Bölüm 5

51 8 6
                                        

                                         *İki hafta sonra*

Geçtiğimiz iki hafta neredeyse her günümü antrenman yapmak için babamın yakın dostu Yong amcanın savaş sanatları salonunda geçirdim.Şimdilik burda Yong amca dahil hiç kimse yok ve yalnızım...Tam da istediğim gibi yalnızım.Kafa dağıtmak ve zihnimi kemiren her şeyden biraz olsun uzak durabilmek için harika bir yöntem bu.Gerçi geceleri kabuslarla sürekli tazeleniyor yaşadıklarım.Dayanmak için zorluyorum.Şöyle düşün Kang Soo-in..'Okul başladığında kung-fu'ya çok zaman ayıramazsın ama derslerinle uğraşacağın için zaten yeterince meşgul olacaksın.Bir hafta sonra Bong-soo'yla So-young da geldiğinde herşey daha iyi olabilir..'

Bu şekilde inanmadığım cümleleri içimden kendime kabul ettirmeye çalışırken birden yine farkettim..Günlerdir salona gidiş ve dönüşlerimde arkamda birşeyler yada biri varmış gibi bir his...Yani evet hava karardı ama saat daha 9.Ve şimdiye kadar da korka korka da olsa istikrarla işime baktım.İki haftadır bir şey olmadıysa şimdi de olmaz herhalde diye yumruklarımı sıkıyorum.Belki de arkamdakinin kim olduğunu tahmin ettiğim için, neler yapabileceğini bilsemde ona olan öfkem korkumu çoktan geçtiğinden böyle ısrarla devam edebiliyorum..Korkmaktan bıktığım için ...Aslında ilk defa böyle hissediyorum.'Bana başka ne yapabilir ki?Ölsem de farketmez!Zaten o gece birileri burnunu sokmasaydı şimdiye çoktan ölüydüm!Neden korkayım ki?!Böyleyken neden o davadan vazgeçip hayatımı silik bir şekilde, gerçeklerin üzerini kapatan külleri temizlemek yerine seyrederek geçireyim ki?!Benim için asıl katlanılmaz olan şey bu işte!Evet Kang Soo-in, en fazla ölebilirsin bu işte.Ve hayat da, senin çoktan vazgeçtiğin birşeydi..Bu yüzden korkma!'

Arkamda o katil adamla birlikte eve gidene kadar bunları düşündüm ve yumruklarımı gevşetmek için çabaladım.Sakince eve girip kapıyı kapadıktan sonra direk yere yığıldım...Bacaklarım tutmuyor, birden zihnimde o geceden kareler...kanlar! Yi-an üst kattan, girer girmez yere çöktüğümü görünce merdivenleri koşarak indi ve "Nunaaa!" diye bağırarak yanıma geldi.Gözlerimi kapatıp ellerimi de kulaklarıma bastırdım.Ağlamamaya çalışıyorum, o ses ve görüntülerden kaçarken...Etrafımdaki hiçbirşeyi farkedemez haldeyken, Yi-an beni çoktan odama çıkarmış.Elime su bardağını tutuştururken artık biraz daha sakinleştiğimi farkedince korku dolu sesiyle:

"Nunaa! Ne oldu?Söyle ne oldu?" diye panikle sordu.Bense onu sakinleştirmek adına iyi görünmeye çabalayarak:

"Korkma Yi an-aa, bir şey olmadı.Sadece o kabuslar yüzünden...düşünmemeye çalışsam da bazen o gün olanlar aklıma geliyor.Engel olamıyorum."

Bir süre bir elini alnında bastırarak gezdirirken derin derin iç çekip yere bakındı.

"Yi an-aa..." elini alnından çekerek bana bakmasını sağladım.

"Şimdi sorun yok.Geçti.Sen kimseye bir şey söylemedin değil mi?"

Yi-an:"Hayır, sen istemeyince söylemedim Nuna ama, hiç iyi görünmüyorsun ve ben de ne yapacağımı bilemiyorum.Bu yüzden daha çok korkuyorum.Hea-jung omma'ya herşeyi anlatıp yardım istesek olmaz mı"

Umursamaz bir tavırla:"hmm, evet olur.Zaten hiç sorunumuz yok, sonra bir de onun kalp kriziyle uğraşırız" dedim

"Yaaa Nunaaa!"

"Yaa Kang Yi-aaan!" diye bağırdıktan sonra "Korktuğunu biliyorum ama bu söylediğin şey çözüm getirmez, sadece işler daha da karışır.....İyi olmamı istiyorsan bugün benimle uyu.Yarın sabaha doğru düzgün bir suratla okula gitmem lazım"

"Yaaa yine mi Nuna!Tamam biraz korkuyor olabilirsin ama birlikte uyumak da biraz fazla değil mi!18 yaşındasın kızım artık"

Suratıma yerleştirdiğim o masum ifadeyle başımı yere eğip bir elimle saçlarımın altından ensemi kaşımaya başladım ve bu kombine uygun bir masum sesle de "hmm, öyle mi?Peki.." dedim

ONE WAY : IS YOU ?!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin