Albertin Kayıp -32-

76 36 2
                                    

Hiç bir şey istediğimiz gibi gitmiyordu bir acı bir gerçekti Albertini öyle görmüş olmam gördüğüm gerçeğini değiştirmeyeceği gibi, görmemezlikten gelip çay demlemeye koyuldum benim ilgisiz olmam onu odaya geçirmeye teşvik etmiş ve odaya geçmişti fazla çay içmezdi bir Karadenizliydi ama çaya karşı idi ne kadar garip değil mi? Her şeyi hazırladığım da yemek hazır diye bağırmıştım geldiğinde ağzını bıçak açmıyor ben ise bunu hayra yoruyordum işin ilginç tarafı bugün onunla geçirdiğim son gündü 5 temmuz 2016 yarın yola çıkacak birkaç gün olmayacaktık bu süre içinde ben onu nasıl özlerdim Allah bilir..

Yemeği yemiş çayları içmiştik bir teşekkür etmeyi bile çok gören Albertine saygılarımı içimden iletiyordum tabiki de, birkaç bulaşığı yıkadıktan sonra Albertinin odasına geçip bir yastık alıp salona geçmiştim ondan ayrı olmam daha iyi olacaktı çünkü kalbi başkasındaydı bu düşünceler ile tavanı izlerken yanıma gelmişti neden niçin diye kendime sormayı bırakalı yıllar olmuştu onu tanıdığımdan beri yani, gelip yanıma uzandığında o da tavanı izlemeye başladı baktığımız yer aynı düşüncelerimiz farklıydı hissedebiliyordum büyük geniş vücudu ile beni koltuk ile duvar arasında sıkıştırmış bu durum onu memnun etmiş olmalı ki gülüyordu Işığı kapatır mısın? Uyumak istiyorum dediğim de o yerinden kalkacak bende koltuğun her yerine yerleşmiş olacaktım ama öyle yapmadı kalkmadı kaldırmadı o koca totosunu bütün gece horlamaktan uyutmadı da bir ara sıcak vücudu vücuduma yapıştığında irkilmiş uyanmasına sebep olmuştum aynı evde aynı koltukta birkaç gün geçirmiş ama bir ömür geçiremeyecek miydik? Bu muydu yani.

Sabah olduğunu düşünüp gözlerimi içeriye vuran güneş ile açtığım da saatin 15.00 ve yanımda hala sevdiğim adamın olduğunu fark etmem uzun sürmedi, yüz üstü dönmüş ve tüm endamı ile yatıyordu tabi ben buradan nasıl çıkacaktım bir ayağımı onun üstünden sallandırıp zemine koyduğum da bacaklarım normal şartlarda açılmış ve Albertin sırt üstü dönerken kendimizi yerde bulmuştuk üstümde O..

Kalbim güm güm onun için atarken o sadece gözlerini bana dikmiş bakıyordu vücudunun tüm sıcaklığını vücudum da hissettiğim de dudaklarıma yerleştirdiği buse çok gecikmedi bu ilk olmuyordu ama bu ev içinde ilk defa oluyordu vücuduma yayılan sıcaklık yanaklarımı al al ederken Albertinin üstümden kalkmaya hiç niyeti yok gibiydi abartısız birkaç dakika dudakları dudaklarımda kalmış daha sonra benim onu itmem ile yana atılmıştı kendimi banyoya attığım da kapıyı kilitledim vücudum ona yanıyor yanmaya devam ediyordu kendimi soğuk duşun altına attığım da zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım otobüsün kalkmasına bir buçuk saat vardı kurulanıp çıktığım da o her şeyi ile hazır beni bekliyordu bende saçlarımı yapmış hazır olmuştum bu onunla ilk olmasa bile son otobüs yolculuğum olabilirdi hissediyordum ve yanılma payı yoktu.

Valizleri indirdiğimizde terminale gitmemiz uzun sürmemiş bu süre içinde o çok sevdiği cipsilerden almıştı birde insan gibi yese amenna ama yok illa kendine uygun öküz gibi yiyecekti dudakları cipsin kırıntıları ile Merhaba diyordu bana adeta, beklediğimiz otobüs geldiğinde binmiştik saatler 20.00 gösterdiğinde koltuk numaralarımızın onunla geçireceğim 2 saat 45 dakikayı düşünüyordum zaman bize inat hızla geçiyor ve ağlamalarım şiddetleniyordu hissetmesine hissediyor bana daha sımsıkı sarılıyordu ve ondan kopma zamanım geldiğinde bana söyle gözyaşlarımdan öpüp sol işaret parmağı ile silerken Eğer evlendiğimi duyarsan evlen, bekleme senden çok iyi bir anne olacak deyip son kez sarılıp yanaklarımdan öpüp inmişti inmesine burda kalbi yangın yeri olan bir ona vurgun onu seven birini bırakarak..

Arkasını dönüp bana el salladığında hıçkırıklarım düğüm olmuştu ve tek tesellim onu bir daha görme düşüncesi olmuştu.

Küçük bir Dipnot :

Gözyaşlarınızdan öpen birini kaybetmeyin ben severek kaybettim.

-Yalova Terminal 😏

Elinden kırmızı balonu kaçmış bir kız çocuğu gibi hüzünlü, kırılgan ve zırıl zırıl ağlayan bir kız çocuğu gibiydim tüm sevincimi bir buluta bağlamış ve o gittiğinde uçup gittiğinde her şey yok oluvermişti..

Albertinde böyle gitmişti bir kırmızı balon gibi adeta, nice kırmızı balonlar olabilir ama onun gibisi eşsizdi günler günleri kavolamış onu göreceğim gün için gün sayar olmuştum birkaç günü memlekette geçirip mezuniyet için Bursaya gittiğimiz de onu görmek için sabırsızca beklemekten başka yapacak bir şeyim olmadığı belliydi bekledim bekledim ve indiği otobüsten onu gördüğüm de deli gibi sarılıp kokusunu içime çektiğim de bir gerçekti.

Özlemiştim.

Eşyaları evimize götürüp bir şeyler yemek için çıktığımız da o yine yakışıklılığından bir gram eksiltmemişti aksine daha bir yakışıklı gelmişti gözüme Allah biliyor ya, yemek yemek için fit mekanımız olan Hanzadeye gittiğimiz de kızların ona içine düşecek gibi bakmasından dolayı bende Albertine yanaşıp Her zaman ki menüden mi sevgilim dediğim de onun yüzünde ki mutluluğu hiç bir şeye değişmezdim çünkü kızların ona olan ilgisi bariz belliydi ve bu beni hiç mutlu etmiyordu bende bu yöntemi kullanıyordum menüler geldiğinde iki dakika bitirilen menüye mi yanayım yoksa benim yarım saatte bitiremediğim döner emeğine mi yanmalıydım bilemedim.

Saatler 20.30 gösterdiğinde Hanzadeden çıkmış ve biraz turlamak istemiştik her zaman ki gibi güzelim şehrin güzelim yerinde Tophaneye gitmiştik tüm Bursa ayaklarımız altında ve bu sevdiğim adam ile inanılmaz bir manzara idi Güneşin Batışı bir yana yanımda ki adam benim hayatıma bir güneş gibi doğmuştu zaten ve tüm umudum onun ellerindeydi beraber birçok resim çekilmiş ve bugünü unutulmayacak listeme yazmıştım.

Onun gözlerine baktığım da tüm dünya bir yana, o bir yana olduğunu görebiliyor aksine benim dünyam tam karşımda duruyordu, gözlerine vuran güneş ile beni benden alıyor kalbim onun ellerinde can verecek gibi oluyordu bunu o da fark ediyor olmalı ki ellerimi tuttu çünkü zırıl zırıl titriyordum aşk insanı bir cep telefonu gibi titretebiliyordu ama akşamları Bursa-Tophane gibi bir yer bu kadar esmesininde benim titremem de payı oldukça büyük idi.

Onun elleri ile can bulmuş onun nefesi ile yaşıyor olmuştum adeta benim yaşamam için bir sebepti O.

Bazen olması gerektiğinden fazla yoruluyordu bu bünyem bu küçük bedenim bu akıl almaz şeyler yaşayan ve yaşamaya devam eden ruhum.



Albertin Kayıp  #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin