bölüm şarkısı: Can Bonomo-Hikayem bitmedi
Anılar yerlerinde öylece durmazlar. Ya canın acıdığında karşına çıkarlar ya da çok mutluğu olduğun zamanlarda. Şu sıralar canımı yakan en büyük şey ise Edisle olan anılarımı düşünüyor olmam. O gün tabi ki de Edis beni bir ara sokakta bulmuş, yine ve yine korumuştu. Ama vücudumdan ne aldıkları hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Baygındım. Edis'in beni ne şekilde bulduğunu bile bilmiyordum. Uyandığımda kendi evimde, yatağımda uyuyor olduğum dışında hiçbir şey bilmiyordum. Kendime yasaklar koymuştum. Edis'i kendime yasak kılmıştım. Bana zarar verdiğine inanıyordum. Ondan uzak kalmayı deniyordum.
Ve evet. Edis artık bana yasaktı.
Bir kaç gün önce bilmediğim bir evde uyanıp, daha sonra bayıltılıp, bana ne yaptıklarını bilmeden ona tekrar kapılamazdım.
"Biliyor musun bu yaz seni özleyeceğim," tombul ellerimle etli yanaklarına dokunmuştum.
"Ben seni özlemiyor olacağım Buket, bilgisayar oyunları oynarken aklıma bile gelmeyeceksin." uzun kirpikli gözlerinden çektim bakışlarımı.
"Hoşça kal arkadaşım." annemler arabaya çağırdıkları zaman ağlayarak arabaya yürüdüm. En sevdiğim barbi bebeğimi bile vermeyi teklif etmiştim. Bana değer vermeyen arkadaşlara sahiptim.
"Buket!" umutla arkamı döndüğümü hala hatırlıyordum. Yanıma koşup boynuma sarılışını hepsi hala dün gibi aklımdaydı.
"Sen benim hep en sevdiğim dostum oldun." deyip koşarak uzaklaşmıştı.
Oflayarak yattığım yerden doğruldum. Kesinlikle aklımdan çıkmalıydı. Hem ne aramıştı ne de sormuştu. Ben onu görmek istemiyor olsam bile onun beni merak etmesi gerekirdi. Kimi kandırıyordum Allah aşkına? O bana koşup sarılan Edis değildi. Belki de artık hiç olmayacaktı.
Mutfağa girip, dolaptan en sevdiğim konservelerden bir tane aldım. Çekmeceden kaşık da alıp, salona yürüdüm paytak adımlarla. Animasyon koyup, büyük koltuğa yayıldım.
Evet o ahtapot, o balinaya aşık olmalıydı. Hey bu kılıç balığı da nereden fırlamıştı. Balinanın aklının kılıç balığına kaydığını izlerken homurdandım. Bu bir çizgi filmdi. böyle konuları nasıl seçiyorlardı? Benim çocuğum böyle şeyler izlese kesin şikayet ederdim. Ya da oturup, bende izleyebilirdim. Bilmiyorum.
Tilkilerim ahtapotu Kayra, balinayı-kahretsin ki- ben, kılıç balığını da Edis yerine koymuş ve tekrar onu düşünmeye zorlamıştı. Acaba aklına hiç mi gelmemiştim. Ona sormak istediğim bir çok şey vardı ama hiç cesaretim yoktu. Ya bedenimde bana ait olan en önemli şeyi o gün kaybettiysem? Hem de bunu hiç tanımadığım aşağılık bir insan yaptıysa? Öyle bir şeyin olmadığını umut ediyordum. Ahtapot Kayra demişken, o günden sonra hiç görüşmemiştik.
Masadan telefonumu alıp, kulağıma götürdüm.
"Efendim?" ne halta aramıştım ki?
"Şey Kayra bey, yani Kayra," diye düzelttim tedirginlikle. Birbirimize karşı bir sürü itirafta bulunmuştuk ve ben hangi cesaretle arayabiliyordum ki?
"Demet? Kaç gündür şirketi boşluyorsun. Maaşını keseceğim." deyince gözlerimi kocaman açtım. Kovmuştur sanıyordum.
"Ben... Sakıncası yoksa bu gün gelebilirim." diye mırıldandım. Evet biliyorum dengesizdim ama Edis'i düşünmemem gerekiyordu.
"Geç bile kaldın." deyip yüzüme kapatınca gözlerimi devirdim. Ben bu kadar rahat aradım tamam hadi ama bu adamın biraz da olsa çekingen olması gerekmiyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYAKLI BELA #Wattys2016
Teen FictionO çirkindi. Sivilceli, kilolu ve gözlüklü bir bela. İşsiz kalan çirkin genç bir kız iş ilanlarına bakarken, gözüne takılan yüksek maaşlı bir iş yerine baş vuruyor. Seçmeler de yakışıklı patronunun sorduğu soruya zekice cevap verip, sek...