On iki yaşında, seksek oynarken kaderi ailesi tarafından yazılıp evlenme kararı verildi. Meryem , bilmedi, direndi, tükendi, ölmekte istedi, ama tüm sokaklar , tüm kapılar kapandı. Şimdi GÖZÜ YAŞLI MERYEMİN HİKAYESİNE VAR MISINIZ?
•HİKAYENİN TÜM TE...
Yengiden düzenlenmeye başlanıp daha uzun versiyonu gelecek demiştim. Umarım keyifle okursunuz :) yorumlarınızı bekliyorum
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Meryem artık daha az gülüyordu. Gülüşleri güneşin en yakıcı haline bürünmüş ve sıcaklığıyla birlikte yavaş yavaş yanıyordu.
Küçük bir çocuk için iki gün önce, yüzük takıldığından beri sanki Zaman durmuştu.
Aniden Büyümüştü. Tek bir gün de, uyarın getirdiği ağır bir yükle büyümek zorunda kalmıştı.
İşte şimdi anlıyordu,
İnsanların ona neden güldüğünü, neden ona baktığını , yengesinin o söylediklerini artık anlayabiliyordu. Önceden umursamaz olduğu halde şimdi öyle tuhaf hissediyor ki, bunun adını dahi bilmiyordu.
Öfke mi, kendinden iğrenmek mi?
Görmemişti nişanlısını. Adını dahi bilmiyordu, zaten yüzükler de ayrı ayrı takılmıştı. Neden diyordu bazı anlar. Neden beni evlendirmek istediler, neden burada kalmak zorunda? İşte tüm bunların cevabını öğrenecek zor olsa da, acı olsa da...
Yataktan doğruldu ve yatağını toplamak için hamlede bulundu. Yine yamuk yumuk olmuştu ama bu kez umursamadı. Annesinin kızıp kızmayacağı da umurun da bile değildi.
Elbisesinin etekleri usuldan titrerken paytak adımlarla Tuvalete gitti. Suyu açtığın da, parmaklarında ki etlerin kaynadığını gördü. Bunu kendisine neden yapıyordu ki? Neden acı çektiği halde, ısrarla kendine bir acı da kendisi yaşatma istiyordu ki.
Açtığı suda elini yüzünü yıkamaya başlarken aynada ki görüntüsü oldukça vahimdi. Gözlerinin şiş olduğunu fark etti. Ağlamış mıydı? Hayır ağlamamıştı, sadece rüyasında ağlıyordu..
Avuçlarına doldurduğu suyla gözlerini sertçe ovmaya başlarken ağladığının birinin fark etmesi Meryem için vahim bir durumdu. Annesi veya babası görürse ona ağladığı için kızacaklar ya da hırpalayacaklar.
Gözleri ovalamaktan ağrımış ve kızarmıştı.
Meryem, terliklerini ayaklarına geçirdi ve eşarbısını da başına bağlayıp ve dışarı çıktı. Kuzenleri yine merdivenin başında oyun oynuyordu, ellerinde yine bebekler vardı. Duraksadı. Hepsi ne kadar mutlu gibiydi, ne kadar sevinçli. Acaba onların hiç derdi yok muydu ya da anneleri kendi annesi gibi onlara kızmıyor muydu ki.
Dolan gözlerine engel olmak için gözlerini tavana diktiği gibi ağlamamak için direndi. ne onların yanına gitti ne de onlardan gitti.
"Meryem, gelsene buraya onayalım" Dedi Hacer. Aynı yaştalardı, Hacer Meryem gibi kapalı değildi, Meryem gibi nişanlı da değildi. Ona kızan bir annesi bir babası da yoktu.