Yun'a cevap yetiştirerek merdivenlerden çıkarken 'pat' diye bir ses duymamla irkildim resmen, ve birden tribünün arka kısmındaki boş, karanlık bölge aydınlanıverdi..Meraklı, endişeli ve hesap soran üç çift göz karşımda: Sehun, Baekhyun ve Kyungsoo...
Aman Ya Rabbim, bunlar hangi ara ve nasıl girdiler buraya?! Ne zamandır buradalar ve olanların ne kadarını gördüler diyeceğim ama yüz ifadelerine bakılırsa, görmemeleri gereken hayli çok şey görmüş gibiler. Ağlamam yüzünden kızarmış suratımdaki şaşkın bakışlarımı üçü üzerine dikmişken, Yun da dibime geldi çoktan.
"Si-sizin burada ne işiniz var?? Ne zamandır buradasınız?!!"
Baekhyun:"Neden sordun? Asla bilmememiz gereken birşeyleri öğrenmiş olmamızdan mı endişe ettin?!!"
Yun:"Ne diyor bu yaa??"
Kyungsoo:"Jeong Yun, dışarı çık sen!!"
Yun biraz afallayıp malamat olarak itiraz ettikten sonra Kyungsoo'nun korkunç bakışları üzerine sessizce çıkacaktı ki, bileğinden sıkıca tutup durdurdum. Burada bu üç kötü bakışlı adamla yalnız kalmayı kesinlikle istemiyorum. Kyungsoo'nun isteğine başkaldırı niteliğindeki bu hareketimden sonra Kyungsoo'yla göz göze geldik. Yutkundum.
"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?!!!!"
Baekhyun çenesiyle Yun'u işaret ederek:"Onun burada olması sorun olmayacak mı? Sadece kendi aramızda konuşalım."
Yun:"Niye sorun olacakmışım? Ne konuşacaksınız?!"
Yun'un bileğini tuttuğum elini daha bir sıkarken şaşkınlık ve sinirle cevap verdim:
"Sorun olan o değil, sizsiniz! Üzerinize vazife olmayan işlere açılıp bir de utanmadan hesap mı soruyorsunuz?!! O burada olursa ne olur! Beni tehdit mi ediyorsun Byun Baekhyun?!!"
Sehun karmaşık bir ifadeyle, neredeyse gözlerini hiç kırpmadan, sessizce yüzüme bakmaya devam ederken Kyungsoo konuştu:
"Ne tehdidi Oh Hana..Hala titriyorsun, iyi değilsin!"
Baekhyun:"O kadar şeyden sonra sessizce gitmemizi mi istiyorsun yani?! Bu mümkün mü sence!! Tabiki de bize bir açıklama yapman gerekiyor dostum!"
Yutkunup kararsız bakışlarımı etrafta gezdirirken Sehun'la gözgöze geldim. İfadesi hala aynı. Kafasından neler geçiyor çok merak ediyorum.
"A-açıklama?....So-sonra konuşuruz şu anda olma-"
Baekhyun:"Ha doğru İljimae seni bekliyordu değil mi!!"
Yun:"İljimae mi? Neyin açıklaması bu, ne oluyor yaa?? Ben de istiyorum o zaman açıklama. Niye ağladın Hana? Hem bunların bilip benim bilmediğim şey neymiş?"
Baekhyun:"Bunlar deme bize!!"
Yun:"İyi tamam şunların bildiği şey olsun.."
Sırayla konuşan kişilerin yüzüne boş boş bakarken telefonum çaldı. Young do arıyor. Direk açtım. Gelmiş, girişe yakın bir yerde yol kenarında bekliyormuş.
"Bekle, geliyorum" deyip telefonu kapattım.
Sehun:"Hiçbir yere gitmiyorsun! Şimdi söyle...neler olduğunu.."
Sehun sert ifadesini Yun'a çevirdi: "Sürüklenerek çıkarılmak istemiyorsan kendi ayaklarınla, hemen git buradan!"
"YAAH! OH SEHUN! Sana hiçbir şeyin açıklamasını yapmak zorunda değilim. Sürekli seni ilgilendirmeyen durumlarıma karışıyorsun!!"
Ses tonum iyice sertleşirken Yun bileğini elimden kurtarıp Baekhyun'un da sürüklemesiyle hızlıca dışarı çıktı.
Sehun:"NE DEMEK 'ZORUNDA DEĞİLİM'!! Seri katil diyordun az önce! Kim bu?! Niye daha önce söylemedin?! Böyle bir şey nasıl beni ilgilendirmiyormuş?!!!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONE WAY : IS YOU ?!
FanfictionBaşa dönüyorum sanki..Vücudum kalbimi taşıyamayacak gibi..Kaburgalarım parçalanıyormuş gibi...Yol kenarında yürüyorum boş boş.Ne kadar yürüdüm bilmiyorum, saat geç olduğundan etrafta insan yok, kırmızı ışık yanıyor..Karşıya geçmem lazım ama emin değ...