Bölüm -6-

6.9K 949 2K
                                    

 
   Açıkmış olmalısın birer sandviç yapıp geliyorum kirlenmemiş bayan” diyerek mutfağa gidip geldi kısa sürede.

“Şimdi iki tane sandviç hazırlayacağım. Hem de senin gözlerinin önünde ve bir oyun oynayacağız. Sen bu iki sandviçten birini seçeceksin ve onu yiyeceksin. Eğer hayır dersen, yemezsen veya başka bir kelime kullanırsan, önce o güzel yüzünün sol tarafını çizerim, konuşmaya devam edersen sağ tarafını da çizerim. Aklın başına gelmez ve yemezsen, konuşmaya devam edersen dilini keserim. Bu, sen benim istediklerimi yapana kadar böyle devam edecek.”

    İki ekmeği güzelce böldükten sonra birine klasik sandviç malzemelerini koydu. İkinci ekmeğin malzemeleri için gizli bölmeye geçti ve elindeki poşete bir şeyler koyarak getirdi.

“Evet, birinci sandviçimizi tamamladık sayılır. Son dokunuşları ikinciyi bitirince yapacağım. Sıra ikinci sandviçte… Bakalım malzemeleri neler?!. Malzemeleri özenle seçtim. Bunun sebebi nedir biliyor musun? Hani markette eşyalara dokunduğumda kirlettiğimi söylemiştin ya şimdi sen kirli ve pis eşyaların ve yiyeceklerin neler olduğunu çok daha iyi anlayacaksın” dediğinde Sıla ürkek gözlerle Aziz’i dinliyordu.

“Bakalım poşetten ilk ne çıkacak?” elini daldırdı bir tane fare çıkardı.
“Aaa… Güzel bir sosis” dedi ve satırla farenin başını kesiti. Hızlı hareketlerle derisini soydu. İç organlarını çıkardı. Fareyi bir şişe taktı ve ateşin üzerine koydu.
“Sosisimiz pişerken bakalım başka neler var? Aaa… Zeytin!..” hamam böceklerini gösteriyordu.
“Bunları ikiye bölelim…” Birkaç tane hamam böceğini bölerek ekmeğe koydu.

“Başka ne varmış? Aha… İşte vitamin deposu” iki tane solucanı ve bir kurtçuğu da ekmeğe koyduktan sonra; “Sosisimiz pişmiştir onu da koyalım. Tamam, sandviç hazır” diyerek eliyle emeği bastırdı iyice.
“Bak şimdi ağzının bantlarını sökeceğim. Bak bağırmak, konuşmak yok. Ben sandviçleri saklayacağım, sen de seçeceksin. Klasik olanı seçersen soslayıp vereceğim. Tamam mı?”

Sıla başını tamam der gibi salladı. Aziz ağızındaki bantları söktüğünde Sıla gayet sakin duruyordu. Sıla’nın görmeyeceği şekilde sandviçleri iki ayrı siyah poşete koydu Aziz.

“Seç birini bakalım.”

Sıla korkmuyor gibi durmaya çalışıyordu. Aziz’in karşında cesur davranmaya çalışıyordu.

“Sağ taraftakini seçiyorum” dedi ve sonucu görmek için bekledi.

Aziz yavaşça elini poşete götürdü;

“Hadi be çok şanslısın. En güzelini seçtin ama bunun hiç keyfi yok ki” dedi, daha poşetten elini çıkarmamıştı. Sıla klasik sandviç seçtim diye sevinirken Aziz:

“Sürpriz…” diyerek sandviçi çıkardı. Solucanların sallandığını gören Sıla çok şaşırmıştı.

Aziz:
“Bana bak şimdi, sen seçtin bunu. İtiraz etmeden yiyeceksin. Öbürünü de ben puhahaha...” diyerek kahkaha attı.

Sıla dik durmaya çalışarak;
“Getir lan yiyeceğim. Senden korkan senin gibi olsun” deyince Aziz şok oldu.

“Ne diyorsun kızım sen? Aç ağzını.” Sandviçi ağzına doğru götürüyordu. Sıla biraz tiksinse de bir ısırık aldı. Zorlanarak yuttu. Aziz, Sıla’nın bu davranışından hiç keyif almamıştı. Tüm sandviçi yedirmiş ama Sıla kusmamıştı bile.

“Psikopat mısın kızım sen nasıl bir varlıksın?” Sinsice güldü Sıla.

“Beni böyle şeylerle korkutamazsın. Benden ne istiyorsun, niye kaçırdın beni onu söyle?”

“Sen beni herkesin önünde aşağıladın. Hor gördün. Bu karşılıksız mı kalacak sandın?!.”

“Oğlum sen de şu kılığına bak. Kessen şu sakalı, giysen şöyle adam akıllı kıyafetler on numara adam olursun. Ne böyle ezikler gibisin.”


Aziz:
“Ne diyorsun kızım sen?” deyip sert bir tokat attı Sıla’ya.

“Bi tokatla benim canımı acıtamazsın. Öldür beni uğraşma boşuna.”

Şaşkın şaşkın bakan Aziz ilk defa böyle bir kurbanla karşılaşıyordu. Ve bu hiç keyif vermiyordu.

“Bekle ben sana ne acılar tattıracağım” dedi ve Sıla’nın ağzını bantlayarak eve geçti. Televizyonun karşısına geçen Aziz hâlâ şaşkındı aynı zamanda sinirlenmişti. Çünkü öfkesi dinmemişti, Sıla yalvarması, çığlık atması gerekirken bunun tersini yapmıştı. Bu hiç keyifli değildi Aziz için.

Son anda bir plan aklına gelen Aziz keyiflenmeye başladı. Tekrar odunluğa döndü ve bir düzenek kurmaya başladı. Sıla’yı bir sandalyeye oturttu ve hareket etmesin diye sabitledi. Kafasına bir teneke yerleştirdi. Tenekeyi de düşmesin diye sabitledi. Sonra da tenekenin bir metre yukarısına bir damacana su koydu ve delik açtı. Delik açılan damacanadan tenekenin üstüne su damlıyordu belli aralıklarla. Amacı Sıla’yı delirtmekti.

Işıkları kapatıp eve geçti Aziz. Kara kaplı ajandasını çıkardı. Bir sayfayı açtı ve parmağını bir fotoğrafın üzerine koydu.

“Beklediğim gün geldi. Çektirdiklerini, çekeceksin” derken parmağıyla fotoğrafın üzerine çarpı işareti çiziyordu.

Sallanan koltuğuna oturdu. Oscar Çöllerde çizgi filmini açtı ve kahkahayla izlemeye başladı. Ağzında yumurtayla bir tilki ve arkadaşlarından kaçan kertenkele Oscar en çok sevdiği çizgi filmdi.


Sabah olduğunda yaptığı planları gözden geçirdi. Eksik bir şeyler olsun istemiyordu. İntikam soğuk yenen bir yemekti. Aziz uzun süre beklemişti bugün için. Beklediğine değecekti, vakti gelmişti. Ufacık bir hata bile yapmak istemiyordu. Yıllarca adresini aramış, bulamamıştı. Dört hafta önce aramaları sonuç bulmuş, istediği adrese kavuşmuştu. Dört haftadır plan yapıyordu. Bugün planlarını gerçekleştirmenin zamanı gelmişti.

Odunluğa giderek damacanayı kaldırdı sonra da Sıla’nın başındaki tenekeyi çıkardı. Sıla’nın gözleri kıpkırmızı olmuştu. Kendi kendine şarkılar mırıldanıyordu. Aziz, Sıla’nın yüzüne biraz su çarpınca Sıla kendine gelir gibi oldu.

“Gerizekalı manyak niye çıkarıyorsun tenekeyi, tam eğlenmeye başlamıştım?” deyince bir şok daha yaşadı Aziz. Sinirlenip tenekeyi tekrar başına koydu.

“Ulan ben mi manyağım sen mi anlamadım?!.” diyerek damacanayı düzeltip, planını gerçekleştirmek için harekete geçti.

KIRMiZİ ELDİVEN 1 ( RAFLARDA ) (İçimizdeki Seri Katil) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin