Multimedya: Yekta ve Burçe
Etrafına sadece boş gözlerle bakıyordu. Hiç gelmemişti buraya. Olup bitenlerden habersiz sadece bekliyordu. Anlam veremiyordu olup bitenlere. Hiç tanımadığı birinin kendisine baktığını fark etti ama yine de görmemiş gibi yaptı. Başını yere indirdi ve bekledi. Önünden uzun boylu yakışıklı bir asker geçti. Sadece onun arkasından baktı ve yerde bir kâğıt gördü. Önce etrafına bakındı, kimsenin ona bakmadığı bir anda kâğıdı yerden alıp da açtı. İçinde bir isim ve hemen altında da bir numara yazılıydı. Bu ismi daha yeni duymuştu ve neden onun önüne kâğıdın atıldığına anlam veremedi. Etrafına bakınmaya başladı. Önünden geçen çocuğun yani askerin kendisine baktığını ve bir şeyler anlatmaya çalıştığını fark etti. Asker elinle telefon işareti yaparak 'beni ara' diyordu. Evet, evet 'ara beni' diyordu gerçekten de. Ne yapacağını bilemedi. İlk defa burada görmüştü onu. Asker kendisine bakıyor mu diye baktığında bu sefer de yanında duran kişinin işaretle askeri gösterdiğini gördü. Ne yapacağını bilmiyor bir halde oradan gitti hemen. Yol boyunca çok düşündü. Ve en sonunda bir karar verdi. Ne olursa olsun askeri aramayacaktı hem zaten bir daha onu ne zaman görecekti ki. Etrafındakiler neden bu kadar durgunsun diye sordular. Hiç yok bir şey diyerek geçiştirdi hep. Akşam olduğunda yatağına uzandı. Uyumaya çalıştı ama olmuyordu uyku gelmiyordu. Yatağın içinde koyunları saymaya başladı. Hiç anlamadığı bir anda uyuya kaldı.
Sabah uyandı kahvaltıdan sonra dışarı çıkmak için hazırlandı. Dün giydiği kıyafetlerini sepete atarken cebinde o kâğıdı gördü. Tam yırtıp çöpe atacaktı ki içindeki ses onu durdurdu. Üzerini değiştirdikten sonra dışarı çıktı. Yavaş yavaş yolda yürümeye başladı. Karşıdan askerin kendisine doğru geldiğini fark etti. Onu görmemiş gibi yaparak etrafına bakındı. Asker tam önünde durdu ve neden aramadığını sordu. Hiçbir şey demeden gitmeye çalıştı ama olmadı. Sadece birbirlerinin gözlerinin içine baktılar.
“ Acelem var gitmem lazım ” diyerek oradan uzaklaştı. Asker sadece arkasından baktı ve “ senin aramanı ne olursa olsun bekleyeceğim ” diyebildi. Yavaş yavaş oda askerden hoşlanıyordu ama bilmediği bir şeyden korkuyordu. Bu eski yaşadıkları olabilirdi. Eve döndüğünde kapısının üstünde bir kâğıt gördü. Etrafına baktığında kimse yoktu. Hemen kâğıdı açtı ve içinde yazılanları okudu. Kâğıtta:' Neden korktuğunu bilmiyorum ama korkmana gerek yok ben sana bir şey yapmayacağım sadece seni seviyorum. Bunu bilmeni istedim sen istemezsen bir daha karşına çıkmam seni rahatsız etmem'
Yazıyordu. Bu kâğıdı kimin bıraktığını tahmin etmek zor olmadı biliyordu ki bunu yazan o askerdi. Biraz düşündükten sonra bir şans vermeye karar verdi. Ve askeri aradı. Ne diyeceğini bilmiyordu ama yine de onu aradı. Karşıda ki sesle kendine geldi ve “ ben Burçe ” diyebildi. Telefondaki ses “ ben de Yekta ” dedi.
Bir süre hiç konuşmadılar. Telefondaki ses, “ sen o kız olmalısın ” dedi. Burçe “ hangi kız ” diye cevap verdi o sese. Yekta, “ masum ve yaralı kız bir o kadar da sevecen ” diyerek sorusunu cevapladı. Karşıdan ses gelmeyince “ günlerce cevap beklediğim, kapısına yazı bıraktığım kızsın dimi o sensin? ” diye sordu heyecanla. Burçe bunları duyunca sadece “ evet ” dedi. Yekta, “ böyle susacak mısın bir şey söylemeyecek misin? ” Diyerek karşı taraftan gelecek cevabı bekledi. Burçe, “ şimdilik hayır ben kapatıyorum ” dedi ve telefonu kapadı. Yekta aramasına çok sevindi ve Burçe'yi anlıyordu. Ama ne yapacağını bilmiyordu. Burçe Yekta'ya soğuk davransa da yine de ona karşı bir şeyler hissediyordu. Yekta ne olursa olsun Burçe'yi düşünüyor ve karşılaştıkları ilk anı hatırlayınca kendi kendine gülümsüyordu. Bir anda Burçe'yi tekrar aradı ve sesini yine duymak istedi. Telefon birkaç kez çaldı ama açan olmadı. Neden açmadığını merak etti ama yinede bekledi. En sonunda Burçe telefonu açtı. Yekta onu konuşturmadan önce kendi konuştu ve neden aradığını söyledi. Burçe buna çok şaşırdı ama yinede yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. Yavaş yavaş birbirlerine alışmışlardı. Akşam olduğunda Burçe yatmak için yatağına yattığında telefonunun sesiyle yatağından kalktı. Arayan Yekta'ydı. Burçe buna şaşırmadı. Yekta konuşmasına fırsat bile vermeden,
“ uyandırdıysam özür dilerim ama yatmadan önce sana iyi geceler demek ve son kez sesini duymak istedim ” dedi. Burçe bunları duyunca tüm kızgınlığı geçti ve “ yok daha yeni yatıyordum sana da iyi geceler ” dedi. Ve “ başka bir şey demiyorsan kapatıyorum ” diye de ekledi. Yekta, “ dur kapatma sadece şunu söylemek istiyorum ” dedi. Burçe, “ söyle ne diyeceksen bekliyorum ” dedi. Yekta, “ seni seviyorum ” dedi. Burçe bunu duyunca önce şaşkınlık yaşadı ama sonra “ ben kapatıyorum ” deyip hızlıca telefonu kapadı. Yatağına yattı ve uyumaya çalıştı. İkisi de birbirlerini düşünüyordu. Burçe'nin aklında sadece Yekta'nın söylediği 'seni seviyorum' vardı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARA BENİ ✔️ [tamamlandı]
Подростковая литератураYekta, aradığı aşkı bulmuştur ve beklediği kadın tam karşısında duruyordu. Tüm cesaretini toplayarak sevdiği kadına "ARA BENİ" dedi ve onun aramasını beklemeye başladı. O telefon çaldı mı peki sizce? Beklediğine değdi mi? Okuyup göreceğiz ne olduğu...