Bölüm 11

42 8 26
                                    

Galiba artık Yi-an'la rolleri değiştik.Eskiden ben onu kahvaltıya çağırırdım, hem de canım çıkardı onu uyandırayım derken..Şimdi onun canı çıkıyor.Eskiden işsiz olan oydu.Şimdi ben, BEN İŞSİZİM! Resmen işsizim.Üzerimi giyinirken önceki gün pastahanedeki patronumun eşinden yediğim azar kulaklarımda çınlıyor!Ama cidden sini bozucu yaa! Adam bir şey demiyor, yani en azından konuşsam anlayacak ama karısı.. düşman başına! derler ya Türkler..Öyle işte. Bu arada düşüne düşüne giyindiğimde gerçekten yavaş hazırlandığımı da fark etmiş oldum.

Bugünün, Perşembe'nin konsepti...Ne olduğu önemli değil..Tepeden tırnağa siyah giyin ve bordo-mor arası o benzerini bulamadığım göz kalemini sür.Keşke saçlarım da simsiyah olsaydı bugün için!Neden? Çünkü moralim bozuk! Ve siyaha aşığım!

Yi-an, merdiveni koşar adımlarla inip salondan geçeceğim sırada karşıma dikilip kollarını açtı.

"Bi dakka bi dakka Nunaa!"

Sağına yöneldim, soluna yöneldim, önüme çıkıp duruyor!

"Yaaa ne halt ediyon çocuk! Geç kalmak istemiyorum, çekiiil !"

Omuzlarımdan tutup komik surat ifadesiyle kaşlarını çattı, yüzümü inceliyor.

"Bu ne Kang Soo-in? Veremli gibi görünüyorsun? Ne olmuş gözlerinin altınaaaa?!!"

"Yaaaahh! Hasta falan değilim, göz kalemi o yaa!" diyerek onu aşıp kapıdan attım kendimi.Gerçekten de geç kalıp, arka kapıdan da olsa sınıfa sonradan girip dikkat çekmek istemiyorum!

Yakınlarda birkaç tane otobüs durağı var.En yakın olana doğru hızlıca koşuyorum.Nefes nefese durağa ulaşıp banka attım kendimi. Ohhh! iyi yaa daha otobüs gelmemiş.Otobüsün geliş yönünü kontrol etmek için başımı sola çevirdim ki..Çevirmez olaydım, bunlar Sehun'un saz arkadaşları. Chanyeol en önde Jongin'in omzuna kolunu atmış, sırıtarak birşeyler söylüyor. Baekhyun, Minseok ve Luhan'la birlikte.Arkada da Kyungsoo, Yi-fan ve Yixing bu tarafa doğru geliyorlar.Sehun ve diğerleri yok aralarında.Neden ki?Neyse, Chanyeol beni farkedince arkasındakilere dönüp birşeyler söyledi.Baekhyun yine o gülümsemesiyle bana bakıyor.

Arkalarından otobüsün de geldiğini görünce biraz rahatladım.Yada bekleyip bir sonraki otobüse mi binsem? Ama yok yanlış anlayabilirler. Onlara aldırış etmeden kendi işime bakayım ben.

Baekhyun direk yanıma doğru gelirken Yi-fan ve Yixing'in de sesleri önden geldi, selam vererek otobüsün yaklaşmasını bekliyorlar. Baekhyun gülerek konuşurken elini kafama uzattı.

"Günaydın Hanaa Hanaaa Oh Hanaaa!"

Hızla kendimi geri çektim. Amanın suratı düştü hemen de. Ellerini kapşönlü ceketinin cebine koyup üzgün bir ifadeyle bana baktı ve "Aaaah Kepsooong...Unutmuşum" dedi.

"Kepsong??"

Sorumu hiç duymamış gibi yapıp yere bakıyor.Jong-in gülerek geldi ve elini Baekhyun'un omzuna koydu, teselli ve dalga arası bir tavırla...

Chanyeol başını sağa sola sallayıp suratını ekşitmiş, bana bakarak söyleniyor:"Buz kraliçesi!!"

Dil de çıkar, tam olsun Park Chanyeol!! Neyse ki burada dakikalarca birlikte beklemek zorunda değiliz.Otobüsün geldiğini görünce hemen ayağa kalktım.Tam bu sırada Kyungsoo'yla göz göze geldik.Birinin gözlerine uzun süre bakamam zaten ama Kyungsoo benden önce garip bir şekilde bakışlarını kaçırıverdi.En arkada kalıp hepsinin binmesini bekledim.Tam binmek üzere kapıya ilerlerken sol kolumdan aldığım darbeyle neye uğradığımı şaşırdım.Acıyla, beni, koskoca beni, yüce ben'i !! :p farkedemeyen uyuz kimmiş diye geri çekilip suratına bakmaya kalmadı, sesinden tanıyorum artık seni Oh Sehun..Yine sen! Neden sen Oh Sehun! Dün en son canını sıktım diye yanlışlık ayaklarında bilerek mi çarptı acaba? Panikle konuşmaya başladı:

ONE WAY : IS YOU ?!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin