Saçma bir kaosun içinde gibiydim. Bu nasıl olurdu ki? Edis'in bahsettiği kişi Kayra mıydı?
"Siz tanışıyor musunuz?" Kayra'nın sesiyle kendime geldim. Tanışmak ne kelime benim yakışıklı patronum, karşında oturan varlık benim küçüklük aşkım. E tabi şu an hoşlanmıyor değilim. Demek isteyen yanımı susturup, boğazımı temizlemek adına öksürdüm.
"Evet, çok öncelerden hemde," dedim Edise bakarak. Oda kafasını sallayarak oturduğu koltuğa daha çok yayıldı. Ayakta öylece kalmıştım. Ne yapacağım hakkında en ufak bir şey gelmiyordu aklıma.
"Demet sen işlerini halledip çıkabilirsin, Gamze gelip imzaları toplayacak zaten," deyip gülümsedi. Hadi beni eski kilolu halimle ezdiğin gibi ezsene! Dış görünüşe önem verdiğine kalıbımı basabilirdim. Yoksa bana gülümsemek değil, yüzüme bile bakmazdı. Hem şu yellozdan neden bir türlü vazgeçemiyordu? Sinirlerimi bozmaya yetiyordu şu çakma sarının adı!
"İşlerini halletmen kısımına karışamam ama çıkman konusuna gelirsek, işini bitirince söyle bir yere gideceğiz." Edis konuşunca yüzüne baktım. Ama o sanki benimle değilde, gözlerini diktiği sehpayla konuşuyordu. Neden bu kadar umursamaz tavrı koyuyordu ki ortaya? Dış görünüşünü kendine kalkan edinmişti. Yani, bana göre öyleydi. Kafamı sallayıp, kendi masama oturdum. Özlemiştim şirketi yahu! Önüme yığdıkları dosyalara hüzünle bakıp, bir tanesinin kapağını açtım. Bütün herşeyi bilgisayara kaydedip, bir diğer dosyaya geçtim.
"Nişan gibi bir şeyden bahsetmişti baban, ne oldu?"
Kayra beyin sesiyle tüm dikkatim dağıldı. Ama ben dosyalara yeni yeni odaklanıyordum! Ne nişanı bu? Merakla kulak kabarttım. Gözlerim dosyada olsa da kulaklarım pür dikkat o tarafı dinliyordu.
"Babam işte. Benim kızlarla sadece takıldığım konusunu unutarak gidip ortağının kızını istemiş,"
E yuh ama! Çocuğun istenildiğinden haberi olmadan mı? Bir de ben o adamı seviyordum. Küçüklük aşkımın babasıydı bir kere.
"Ee sen ne yaptın da vazgeçti?" Diyen kayra beyi tebrik edip, tekrar Edise odaklandım.
"Ben istemediğim sürece hiç birşeyi yapamaz. Ergence şeylere gerekte yoktu zaten. Birşeylerle sıkıştırdım." Deyince ağzım hayretle aralandı. Öz babasını mı tehtid etmişti? Bu nasıl bir insandı? Konuşma bitmiş olacak ki oda sessizleşti. Bende kalan dosyalarıma odaklanıp, bir an önce bitmesi için hızlandım.Son dosyayı da bilgisayara geçip, geri yaslandım. Ciddi anlamda yorulmuştum.
"Gidelim mi?"
Edisin sesini duyunca kapattığım gözlerimi araladım. Kafamı sallayıp ayağı kalktım. Kayra yerine sinmiş bizi izliyordu. Bu adamda bir çekicilik vardı ama anlam veremiyordum. Sanırım karizması beni etkiliyordu.
Belime dolanan kolla neye uğradığımı şaştım. Benim Kayra'yı izlediğimi fark eden Edis tek kolunu belime atıp, beni kendisine çekmişti. Elimi göğsüne koyup, şirince gülümsedim ve geri çekildim.
"Kayra herşey tamam. Görüşmek üzere, kendine iyi ba-" cümlemi tamamlayamadan Edis kolumu korkunç derecede sıkarak kapıya çekmişti. Sinirle nefes verip, Kayra'ya döndü.
"Hadi eyvallah."
Nasıl bu kadar kaba olabiliyordu? Sonuçta buraya iş için gelmişti değil mi? Ama sanırım birbirlerini daha önceden tanıyorlardı. Kapıdan çıktıktan sonra kolumu itti. Öküz!
"Ne yapıyorsun Allah aşkına? Canımı yaktın!" Kaşlarımı çatarak kolumu ovuşturdum.
"Ölmezsin abartma," deyince gözlerimi devirdim.
Ben kime ne söylüyordum ki dostlarım? Edis'di bu. Tek küçük bir cümle bile onun kelime anlamı gibiydi, buz kütlesi.
Siyah son model bir arabaya binince bende sinirle yanına oturdum. Bir dakika bu arabayı nereden almıştı? Ah tam bir aptalım! O Edis'di ne isterse o, onun olurdu.
"Nereye?" Dedim sesimin sert çıkmasını umarak.
Soruma cevap vermeyince kollarımı kavuşturup, huysuz bir çocuk gibi homurdandım.
"Kayra ne?"
Aniden sorduğu soruyu anlayamamıştım.
"Nasıl?" Diye sordum yandan profilini incelerken.
"Sadece Kayra diyorsun, bunun Bey'i nerede?" Dedi bir anlık yüzüme bakarak.
"Resmiyetten hoşlanmıyormuş, hem bundan sana ne? Patronum ne derse ona öyle hitap edebilirim," deyip kibirlice kafamı dışarıya çevirdim.
"Ne yani sana dese ki, bana por-" cümlesini tamamlamasına izin vermeyerek omzuna vurdum. Sırıtmaya başladığı sıra daha çok sinirlendim ve daha çok vurdum. Arabayı aniden durdurup kollarımı tuttu.
"Şşş. Bu kadar hırçınlaşma sadece şakaydı." Dediğinde rahatlayıp, geri yaslandım. Ses tonu çok tuhaftı. Tatlı sert gibi bir şeydi. İçim ürpermişti.
"Ama sende her dediğini yapmaya kalkarsan ohoo" deyip tekrar sırıttı. Omzuna vurmak için elimi kaldırdığımda parmaklarını parmaklarımın içinden geçirip, beni durdurdu. Bütün tilkilerim bu hareketten etkilenmiş ve kulaklarını dikmişlerdi.
"O aklından neler geçiyor tahmin edebiliyorum güzelim ama hayır, her dediğini yaparsan çok yorulursun diyecektim. Şimdi o fesat beynini sustur," deyip sırıtarak önce elimi bıraktı sonra arabadan indi.
Aklımdan çok saçma şeyler geçtiği doğru ama dostlarım siz söyleyin ilk söylediği cümle de kendisi sapıtmıştı!
Geldiğimiz yere bakıp gözlerimi kocaman açtım. Bu şehrin en büyük alış veriş merkezine gelmiştik. Yıl başı yaklaştığı için her yer kırmızı ve beyazla süslenmişti. Arabadan inip, hızla Edis'e yetiştim.
"Hey! Burada ne yapacağız?" Diye sordum etrafı incelerken.
"Sana kırmızı dantelli süt-" koluna bu sefer en sağlam yumruğumu geçirdim.
"Birde bana fesat diyorsun! Şimdi Edis düzgünce burada ne yapacağımızı söyle," dedim sitem ederek. Sırıtıp omzuma kolunu attı.
"Yıl başı için bir şeyler alacağım," deyince gözlerimi kocaman açtım. Yine terbiyesizleşiyordu.
"O küçük fesat beyininden ne geçiyorsa unut, bir kaç arkadaşım gelecekler yılbaşı gecesi." Dedi. Usulca kafamı salladım.
Rastgele bir mağazaya girip beğendiklerini yanında gezen görevli kıza yazdırıyordu. Tabii kız da ağzının suyuyla beraber yazıyordu. Omuz silktim ve arkamı döndüm. Tam gidecekken Edis kolumu yakalayıp, kendine çekti ve sabah şirketteki gibi tek kolu belimi kavradı. O böyle yürümeye devam ederken bende ne kadar çok kası olduğunu düşünüyordum. Acaba vitamin tozu falan mı kullanıyordu? Çünkü çok fazla kol kası ve karın kasları vardı.
"Burada işimiz bitti. Yoruldun mu?" Kafamı yasladığım göğsünden kaldırıp yüzüne baktım.
"Hayır, ne işin varsa tamamen bitirebilirsin." Dedim gülümseyerek. Kafasını sallayıp, kasaya adresi verdi. Bir gün önce geleceğini söyleyen görevlilere sadece kafasını salladı.
Ben hala eski yerimde, kafam göğsüne yaslı bir şekilde etrafı izliyordum.
Başka bir mağazaya girdiğimizde kafamı kaldırıp, etrafı inceledim. Yine heryer kırmızı ve beyazdı ama bu sefer bir kıyafet mağazasıydı. Beni bırakıp, bir kaç askıya baktı. Bu işlerden anlıyor gibi görünüyordu. Bende uyuşuk adımlarla mağazanın içine koydukları noel babanın yanına gittim. "Selam," evet şimdi de bir noel baba heykeliyle konuşuyordum. En kısa zamanda bir arkadaşım yanıma gelmeliydi yoksa iyice saçmalayacaktım.
"Neyse baba sana güle güle, senden bu sene tek isteğim kendine bir anne bulman." Deyip gülerek Edis'e baktım. Çoktan kasaya gitmiş aldıklarını ödüyordu. Ben yokmuşum gibi davranması sinirimi bozuyordu.
Kolumu tekrar tutup, mağazadan çıkardı.
Arabaya geri döndüğümüzde ikimizde bir şey konuşmuyorduk.Yol boyumca bu sessizlik devam etti. Eve girince yüzüme bir poşet fırlattı.
"Şunları bir dene, bedenine bakmadım ama hoşuma gitti olursa giyersin."
Kafamı sallayıp odama gittim. Buraya gelince vermesi yerine mağazada deneseydim daha mantıklı olmaz mıydı?
Paketteki elbiseye hayretle bakıp, gözlerimi devirdim. Evet hoştu ama ben bunu herkesin içinde giyermiydim bilmiyorum.Elbiseyi giyip, kendi kırmızı topuklu ayakkabılarımı da giyindim. Gerçekten hoş görünüyordum. Odamdan çıktım ve salona yürüdüm. Edis salonda oturuyordu. Topuk seslerimi duyunca kafasını kaldırıp, beni süzdü.
Kaşları çatılırken kendi kendine mırıldandı ama tek duyduğum arsızca ettiği küfürdü."Siktir."
Bana kızgınsınız bunu sezebiliyorum ama inanın bu bir ay o kadar yoğun geçti ki siz güzel seven çirkinlerimi biraz ihmal ettim😣
Beni yanlız bırakmıyorsunuz değil mi? Ben sizin için uzun ve yılbaşına hazırlık için bir bölüm yazdım sizde lütfen o güzel yorumlarınızı paylaşın ❤️
Hepinizi ve yorum yapan parmaklarınızı öpücüklüyorum 😘
Yeni yıl için süprizli bir bölüm yazacağım 😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYAKLI BELA #Wattys2016
Teen FictionO çirkindi. Sivilceli, kilolu ve gözlüklü bir bela. İşsiz kalan çirkin genç bir kız iş ilanlarına bakarken, gözüne takılan yüksek maaşlı bir iş yerine baş vuruyor. Seçmeler de yakışıklı patronunun sorduğu soruya zekice cevap verip, sek...