Bölüm -2-

13K 1.2K 96.1K
                                    


İlk bölümü okuyup beğendiysenizeniz kitabı, kitaplığınıza eklemeyi unutmayın lütfen. Ayrıca arkadaşlarınızı davet eder ve etiketlerseniz sevinirim. Keyifli okumalar.

*******

Emlakçı bir cesaretle;

“Bırak beni, ne istersen veririm sana” dedi.

Emlakçının konuşmasına sinirlenen Aziz, ağzını tekrar koli bandıyla bantladıktan sonra;

“Kuralı çiğnedin. Şimdi sayalım bakalım kaç kelime konuşmuşsun. Bir… İki... Altı… Evet, altı kelimeye karşılık altı parça...”

Eline satırı alan Aziz, adamın yalvaran gözlerle bakmasına aldırmadan sertçe kırık kaval kemiğine bir darbe vurdu. Tek darbede kopmuştu Emlakçının sol ayağı. Adamın iniltileri artıkça, Aziz garip bir keyif alıyordu. Sağ ayağına bir darbe ve sağ ayağı da koptu. Emlakçı acıya daha fazla dayanamayıp bayılmıştı. Aziz o kadar kendinden geçmişti ki bunun farkında bile değildi.

Sırayla önce kollarını ve sonra da kellesini kesti.

Emlakçının çöplerime dokunmaya bile layık değilsin sözüne karşılık;

“Aşağılık kapitalist pislik, sen de tek parça gömülmeye layık değilsin” diye bağırarak kahkaha atıyordu. Kahkahaları bazen ağlamayla karışıyordu.
Parçaları saymaya başladı;

“Ayaklar iki tane, iki de kollar, bir de baş ve gövde… Tamam, altı parça... Gördün mü Emlakçı? Aziz sözünü tutar. Muhahahah…”

Kahkahalar eşliğinde parçaları bir çöp torbasına koydu ve gizli bölmeyi açtı. Parçalanmış ceset için bir çukur kazdı ve cesedi gömdü. İyice yorulan Aziz acıkmıştı da.

“Etrafı toplamadan karnımı doyurayım. Sonra toplarım buraları” diyerek odunluktan çıkıp eve giren Aziz önce dolaptan, beyaz peynir, domates ve çiğ sucuk çıkardı.
Ellerini yıkama gereği duymadan hepsini bir bir doğrayarak ekmek arası sandviç yaptı Aziz. Ekmeği eline alarak odunluğa girdi. Bir yandan iştahla sandviçini yerken, diğer yandan da etrafa bulaşan kanları temizliyordu. Bütün kanlı odunları ve eşyaları, şömine tarzı hazırladığı yerde ateşe verdi.
Odunluktan çıkarak eve döndü tekrar. Sandviçi bitince duşa girdi Aziz. İyice yıkandıktan sonra temiz iç çamaşırlarını, iç çamaşırlarının üzerine de eski ve çöpte kullandığı elbiselerini giydi.

Giysi dolabından önceden hazırladığı poşeti alarak dışarı çıktı. Çöp arabasının içine poşeti koyarak arabayı iteklemeye başladı. Mahallenin bakkalından sigarasını alarak dışarı çıktı. Arabasının radyosunu açtı, bir klasik müzik buldu ve arabasını iteklemeye başladı. Bu sırada bakkala alışveriş için gelen mahallenin sakinlerinden Eşref Bey, Bakkal Osman’a dönerek;

“Ne iyi bir adam öyle değil mi? Kimseye zararı yok. Çöplükten ekmek parasını çıkarıyor. Mahallede kimseye zararı yok. Çok efendi bir adam. Çocukları da çok seviyor” diyerek Aziz’i övüyordu.

Bakkal Osman:

“Öyledir Eşref Bey. Kimse şikayetçi değil. Bir kere taşkınlık yaptığına şahit olmadım. Zavallının sesi bile çıkmıyor. Kısık sesli” diyerek komşusuna katıldı.

Eşref Bey:

“Kimdir? Neyin nesidir? Senin bilgin var mı Osman Bey?” diye sordu.

Bakkal Osman;

“Yalan değilse eski bir askermiş. Komutan yani. Sonra ne olduysa bırakmış. Malulen emekli etmişler. Nerelidir ailesi var mı bilmem” diye cevap verdi.

Eşref Bey, Aziz’e üzülerek;

“Yazık ya böyle yapayalnız hayat mı olur? Acıyorum bu Aziz’e” diyerek merhametini dile getirdi.

***

Aziz çöp arabasını şehir dışına ormana doğru itekliyordu. Ormanda belli bir yere varınca arabadaki poşeti çıkardı. Arabanın üzerini ağaç dallarıyla örttü.

Yol kenarına geçerek Berko’yu aradı.

Telefonu açan Berko:
“Kardeş iki dakikaya oradayım” diyerek telefonu kapattı.
Aziz bir müddet bekledikten sonra 92 model beyaz Şahin’le Berko kazık fren sıkarak yanında durdu. Camdan kafasını uzattı;
“Atla kardeş parti yarım kaldı. Çabuk hadi” diyerek açılmayan yolcu kapısını zorlayarak açtı. Aziz önce elindeki poşeti arka koltuğa bıraktı sonra da arabanın kapısını sertçe kapattı.

Aziz, Berko’yu baştan aşağı süzdü;

“Bu halin ne böyle savaştan çıkmış gibisin?” diyerek merakını dile getirdi. Berko gülümseyerek;
“Kardeş Vedat şerefsizinin izini buldum. Beni bayağı zorladı ama şu an evde. Sana yetişeyim derken bayağı hız yaptım polisler takıldı peşime, onları atlatmak epey zor oldu” diye cevap verdi.

Aziz:
“Ne yani şimdi polis bu arabayı mı arıyor?” dedi gülerek.

Berko:
“Yok, kardeş yolda değiştirdim arabayı” diye cevap verdi.

Aziz:
“Bensiz Vedat’a bir şey yapmasaydın” dedi kahkaha atarak.

Berko:
“Yok, kardeş sadece biraz sevdim” diyerek arabayı evin arka kısmına zulaladı.

Arabadan inerek eve girdiler. Vedat iç çamaşırlarıyla elleri, ayakları ve ağzı bağlı bir şekilde jakuzinin içinde açık musluğun altında öylece hareketsiz ıslanıyordu. Aziz, Vedat’ı öyle görünce;
“Ne verdin adama çıtı çıkmadan suyun altında bekliyor robot gibi?” diyerek kahkaha atıyordu.

Berko:
“Sakinleştirici de diyebileceğimiz bir çeşit hap. Her şeyi hissedebilecek ama hareket edemeyecek. Tıpkı çocukken bana yaptığı gibi…” dediğinde çocukken kendisine yapılan işkenceler geldi gözünün önüne

 Tıpkı çocukken bana yaptığı gibi…” dediğinde çocukken kendisine yapılan işkenceler geldi gözünün önüne

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Berko

Umarım beğenmişsinizdir. Yorum ve eleştirilerinizi bekliyorum.

E. AKSU

KIRMiZİ ELDİVEN 1 ( RAFLARDA ) (İçimizdeki Seri Katil) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin