mahcup olurum böyle şeylerden...Sanki içimi okuyormuş gibi konuşmaya devam etti:

"Mahçup olmana gerek yok, ben senin amcanım. Ben varken bir de dışarılarda çalışıp para kazanma durumlarınız olursa asıl o zaman ben mahcup olurum. Dediğim gibi her türlü ihtiyacında bana ulaş mutlaka tamam mı Soo-in?"

Bana söyleyecek pek bir şey bırakmadı cidden. Hae-jung omma bile birçok ihiyacımızı karşılasa sürekli bizimle ilgilense de hiç bu kadarını kabul etmemiştik ondan..maddi olarak yani.. Neyseki makul bir adı var.."burs".. öğrenci olmamız sebebiyle alacağımız için o kadar kötü hissetmeme gerek yok sanırım.

ONE WAY : IS YOU ?!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin