Bölüm 18

46 8 32
                                        

Bir Salı daha okula geldiğime pişman mı olmalıyım, yoksa bütün bunları öğrenmem iyi mi oluyor bilmiyorum...Yun'un çok sevgili kuzeni babamı alelacele hapse tıkan savcı çıktı. Mahkeme çıkışında ona birşeyler söylemeye çalışmıştım. Dinlemedi bile! Sonrasında özel olarak görüşmek istedim. Kim olduğumu öğrendiğinde görüşmeyi bırak güvenlik çağırıldı ve kapıdışarı edildim. Sıradan insanları takmadan kendi işlerini halleden kibirli ve aşağılık pislikler tayfası !! Adını nasıl unutabilirim ki?! Jeong Yoora...Ama JJ Grupla bağlantılı olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Bunu öğrendiğim iyi olmuştur belki ama..bilemiyorum. Yun...Yun'la ilişkimiz bundan sonra nasıl olacak hiçbir fikrim yok. Yakın oldukları için gerçekten üzgünüm...

Konuşmasının devamını kaldıramayacağımı, yani en azından şu an için kesinlikle kaldıramayacağımı anlayınca hızla lavoboya diye yerimden kalkıp Yun'a aldırış etmeden koşmaya başladım. Yun Kang Soo-in hakkında konuşurken Sehun'un sınıfta olmaması büyük şans oldu, yoksa yine olay çıkabilirdi. Kapıdan geçerken şiddetli bir çarpışmayla Sehun'a tosladım ama hızlıca toparlayıp etrafımda konuşan Baekhyun, Minseok, Sehun ve diğerlerini umursamadan koşmaya devam ediyorum. Tam merdivene yaklaştım ki Sehun hızlıca çarptığı kolumun bileğinden tutup beni kendisine çevirdi. Kolumda artan acıyla bi "Aaaah!" sesi çıktı ağzımdan. Aynı anda da gözlerimden aktı. Kahretmesin yaa! Ağlamamı görmesini isteyeceğim son kişisin Oh Sehun ama yine karşında şu gözyaşı torbalarımı durduramıyorum!! Sehun tekrar acıttığı bileğimi hemen bıraktı .Ama gözyaşımı görünce afalladı resmen.

"Ne oldu, niye böyle davranıyorsun Oh Hana?! Neden ağlıyorsun?"

Ağlamam için Sehun'a yapabileceğim bir açıklama yok. Yun'la olanları falan anlatamayacağıma göreee yine saçmalama zamanı..

"Senin yüzünden! Ne kadar acıdı biliyor musun?!" diye kolumu göstererek çıkıştıktan sonra yanağımdaki ıslaklığı sildim.Ama tekrar akıyor!

Kaşlarını çattı:"Evet, inandım ben de zaten!" cümlesini bitirip sustu ve gözlerini yere çevirip başını sağa sola salladı, sonra tekrar bana bakıp konuşmaya devam ediyori:

"Bak, zaten kafam karışık.Bir de sen böyle tuhaf davranıyorsun-"

Sanki hala söyleyecek bişeyleri vardı ama frenledi birden. Ne oluyor yaa?? Kafası mı karışıkmış? Üzerine bir de ben tuhaf mı davranıyor muşum? Yoksa Sehun birşeylerin farkına mı vardı? Neler oluyor anlamıyorum!

Şu anda bu konuşma uzarsa cidden iyi yerlere gidecek gibi değil. Hemen atlayıp Sehun'un sözünü kestim:

"Kafanın karışmasına gerek yok Oh Sehun! Canım sıkkın, ağlayasım var ! Ve şimdi de lavaboya gitmek istiyorum!! Anladın mı?! Niye sürekli tuhaf davrandığımı söyleyip duruyorsunuz?!"

Bu sırada Kyungsoo da Yixing'le beraber yanımıza geldi. Ama aldırış etmeden tam gaz içimi dökmeye devam ediyorum:

"Ama asıl sen tuhaf davranıyorsun! Ağlıyorsam bundan sana ne?! Niye seni ilgilendiriyor? Sırf Kang Soo-in'e benzettiğin için benimle ilgileniyorsun! Bu yaptığın çok saçma Oh Sehun!! BENDEN UZAK DUR !!!"

Yine keskin bir çizgi çekip hızlıca lavaboya giderken, kaşlarını çatmış ve şaşkınlıkla beni dinleyen Oh Sehun'u, şaşırıp kalan ve arkamdan tek kelime etmeyen Kyungsoo ve Yixing'i umursamadan geride bıraktım.

Sehun'a böyle ağır konuşmak istemezdim ama zaten gerçek adımı açıkladıktan sonra da ondan isteyeceğim şey benden uzak durması olacak. Bu yüzden şimdi- hatta keşke daha önce de ona iyi davranmasaydım. Şu anda cidden pişmanım. Yanımda benden bahsedince, Sehun'u öylece kendi haline bırakamadım. Suçluluk ve merhamet hissiyle davranınca da ufak tefek başka türlü düşünmesine sebep oldum galiba...Uffff..Tavrımı değiştirmemeliydim!

ONE WAY : IS YOU ?!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin