ONE WAY : IS YOU ?!

Bölüm 9

Günümüz

Pazartesi, Salı.. ve Çarşamba..Bugün okulun üçüncü günü.'Az kaldı' diye yatakta oturduğum yerden sarhoş gibi kendimi teselli etmeye çalışırken Yi-an opera yapar gibi tuhaf, hayır hayır saçma sesler çıkararak odama dalıverdi.Hemen yanıma gelip çarşafımı çekiştirdi ve beni kucaklayıverdi. Yuhh Kang Yi-an! İyice kafayı yedin resmen!!Daha tam uyanamamıştım ama bu şekilde uyanmak ne kadar dehşet yaa!!Ciyaklayan sesimle bir çığlık atarken hemen mayyak kardeşimin boynuna sarıldım.Kulağımın dibinde o salak sesleri çıkarmaya devam ediyor.Ben de bir yandan "yaaaaaaaaaaa!!" diye çığlıklar atıyorum.Böylece ikimiz de birbirimizi umursamayarak korkunç bir gürültüyle banyoya kadar geldik!! Apartmanda yaşıyor olsaydık şimdiye kapıya polisler dikilmişti şiddet gören biri falan mı var bu evde diye..

Yi-an nereden aklına geldiğini bilmediğim saçma yöntemiyle beni banyoya getirip yere bırakınca artık iyice kendime gelmiştim ve ona saldırmaya başladım.

"Böyle insan mı uyandırılır aptal şey! Ne yapıyorsun sen böyleee!!" diye bağırırken, Yi-an hızlıca, gülümseyen suratıyla kapının arkasına geçip kafasını içeri uzattı:

"Sana da günaydın Nunaa!Ayrıca teşekküre gerek yok, lafı bile olmaz" diyerek kapıyı kapattı.

"Yaaaaa!" diye sinirle tekrar bağırınca, kapıyı tekrar açıp:

"Bir de...bugün ayrı bir nazik, ayrı bir kibar..ve de güzelsin.."

O an elime gelen tuvalet kağıdı rulosunu suratına doğru attığımı görünce hemen kapıyı kapattı. Yi-an'dan çok erken uyanmak zorunda olmama sinirlenerek saçlarımı karıştırdım.Eski günlerimi özlüyorum ben yaa!Uykuyla ilgili bir sorunumun olmadığı günleri...

                                        **

Evden olanca isteksizliğimle, güç bela çıkarken 'Acaba bugün ne tür musibetler seni bekliyor Kang Soo-in!! Mıknatıs gibi çekiyorsun ya sorunları kendine!!'diye kafamı eğip düşünerek yürürken, yol kenarında önüme çıkan bir taşa hızlıca vurdum.Öyle bir maço havasında vurdum ki, taş biraz havalanıp ileri doğru gitti.Taşa vurup hunharca yürümeye devam ederken karşıdan 'aaaah!' diye bir inleme geldi.Kafamı kaldırıp baktım, o da bana bakıp işaret parmağıyla beni gösteriyor ve bir yandan da bağırıyor:

"Bu ne saygısızlık böyle!Ne biçim gençlersiniz siz! Hepiniz aynısınız!" diye hiç düşünmeden kızmaya başladı.

İlk önce iki elimi önümde sallayarak "Hayır, öyle değil, Harabujii! Gerçekten bilerek olmadı" diyorum ama bana doğru koşmaya mı başladı ne bu adam!!!BATTIM!! Bağırarak koşuyor.Tabanları yağla Soo-in!!Bu adam kesin genç birinden eziyet gördü, yakalarsa acısını benden çıkaracak!Arkama dönüp ben de koşmaya başladım. Yaa bu adam yaşlı değil mi nasıl bu kadar koşabiliyor kii?!! Sokağın arka tarafındaki durağa doğru koşturuyorum.Başımı çevirip geliyor mu diye bir kontrol ettim.Evet hala arkamda ama.. taaak!! Önümdeki adama çarpmamla hızlıca ve sert bir şekilde yere oturuverdim.Adam ve yanındaki birkaç kişi hemen bana döndü ve öndeki çarptığım iri gözlü olan kocaman gözlerini bana dikerek:

"Hana-şii!! İyi misin?" diye sordu...Annah!! Bunlar Sehun'un arkadaşları!!Bu da Kyungsoo muydu neydi...

Baekhyun gülerek :"Oooo Oh Hanaaa!Ne ilginç bir karşılaşma?Dün Yun'u ezip geçtin ama şimdi şu amcadan hayatın pahasına kaçıyor gibisin!" diye kendince eğlenerek parmağıyla arkayı işaret etti...Bi dakka ne kendincesi yaa, benden başka herkes gülüyor!

Yi-fan da gülümseyerek "İyi misin?Yaralandın mı?" diye sorarken kalkayım diye elini uzatıp tutmamı bekledi.Saniyelerle arka tarafımın acısı hafifledi ve aceleyle kendi kendime kalkıp arkaya baktım.Yaşlı adam artık koşamıyor ama bu ne biçim bir inatsa, hala söylene söylene geliyor!Bizim mahallede yaşamıyor, yada yaşıyor mu..neyse kim bilmiyorum ama hayatımda gördüğüm en psikopat yaşlı yani!!Ayağa kalkıp sadece "Aisssshhh!!Psikopat adam!!" diye kendi kendime söylendikten sonra koşmaya devam ettim.Arkamdan Byun Baekhyun'un hayal kırıklığına uğramış halde özellikle sesini yükselterek konuştuğunu duyuyorum.