BÖLÜM 4

227 146 51
                                    

Multimedya da ki resim bölümden kopuk olabilir, düzenlemeden önce koymuştum değiştirmedim. Keyifli okumalar!

Eren ve Burçe sarmaş dolaş kahkahalı bir sohbet içersindeydi. Mutlu görünmeye çalışıyorlardı. Yekta onları görünce gözlerine inanamadı önce " yanlış geldim galiba yoo hayır bu o olamaz " dedi kendi kendine. Elindeki kırmızı gül de parmaklarının arasından kayıp da yere düşmüştü. Gözlerini balkondaki sevgilisinden ayıramadı bi süre, gördüklerine inanmıyordu. Burçe, " daha fazla yapamayacağım " dedi yaptığından pişmanlık duymuştu. Eren, " sabret biraz daha " diyerek onu ikna etmeye çalıştı. Yekta arkasına dönüp uzaklaşmıştı oradan daha fazla onları izlemeye dayanamadı. Burçe sevgilisinin arkasından sadece baktı. Ve Eren'e dönüp de " şimdi ne olacak peki ne yapmaya çalışıyorsun?! " diyerek bir hışımla içeri girdi hemen arkasından da Eren gitti. " Birkaç saat sonra sevgiline hiçbir şey olmamış gibi mesaj atacaksın " dedi yanına gelip de. Burçe, " hayır atmayacağım! " diye karşılık verdi sinirli bir şekilde. Yekta gördüğü manzara karşısında yıkılmış bir şekilde evine geldi. Düşünmeye başladı olanları, gördüklerini. Sonra bir karar varıp da Burçe'yi aradı. (hiçbir şey olmamış gibi) Burçe arayanın Yekta olduğunu görünce çok şaşırdı aramasını beklemiyordu hele ki o manzaradan sonra. Bir heyecanla telefonu açtı hemen. " alo aşkım günün nasıl geçti işini bitirdin mi? " dedi normal ses tonuyla hiçbir şey bilmiyormuş gibi yapmıştı. Burçe, üzgün bir halde konuşmaya çalıştı. " Evet, aşkım bitirdim seni çok seviyorum bunu unutma olur mu? " diyerek telefonu kapattı. Yekta, " bende seni seviyorum " diyemeden telefon kapanmıştı. Buna çok şaşırdı.

-"Burçe sen ne yapıyorsun kendine gel sakin ol. Gel biraz dışarı çıkalım dolaşalım a ne dersin? " dedi normal bir şekilde. Burçe, Eren'in yüzüne sadece baktı sadece ve hiçbir şey demeden odadan gitti. Eren arkasından seslenip de " nereye beni duymuyor musun? " Dedi. En sonunda sert bir şekilde Burçe'nin kolundan tutarak " beni dinler misin ne yaptığını sanıyorsun sen çocuk musun?! Ne bu çocuksu hareketler saçmalamayı keser misin artık otur şuraya " dedi ses tonunu yükseltip de. Burçe çok şaşırmıştı Eren ilk defa böyle ona sesini yükseltmişti ne yapacağını bilemedi. Ve tüm kuvvetini toplayıp da " yalnız kalmak istiyorum biraz düşünmem lazım " dedi gözlerini kaçırarak. Eren, " peki dur sen gitme otur düşün ben giderim. Geldiğim de konuşmaya devam ederiz " diyerek kapıdan çıkıp gitmişti. Burçe arkasından baktıktan sonra hızlı adımlarla odasına gidip de yatağına oturdu. Kendi kendine konuşmaya başladı. Yekta da kendi kendine konuşmaya başlamıştı.

- " Neden telefonu kapattı şimdi. Ben ne dedim ki oof kafayı yicem ne yapayım bir daha arayım mı " dedi kafası ellerinin arasında. Burçe odasındaydı hala. Uzun bir düşünce sürecinden sonra

- " Yok artık yapamayacağım bu oyuna daha fazla devam edemeyeceğim ben onu seviyorum ya o da beni seviyor, seviyordur yani seviyor seviyor canım ya sevmiyorsa Eren haklıysa oof " diyerek gözyaşlarına hakim olamayıp da ağlamaya başladı.. 😭

Burçe ağlayarak uyuya kalmıştı. Eren eve sabaha karşı geldi ve ilk önce Burçe'ye bakmaya odasına gitti. Uyuduğunu görünce ses yapmadan odadan yavaşça çıktı. Tam çıkarken Burçe'nin telefonunun titrediğini fark etti ve hemen eline alıp baktığında ekranda.. " AŞk arıyor " yazıyordu. Önce " yok açmıyım " diyerek telefonu geri bırakacakken vazgeçip de telefonu açmaya karar verdi ve odasına gitti sessizce. Telefonu açmasına rağmen ses verip de konuşmadı önce. Karşıda ki kişi " aşkım dün doğru düzgün konuşamadık ve ben dayanamadım aradım. Evet, anlat bakalım şimdi neler oluyor seni dinliyorum? " demişti sakin olmaya çalışarak. Eren ses vermeyip de dinlemeye devam etti. Yekta en sonunda " alo orda mısın ya beni duyuyor musun? " Dedi ses tonunu yükseltip de. Eren de bunun üzerine " alo " dedi sadece. Yekta erkek sesini duymasıyla bi anlık şaşkınlık yaşadı. " Sen de kimsin Burçe nerede?! " dedi bağırarak. Eren de " bir sakin olursan her şeyi söyleyeceğim sana şimdi beni dinle telefonda olmaz saat 2'de derya cafede ol orada her şeyi anlatacağım sana " dedi ve telefonu kapattı. Yekta cevap bile vermeden telefon kapanmıştı. Burçe uyanmıştı ve Eren'in arkasında duruyordu. Eren önüne döndüğünde Burçe'yi görünce şaşırdı ve " sen ne zamandan beri orda duruyorsun? " dedi belli etmemeye çalışarak. Burçe de " sakin ol daha yeni geldim sen kiminle konuşuyordun telefonla? " diye sordu. Eren, " şey ben mi.. hım arkadaşımla " diye geçiştirmeye çalıştı onu. Burçe de " peki sorabilir miyim acaba senin telefonun yok mu? " dedi tek kaşını kaldırıp da. Eren de " var " diye cevapladı sorusunu.

- " Niye benim telefonumu kullanıyorsun acaba?
- " Ya ne var yani kontörüm yoktu buradan 5 dakika konuşayım dedim "
- " Peki peki kızma hemen işin bitince alabilir miyim telefonu "

Telefonunu almasıyla içeri geçip de televizyonu açtı ama izlemedi. Boş boş televizyona bakıp da derin düşüncelere daldı. Eren birkaç dakika sonra üzerini değiştirip de salona Burçe'nin yanına gidip oturdu. Burçe o kadar dalmıştı ki Eren'in yanına oturduğunu fark etmemişti. Eren baktı Burçe konuşmuyor omzuna dokunup da " burada bir şey konuşuyoruz dimi " dedi. Burçe, " he sen ne zaman geldin ya " dedi yerinden sıçrayıp kendine gelirken. Eren de şakacı bir şekilde " oo ben ne zamandır buradayım da sen yoksun anladığım kadarıyla dünyadan Burçe'ye " diyerek gülmeye başladı. Burçeden bir cevap alamayınca " ben dışarı çıkıyorum " diyerek kalkıp gitmişti yanından. Burçe, " nereye bende geliyim " dedi ama boşuna Eren gitmişti bile. Burçe de midesinden çıkan seslere duyunca mutfağa gidip de kendine bir şeyler hazırlamaya başladı.

Yekta çoktan gelmişti ve merak içersinde beklemekteydi. Ne anlatacağını merak etmektedir. Eren cafenin kapısından içeri girip de etrafa bakındı. Yekta'yı görmesiyle oraya doğru ilerlemeye başladı. Yekta karşısında o balkondaki çocuğu görünce şaşırdı hala ne olduğunu anlamayamadı. Eren konuşmasına fırsat vermeden " biliyorum şu an çok şaşkınsın ama birazdan gerçekleri sana anlatacağım " demesiyle telefonu çalmıştı. Telefonu açıp da konuşmuştu. Konuşmasını bitirdikten sonra hızlıca cafeden çıkıp gitmişti. Yekta, " hey ne oldu? " diye seslendi arkasından ama boşuna gitmişti bile. Yerine oturmuştu tekrardan ve " bu bir şaka olmalı ya " diye kendi kendine söylendi. Telefonunu eline alıp da mesaj kutusuna girmişti. Ve sözcükleri birer birer yazmaya başlamıştı..

Acaba kime yazıyordu? Eren neden çıkıp gitmişti? Cevapları yeni bölüm de.

Yorumlarınızı eksik etmeyin benden. Desteği için zuzunun_hikayeleri ne çokça teşekkür ediyorum bu bölüm sana gelsin 💞🌼

ARA BENİ ✔️ [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin