Albertin Kayıp -11-

458 44 10
                                    

Neden gittiğini soruyorlar cevap bulamıyorum tek yapabildiğim bahaneler üretmek ve bunlara kendimi inandırmaktı bende öyle yaptım bir bahane ürettim ve ona inandım ama hiç bir zaman başka biri için gittiğine inanmadım düşünmedim değil düşündüm ama inanmak istemedim senin böyle bir şey yapabileceğine çünkü sen Albertindin ve benimdin kalbin benim olmasa bile oysa ruhun ruhuma huzur verirken bir an olsun acaba demedim acaba benimle oynuyor mu? Aklımın ucundan geçmedi böyle bir şey bil istedim aklımın ucu da kalbimde sana çıkıyor Albertin...

Neden gittiğini soruyorlar bahane üretmekten yoruldum anlayacağın sence bu sefer ne demeliyim insanlara öldü dedim beni deli sandılar inanamadılar baksana diyelim ki öldün yine inanmayacaklar şu ana kadar bulduğum bahanelerin haddi hesabı yok açıkçası en son iş seyahatine çıktı demiştim klasik yalandır ama şimdilik çevremdekileri susturmaya yeterliydi.

Peki ya iç sesim?

Gitmişti işte asla geri dönmemek üzere gitmişti şu an bana hediye aldığın Delibal dvdsini izliyorum kucağımda bir yığın mendil bu sefer sen yoksun ama yine de mutluyum bir yerlerdesin biliyorum ve orda mutlusun varlığın mutluluk sebebim nerdeysen orda kal Albertin çünkü sen mutluysan bende mutluyum bil istedim şu an hangi sahneyi izliyorum biliyor musun? Barışın Füsunun dersine girdiği sahne en çok nerde gülmüştük sahi? Pardon tüm salon gülmüştü ben gayım diye bir replik vardı orda kahkahayı koparmıştık o kadar içten gülmüştün ki bir an sinama salonuna güneş doğdu sanmıştım biraz filmi ilerlettim ve durdum Füsunun iskelede vapur beklediği sahne ve gelen telefon annesinin vefatı nasıl da ağlıyordum yanında şimdi yine ağlıyorum bu sefer sen yoksun.

Neden gittiğini soruyorlar Albertin artık susuyorum böylece sormaktan vazgeçiyorlar sahi zaten bir tek seni soruyorlar benim nasıl olduğumu soran yok bak bunları bilsen yine egon tavan yapardı biliyorum filmi yarı da bırakıp dvdyi çıkardım ve kutusuda koydum bana aldığın son hediyeye zarar gelsin istemiyordum bir zamanlar sana hediye aldığım fakat rengine uygun bir kot pantolon bulamadığın gömlek vardı lacivert gömlek bir kere giyip bana vermiştin onu çıkardım şimdi kutudan hala buram buram sen kokuyor sanki yeniden giymişsin gibi burnumun direği kırılıyor özlemin ile hala gelmeyecek misin?

Neden gittiğini soruyorlar bu sefer bağırıp çağırıyorum bilinç altımda yatan tüm gerçekleri bir bir söylüyorum başka birini sevdiğini, başka birine gittiğini, bir daha gelmeyeceğini ve inanmak istemesemde herkesi inandıracak o kelimeyi kullanıyorum benim duygularımla oynadı söyleyecek bir söz bulamıyorlar tabi gözlerinde bana acıyan ifadeler, odama çekilip ağlamıyorum bu sefer çünkü ben senin sayende Albertin acıya bile alıştım gelme Albertin çünkü harabeye dönmüş bu kalbim artık kaldıramaz biliyorum gelmeni istemiyorum kiminleysen mutlusundur umarım ve benden sana son bir söz daha mutluluklar içinde boğulman dileğiyle ne çok anı bırakmışsın bende baş ucumda ki bardak, masamın üstünde ki kalemler, lacivert bir saat eşi sendeydi hala sendedir umarım, küçük bir küre içinde iki tane çift böyle sallayınca kar yağıyor anılar bıraktın bende Albertin atamayacağım atsam bile unutamayacağım ama şunu biliyorum ki gelsen bile artık ben seni deli gibi seven o Efilya olmayacağım..

Üzgünüm Albertin beni böyle olmaya sen zorladın her yanım gece ışığım olmaya bile gelme..

Benim acılarımı paylaşabileceğim bir annem olmadı Albertin, dedikleri sadece bu yaşta ne acısı olmuştu sahi ne acısı bu yaşta değil mi? Acının yaşı olur mu? Küçükken yere düşerdik dizimiz kanardı en büyük acımız bu sanardık fakat yaşımız büyüdükçe acılarımızda büyüdü pansuman yapılmadı o yaralara belki kabuk bağladı ama her seferinde tekrardan kanadı kanattılar sen benim kolum kanadındın Albertin, gittin kolum kanadım kırıldı korumasız kaldım.

Benim acılarımı paylaşabileceğim bu da geçecek diyen bir annem olmadı Albertin,seni tanıdığım ilk günden beri ailem bildim seni sahi insanın ailesi çekip gider mi? Gitmez. Bırakıp gitmez ama sen gittin...

Artık alışıyorum biliyor musun? Yokluğuna alışıyorum ev sessiz, sakin evime girdiğim de hoşgeldin diyen bir sese karşılık hoşbulduk diyen biri de yoktu evime girdiğim de anahtari kapının üstüne koyup kilitledim tek kaldığım bu evde tek güvenlik o kapıydı herhalde.

Evi havalandırmış üstüne bir yorgunluk kahvesi yapmıştım artık alışkanlıklardan vazgeçme zamanıydı orta şekerli bir türk kahvesi yapıp tv karşısına oturmuştum ki sesini duydum inan bana sesini duydum, alışmışsın dediğin sesini duydum kahveyi içmekten vazgeçtim tvyi kapadım ve odama çıktım odamda bir değişiklik vardı bu olamazdı olmalıydı saatim gitmişti, defterlerim gitmişti, kalemlerim gitmişti..

Ona dair ne varsa gitmişti
Gelmiş miydi?
Buraya mı gelmişti hemde ben yokken tamamen mi unutturmaktı amacı neden gelmişti? Tam unutmaya başlarken neden hatırlatmaktı amacı belkide deliriyordum belkide hiç gelmemişti aklımın bana oynadığı oyunlardan biriydi..

Arkamı döndüğüm de kestane saçları, ela gözleri, soğuktan kıpkırmızı olmuş yanakları ile birlikte karşımdaydı gözlerimi kapadım açmaya korkuyordum ya yoksa?

Albertinin Efilyaya aldığı hediyelerden bazıları  🎋🎉🎈🎊

Albertinin Efilyaya aldığı hediyelerden bazıları  🎋🎉🎈🎊

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Albertin Kayıp  #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin