5.BÖLÜM

2.1K 131 30
                                    

Yeni bölüm ile karşınızdayım. Aslında teşekkür etmem gereken onlarca kişi var ki. Desteğiniz için minnettarım benimle birlikte kızdığınız için, ve benim size geçirebildiğim ve sizinde hissettiğiniz için de yine ve yeniden teşekkür ederim. Arkadaşım Sema Acar, kitabı okuduğun da bana yazdığı o güzel Dilek'ler ve bana güvendiği için ona da teşekkür ederim. Yorumlarınız çok değerli bekliyorum💕 İyi Okumalar.

"Meryem kalk kız baban geldi" uykusundan uyanan Meryem, önce afalladı. Bir an şaşırdı uykulu olduğu için. Onların ailesin de, babası bir yere gelip veya giderse mutlaka evin büyükleri uyanır ve babasını bekler. Gerçi Meryem büyük değildi aslında.

"Tamam geliyorum" Dedi ve annesinin ardından oda ayağa kalktı. Pijamalarını çıkartıp etek ve penyesini giyinip odadan çıktı. Annesi mutfakta birşeyler hazırlıyordu. Oda annesine hızlıca yardım etti. Bir saat sonra kapı çalındı ve babası geldi.

Meryem Mutlu değildi. Babası onun istemediğini biliyordu ve bunu bildiği halde hala Nasıl berdel yapabiliyor, yıllardır tanıdığı babası Nasıl bu kadar vicdansız olabiliyor. Ya annesi, onu doğuran annesi Nasıl bu kadar rahat olabiliyor.

Abisi , babası içeri girerken elinde ki valizleri aldı ve hepsi teker teker ellerinden öptüler. Tevfik abisi hiç konuşmadan direkt odasına gitti, annesi ise babasıyla köyleri hakkında konuşurken Meryem de Mutfağa geçti ve babasına hazırladıkları kahvaltıyı serdi.

"Kız istemiyor , ağlayıp duruyor."

İçeride babası yerken sonunda annesi onun çığlıklarını duymuştu. Meryem ise onlara gözükememek için mutfakta karanlıkta onları dinliyordu. Dua ediyordu Meryem,babasının olumlu bir tepki vermesi için. Ama babası yemesine devam etti ve tek kelimeyle sert çıktıştı.

"Olmaz öyle şey! Berdel oldu artık"

"Niye böyle bir şey yaptın. Tevfik'te istemiyor , Meryem'de istemiyor"

"Başlayacam artık size! Yorgunum kadın senin dırdırınımı dinleyeyim yoksa yemek mi yiyeyim!" Annesi bu sözlerden sonra geri korkuyla çekildi.

Meryem mi?

Meryem ne yapsın işte, her gün her saniye umut ediyor ve umudu her saniye bir tokat gibi ona geliyor. Pişman olacaktı yıllar sonra , neden o gün babasına istemediğini söylemediği için, ama elden birşey gelmiyor. O içinde ki korku zehir gibiydi, her yerini kaplıyordu işte. En acısı da hiçbir şey olmamış gibi yendiği yemeği toplayıp bulaşıkları yıkamasaydı,sonra da uyumak için odasına gitti, ama uyumadı sabah olana kadar sadece ağladı..

Sabahın ilk dakikalarıydı. Meryem hala uyumamıştı, sadece bekliyordu bir mucize olsun da Meryem bu dünyadan kurtulsun diye. Mucize gerçekleşmedi, daha kötüsü oldu Meryem yeni bir güne başladı.

Çarşafını giyindi ve sessiz adımlarla dışarıya çıktı. Yağmur yağmış geceden ve yerler ıslaktı havada ise güzel bir yağmur kokusu vardı. Serindi, içinde ki yangınları söndürecek kadar serin değildi ,içinde ki Alev'i dindirecek kadar yağmur da yağmamıştı, yağmaz da.

Meryem, ağır adımlarla yürüdü. Durak belliydi. Meryem her yağmur yağdığında da eğer o günde okul yoksa parka giderdi. Salıncaklara bakar, kaykaylara bakar. Ama oynamazdı, zaten hepsi ıslaktı. Onun göz yaşları ıslatmıştı o en sevdiği parkı.

Rengarenkti park. Hepsi de onun sevdiği renkler. Oturmak istedi bir yere ama her yer ıslaktı, umursamadı. Bir yerinin ıslanacığını umursamadan oturdu. Annesi ve babası burada olduğunu duysa ya kızar ya da en kötüsü döverler. Canı yanmazdı ki Meryem'in. Onlar, onun canını öyle bir yaktı ki, Meryem'in bu saatten sonra canı zaten yanmazdı.

MERYEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin