Multimedya:Demet. :))
Bölüm şarkısı:Sıla-Engerek
gözlerimi araladağımda dilimdeki acı canımı yakmıştı. Bulanık olan görüntü netleşince etrafı inceledim. ben neredeydim? Buraya nasıl gelmiştim?
Ayaklarımı yattığım yerden sarkıtınca koluma bağlı olan serumu fark ettim. iyide burası bir hastane odası değildi ve ben daha önce böyle bir yere gelmemiştim. Zihnimde oluşan fikirle gözlerimi kocaman açtım. Zombiler tarafından kaçırılmış olamazdım değil mi? En son yanıma yaklaşan korkunç gölgeyi hatırlıyordum. Şimdi başka bir odada beni ne şekilde yiyecekleri hakkında planlar yapıyor olamazlar değil mi? Tilkilerim hayal gücümün aptallığına gözlerine devirirken aynı şekilde bende devirdim. Böyle şeyler gerçek olamazdı bir kere. Olmamalıydı!
Kolumdaki seruma bakıp yüzümü buruşturdum. O iğne kim bilir elimden nasıl girmişti. Canım elim!
Elimdeki serumu inleyerek çekip, çıkardım. Üstümü süzdüğümde hala aynı geceliklerimle durduğumu fark ettim. İçimi kemiren merak duygusuyla odanın kapını açtım. Salondan konuşma sesleri geliyordu ve kimin konuştuğunu hala seçememiştim. Üstelik içeride kaç kişi vardı bilmiyordum. Ama bir kadın olduğu kesindi. İnce sesiyle, yüksek tonda konuşuyordu.
Salon olduğunu düşündüğüm yere doğru adımlarken, aklımdaki zombi düşüncelerini buharlaştırmaya çalışıyordum.
Zombi diye bir şey yoktur!
Ya içeride bir grup zombiyle karşı karşıya kalırsam?
Yok! Zombi yok! Yani. Umarım.
Zayıf, sarı saçlı, vücudunu saran bir elbise giymiş olan bir kadın girdi ilk önce bakış açıma. Bir adım daha atıp, tamamen salona girdim. Kocaman gözlerle karşımdaki yaratığa baktım. Tamam o Edis'di ama bir yaratığı görsem bu kadar şaşırmazdım. O... Beni öldürüyordu! Korkudan!
"Edis..." konuşmama izin vermeden hemen yanıma geldi ve serum takılmış olan ve benim az önce söktüğüm küçük elimi büyük ellerinin içine aldı.
"Siktir, o serumu neden çıkardın? bitmemişti."
Elimin üzerini yavaşça okşarken bakışlarımı ondan alamıyordum. Bu kadar endişeleneceğini tahmin etmediğim için afallamıştım. Bütün ona kızgın olduğumu belirten düşüncelerimi yüksek bir uçurumdan yollamış gibiydi. Ama bunu onun bilmesine gerek yoktu.
"Tamam Edis. Sadece korktum, tanımadığım bir yerde uyanınca çıkartma gereği duydum." dedim. Sert bakan gözlerini yüzüme çevirdiğinde hafifçe gülümseyip, kafamı salladım. sinirle kafasını yana çevirdi ve alımlı olan kıza baktı.
"Derya, başka bir serum tak." adının Derya olduğunu öğrendiğim kız başını sallayıp, benim çıktığım odaya girdi.
"Dün gece bir hırsız gibi evimde ne arıyordun?" diye tısladım ellerimi ellerinden çekip. kafamın arkasındaki sızı hala kendini belli ediyordu ama ilk seferki hissettiğim acı kadar büyük değildi.
"Korktuğunu düşündüm belki yanında olursam rahat olursun diye geldim. Ama salak gibi bana doğru bakıp bayıldın." sırıtarak kahverengi deri koltuğa oturdu. Evi incelemeye başladım. Edis'in olduğu tarafları bilerek es geçiyordum.
"Evet. Zombi filmi izliyorum, evimde birisini görüyorum ve sırf salağım diye bayılıyorum. başka açıklaması olamaz zaten. hep salaklığımın suçu!" dedim dişlerimin arasından. Bu adamdan hem hoşlanıyordum. Hem de ondan nefret edebiliyordum. Söylesenize dostlarım, ben ne yaşıyordum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYAKLI BELA #Wattys2016
Teen FictionO çirkindi. Sivilceli, kilolu ve gözlüklü bir bela. İşsiz kalan çirkin genç bir kız iş ilanlarına bakarken, gözüne takılan yüksek maaşlı bir iş yerine baş vuruyor. Seçmeler de yakışıklı patronunun sorduğu soruya zekice cevap verip, sek...