7.Bölüm

1.6K 118 36
                                    

Herkese iyi Akşamlaaar 💕 1K 'nın şerefine bir bölüm benden size gelsin. On iki günde böyle bir okuma sayısı beni öyle çok Mutlu etti ki, ailemiz yavaş yavaş büyüyor. Herkese yorumları için çok teşekkür ederim. Desteklerinizi hep bekliyor olacağım. Çok teşekkür ederim...

Elleri anılarının parçalarıydı, her bir çizgi bin acıyı barındırıyor. Sükunetin kolların da kendine bakıyordu, kendi acizliğine , yok sayışmışlığına bakıyordu. Gözleri Ateş şaçıyor, oysa önceden yeşil gözleri parlıyordu. Şimdi ise kendine baktığın da Alevlerin içerisinde kalmıştı, herkesin elinde bir meşale onu yakıyordu, baktı etrafına uzunca. Annesi, abisi, babası, nişanlısı hepsi onu yakmak için pusuda bekliyor. Yanında biri daha var. Onun ellerin de ise kova kova su. Bu su onu kurtaramayacak, hatta daha çok acı verecek.

Çarşafını giyindi Meryem, ve kimseye birşey demeden çıktı evinden. Okul vardı nede olsa, kimse onu merak etmeyecek. Ama Meryem okula gitmeyecek, Meryem avuçlarına çivilemek istediği mektubunun sahibine gidecek.

Apartmanın kapısını açtığın da Karşısın da Ahmet vardı . Yine karşı apartmanın merdivenlerin de oturmuş onu bekliyordu.

Meryem'in gitmesi gereken bir yer vardı. Kendi mahallerine bir saatlik uzak olan Hepberg'e gitmek için otobüse binmesi gerekiyordu o yüzden elini çabuk tutmalıydı. Ahmeti görmemezlikten gelerek yürümeye başladı. Yağmur yağmıştı güzel bir esinti ve yağmur kokusu içini yumuşatmıştı. Yüreğinde ki Alevlere biraz iyi gelmişti en azından.

"Meryem, dursana niye bakmıyorsun bana" Ahmet Meryeme yaklaşmış ve onunla konuşmak için çaba gösteriyordu ama Meryem onu duymamazlığa devem ediyordu.

"Hey nereye gidiyorsun orası okula giden yol değil" dediğin de Meryem yolunu değiştirmişti. Zaten okula gitmeyecekti ki.

"Okula gitmeyeceğim" diye tek nefeste cevap verdi daha da hızlandı. Ahmet'in arkasından gelmesini istemiyordu, çünkü o geldikçe Meryem daha da kızıyor ve daha da kendini tutamıyordu.

"Ahmet git! Neden anlamıyorsun gelme diyorum , konuşma benimle diyorum sana! Eğer benim arkadaşımsan beni dinlersin" Dediğin de Ahmet olduğu yerde kaldı, Meryem'in yeşil gözlerine baktı. Morali bozulmuştu, Meryem'in tavrı da onu kırmıştı aslında.

Kafasını salladı ve arkasını dönerek gitmeye başladı, bu kez daha hızlıydı. Bir an önce yok olmak ister gibi.

Meryemse yaptığının elbette farkındaydı, ama gitmesi için yapması gereken buydu, yoksa ikisi de kırılacaktı. Meryem'de zaten kırgındı, daha fazla kendini kırmak istemiyordu. Yangınına su serpilsin istemiyordu işte.

Uzunca bir süre yürümeye devam etti, otogara doğru gittiğin de otobüse bindi ve otobüs haraket ederken başını cama yasladı.

Düşündü, acaba bu hayatı yaşamasının sebebi neydi, imtihanmıydı? Herşeyden vazgeçip teslim mi olmalıydı kaderine, yoksa evlenmemek için direnmeli miydi?

İşte bunun cevabını bilmiyordu. Belki her gece , her saniye bunu soruyordu kendisine. Cevap ise koca bir sessizlik sonrasında göz yaşı. Daha ne kadar eğilecekti, ne kadar ağlayacaktı.

"Merhaba" diye bir ses işittiğin de başını camdan çekti ve arkasında ki sese baktı. Bu oydu, Onu kırdığını düşünen Ahmetti.

"Elimde bir emanetin varda onu vermek için geldim. On yedi yaşına gireceğim için annem hediye verdi ben de düşündüm ki, hediyeyi hediye etmek sünnettir, o yüzden sana vereyim dedim" Elinde ki kitabı Meryeme uzattığın da gülümsüyordu. On yedi yaşına girmişti, Meryemse on dört yaşına girecekti.

MERYEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin